Filistinlilerin katledilmesine karşı çıkın! Emperyalist savaşa karşı çıkın!

Geçtiğimiz altı haftada, İsrail ordusu tarafından en az 110 Filistinli protestocu öldürüldü, 12.000’den fazlası yaralandı. Kurbanlar arasında 8 aylık çocuklar, silahsız gençler ve kadınlar var.

ABD hükümetinin, İsrail’in eylemlerinin emperyalist çıkarlarına karşı gelmesi durumunda bu vahşete ne tavır alacağı konusunda kuşku yok. Silahsız protestocuların katledilmesinin önlenmesi, Yugoslavya’daki, Libya’daki ve Suriye’deki Amerikan “insani” müdahaleleri için kullanılan bahaneydi. ABD’nin Suriye’ye ve İran’a karşı savaş yöneliminin çok önemli bir bileşeni olan İsrail, çok farklı bir muamele görüyor.

İsrail askerleri silahsız protestocuları vururken, ABD kışkırtıcı bir şekilde Kudüs’teki yeni büyükelçiliğini açıyordu. Demokratlardan ve Cumhuriyetçilerden geniş destek alan bu manevra, İsrail’in Filistinlileri istikrarlı bir şekilde yerinden yurdundan etme ve onların topraklarına yasadışı olarak yerleşme politikasının onaylanmasıydı.

ABD siyaset kurumunun hiçbir kesimi, ortaya çıkıp, İsrail’in eylemlerinin korkunç suçlar olduğunu söylemedi.

Kaliforniya Senatosu seçimlerindeki rakibim, Senatör Dianne Feinstein, “Protestolar barışçıl kalmalı ve İsrail kuvvetleri gerçek mühimmat kullanımında kendini dizginlemeli” diyerek, samimiyetsiz ve umursamaz bir eleştiri ile tepki verdi.

O, barışçıl protestocuların vurulmasının devlet onaylı bir cinayet eylemi olduğunu değil; İsrail’in “barışçıl” protestolara karşı “gerçek mühimmat” kullanımda kendini “dizginlemesi” gerektiğini söylüyor!

Bunu, onun, Clinton yönetimini Sırbistan’a asker konuşlandırmadığı için eleştirdiği 1999’daki şu açıklaması ile karşılaştırın: “Mesaj şu olmalı: Uygar dünya soykırım, etnik temizlik … ve binlerce masum insana yönelik şiddet karşısında bir daha asla hareketsiz kalmayacak.”

Feinstein, İsrail’e yönelik eleştirileri Musevi karşıtlığı olarak damgalama çabalarında özellikle iğrenç bir rol oynamıştır. Onun milyarder bir savaş zengini olan kocası Richard Blum, aynı zamanda, ifade özgürlüğünü kullanan öğrencilere karşı sert önlemler için bastırdığı Kaliforniya Üniversitesi’nde yöneticidir. Blum, hoşgörüsüzlüğe karşı yeni sansür önlemlerinin benimsenmesi konusundaki tartışma sırasında, Feinstein ile uzun konuşmalara ve İsrail’i eleştiren öğrencilerin “okuldan atılması ya da uzaklaştırılması gerektiği” yönündeki ortak kanılarına atıfta bulunmuştu.

Demokratlar, İsrail’e her yıl verilen milyarlarca dolarlık askeri yardımı sürekli olarak desteklemişlerdir. 2013’te, Feinstein ve diğer Demokratlar, oybirliğiyle, “Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in varlığını ve güvenliğini sağlamada yaşamsal bir ulusal çıkara ve taahhüde sahiptir” diyen Senato Kararı 65 lehine oy verdiler. Karar, devamında, İsrail’in İran’a karşı saldırganlığını teşvik ediyordu: “Eğer İsrail İran’ın nükleer silah programına karşı meşru savunma olarak askeri harekata girişmek zorunda kalırsa, ABD hükümeti İsrail’e diplomatik, askeri ve ekonomik destek sağlamalıdır.”

ABD hükümetinin İsrail’in suçlarını resmen onaylaması, onların içerideki halk muhalefeti ile nasıl baş etmeyi planladıklarının açık bir işaretidir. Trump yönetiminin Birleşmiş Milletler temsilcisi Nikki Haley, “Bu salondaki hiçbir ülke, kendisini İsrail’in yaptığından daha fazla zapt edemezdi” dediğinde, Amerikalı işçiler, bunu doğrudan bir tehdit olarak işitmeliler.

Amerikan kapitalizmi, onlarca yıldır, küresel ekonomik gerilemesini iki önlem yoluyla dengelemeye çalışıyor: Amerikan işçilerinin artan sömürüsü ve dünya politikasında askeri egemenlik. Irak, Afganistan, Libya, Suriye ve Yemen müdahaleleri, ABD emperyalizminin siyasi ve ekonomik haritayı yeniden çizmek için giriştiği pervasız askeri maceralardan sadece birkaçıdır.

Brown Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre, ABD, 2001’deki Afganistan istilasından bu yana savaşa ve savaşla bağlantılı masraflara 5,6 trilyon dolar harcamıştır. Bu, her bir Amerikan vergi yükümlüsü başına 23.386 dolar demektir. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler, banka kurtarmalarındaki ve kurumlar vergisi indirimlerindeki trilyonlar ile birlikte, bu devasa meblağları, sosyal harcamaların ve işçi sınıfının yaşam standartlarının tahrip edilmesi yoluyla karşılamaktadır.

İsrail ordusunun acımasız yöntemleri, ABD’nin bölgedeki yayılmacı emelleri ile bağlantılıdır. İsrail, Körfez monarşileri ile birlikte, Arap dünyası genelindeki kitlesel demokratik ve sosyalist hareketlerin bastırılmasında büyük bir rol oynamış ve ABD kapitalizminin çıkarlarının önünde bir engel haline gelen çeşitli ülkelere defalarca savaş açmıştır.

20. yüzyılın Musevi karşıtlığı suçlarına ulusal bir çözüm sözü vermiş olan Siyonistler, yüzde 22’lik bir yoksulluk oranına ve dünyadaki en yüksek milyarder yoğunlaşmalarından birine sahip bir ülkeyi yönetmektedir. Aşırı sağcı ortodoks yerleşimciler, hükümet tarafından, sadece Filistinlilere karşı paramiliter bir güç olarak değil ama İsrail içindeki toplumsal protestoyu bastırmak için de besleniyorlar. Dahası, İran’a karşı giderek daha saldırgan hale gelen savaş yönelimi, tüm bölge işçilerini yeni bir kitlesel kıyıma sürükleme tehdidi oluşturuyor.

İsrail hükümetinin suçlarına yönelik muhalefetin, uluslararası işçi sınıfının emperyalizme karşı seferberliği ile birleştirilmesi gerekiyor. Bu yıl, şimdiden, Amerikalı işçi kitleleri içler acısı koşullara ve düşük ücretlere karşı grevlere girişmiş durumdalar. ABD’deki işçilerin nitelikli bir iş, yaşamaya uygun bir ücret ve düzgün sağlık hizmetleri ve emeklilik hakkı uğruna mücadelesi, Amerikan egemen sınıfına ve onun küresel yağma politikasına karşı mücadele ile birleştirilmelidir.

Savaşa karşı mücadele olmaksızın sosyalizm uğruna; sosyalizm uğruna mücadele olmaksızın da savaşa karşı mücadele edilemez. Sosyalist Eşitlik Partisi, işçi sınıfı içinde, sosyalist bir program temelinde siyasi iktidarı almak, bankaları ve büyük şirketleri kamulaştırmak ve toplumsal eşitsizliğe ve emperyalist şiddete son vermek için siyasi bir önderlik inşa etme uğruna mücadele ediyor.

Bu perspektif ile hemfikir olan herkesi, kampanyama ve Kongre adayımız Kevin Martinez’in kampanyasına katılıp destek olmaya ve SEP’e katılmaya çağırıyorum.

Loading