Yemen’in Hudeyde limanına yönelik saldırı sürüyor

Yiyecekte, yakıtta ve ilaçta yüzde 90 oranında ithalata bağımlı bir ülke olan Yemen’in nüfusunun dörtte üçü için bir can damarı işlevi gören Hudeyde liman kentinin güneyinde çatışmalar tüm şiddetiyle devam ederken, hafta sonunda en az 165 insanın öldürüldüğü bildirildi.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) birliklerinden, Sudan askerlerinden ve Yemenli paralı askerlerden oluşan bir güç, Suudi hava kuvvetlerinin desteğiyle, geçtiğimiz ay, stratejik Kızıl Deniz limanını almak için bir saldırı başlatmıştı.

BAE, iddialara göre BM Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in limanı bir ateşkes anlaşmasının parçası olarak BM denetimine devretme biçimindeki bir plan konusundaki görüşmelerine olanak sağlamak için, çatışmada bir duraklama ilan etti. Hudeyde limanı ve kenti, şu anda, hem Yemen’in başkenti Sana’yı hem de ülkenin kuzeybatısındaki en yoğun nüfuslu bölgeleri kontrol eden Husi asilerin elinde.

Mart 2015’te Yemen’e yönelik saldırıda Suudi Arabistan’a katılmasından beri kara savaşında büyük bir rol oynamış olan petrol şeyhliği BAE, başlangıçta, Husilerin koşulsuz teslimi dışında her türlü anlaşmayı reddetmişti. Savaştaki duraklama, BAE öncülüğündeki güçlerin çok az toprak elde ederken ciddi kayıplara uğradığı şiddetli çatışmaların ardından geldi. Husiler, silahlı insansız hava araçlarının ve mayınların da kullanılması yoluyla, istila gücünün tanklarını ve zırhlı araçlarını imha edip kayıplar verdirdiler.

BM temsilcisi Griffiths hem Husiler hem de BAE ile görüşmeler düzenlemiş ve bugün, Riyad’da gönüllü sürgünde yaşayan, ABD ile Suudi Arabistan’ın bir maşası olan Devlet Başkanı Abud Rabbu Mansur Hadi ile görüşmeyi planlıyor olsa da, liman kenti için topyekün bir savaş devam edecek gibi görünüyor.

Husi asilerin resmi olarak bilindiği isimle Ensarullah hareketinin önderi olan Abdülmalik El Husi, Hudeyde kentini tutan savaşçıları sağlamlaştırmak için bir halk seferberliği çağrısı yaptı. O, BAE ile Suudi Arabistan’ın ABD destekli güçlerine, “BM Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in Hudeyde liman kentini koalisyonun planlanmış ve yaklaşan bir büyük saldırısından ayrı tutmak için arabulucuk ettiği anlaşmalardan çekiliyorlar” suçlaması getirdi.

El Husi, “Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşmiş Milletler’i, temelsiz gerekçelerle Hudeyde’nin denetimini ele geçirmek için bir şemsiye olarak kullanıyor.” dedi.

El Husi’nin açıklamaları, BAE, Sudan ve Yemen paralı kuvvetlerinin Hudeyde’nin güneyindeki Tuhyata semtini istila etmek için yeni bir büyük saldırı başlatmasından iki gün sonra geldi.

BAE silahlı kuvvetleri, yoksul ve açlıktan kırılıp geçirilen Yemen’de uzun süreli bir askeri çatışma için hazırlıkların bir başka işareti olarak, erkek lise mezunları için zorunlu askerlik süresini 12 aydan 16 aya genişlettiğini duyurdu. Lise mezunu olmayanlar ise orduya iki yıl tabiler.

Hudeyde yakınındaki yeni çatışma, bir insani felaket tehdidini arttırmış durumda. BM, şimdiden 121.000 insanın, Sana’ya ve Yemen’in onları kabul etmek için hazırlıksız olan diğer bölgelerine sığınma amacıyla kuşatılmış liman kentinden kaçtığını tahmin ediyor.

Kentte kalan yarım milyondan fazla insan için, koşullar hızla kötüleşiyor. Başlıca ürünlerin fiyatı hızla artarken, yiyecek yetersiz. Ayrıca sık elektrik kesintileri söz konusu. Kentin su ve kanalizasyon sisteminin büyük hasar görmüş olması, yıkıcı bir kolera salgını olasılığını gündeme getiriyor.

Yardım grubu Oxfam’ın Yemen müdürü Muhsin Siddiquey, “600.000 insanın yazgısı tehlikede.” dedi ve ekledi: “Kent yavaşça ama kesin olarak kıstırılıyor ve asıl korku, bunun, yaygın can kaybına yol açacak bir saldırının sadece habercisi olduğu.”

Birleşmiş Milletler, geçtiğimiz ay, Hudeyde kuşatmasının devam etmesi durumunda, 250.000 kadar insanın yaşamını yitirebileceği uyarısında bulunmuştu.

Bununla birlikte, Hudeyde halkının yazgısı, çok daha büyük bir felaket eliyle gölgede bırakılabilir. Eğer kuşatma yiyecek, ilaç ve diğer temel malzemelerin liman kentine akışını ciddi bir süre boyunca durdurursa, zaten açlıktan ölümün eşiğinde olan 8 milyon dolayında insanın yaşamı riske girecek.

Yemen İnsan Hakları Bakanlığı’na göre, Suudi Arabistan’ın Mart 2015’te Yemen’deki ABD-Suud kukla rejimini yeniden kurmak için başlattığı savaştan bu yana, 600.000 dolayında sivil, çatışmanın sonucu olarak yaşamını kaybetti ya da yaralandı.

Washington, Obama yönetimi döneminden başlayarak, Yemen halkına karşı kullanılan silahları ve cephaneyi sağlama, Suudi savaş uçaklarına ülkeye aralıksız bombardımanlarına olanak sağlamak için havada yakıt ikmali yapma ve Yemen’e yönelik saldırıya ABD’nin lojistik ve istihbarat desteğini sağlamak için Riyad’da bir ortak komuta merkezi kurma yoluyla, bu savaş suçlarının işlenmesinde olmazsa olmaz bir rol oynamıştır.

Bu işbirliği, Hudeyde kuşatmasına yeşil ışık yakan Trump yönetimi altında yalnızca yoğunlaştırılmıştır. Washington, Yemen’deki savaşı, Ortadoğu’da İsrail’den, Suudi Arabistan’dan ve petrol zengini Körfez şeyhliklerinden oluşan İran karşıtı bir eksen kurma biçimindeki daha kapsamlı stratejisinin parçası olarak görmektedir.

ABD ve bölgesel müttefikleri İran’ın Husileri silahlandırdığını ve onları vekil güç olarak kullandığını iddia ederken, bu iddiaları doğrulamak için hiçbir kanıt sunmuyorlar. Onlar, Yemen’in, Riyad’ın ve Washington’ın doğrudan kuklası olmayan herhangi bir hükümet tarafından yönetilmesini, ABD’nin bölgedeki baskın çıkarlarına bir tehdit olarak görüyorlar.

Hudeyde savaşı ve Yemen halkına karşı tarihi savaş suçları tehdidi şiddetlenirken, ABD, istikrarlı ve gizli bir şekilde, küresel “terörle mücadele” örtüsü altında ülkedeki doğrudan askeri müdahalesini tırmandırıyor.

Washington Post (WP) tarafından yayınlanan bir haber, şunları belirtiyor: “Amerika Birleşik Devletleri, Başkan Trump döneminin ilk yılında, Yemen’deki El Kaide militanlarına karşı, önceki yıllardakinden çok daha fazla hava saldırısı düzenledi … ABD Özel Kuvvetleri, buradaki El Kaide karşıtı savaşçılara danışmanlık yapmak ve Amerikan hava saldırıları talep etmek için karadalar ki bu, hava harekatı arttıkça büyüyen bir rol.”

WP’ye bakılırsa, “Pentagon’un verilerine göre, geçtiğimiz yıl, ABD ordusu, 131 hava saldırısı gerçekleştirmiş; 2016’daki sayının altı katından fazla.”

İran nükleer anlaşmasının iptali ve İran’a karşı artan savaş tehditleri ile uyumlu bir şekilde gerçekleştirilen ABD’nin tırmanan müdahalesi, görünüşte Arap Yardımadası El Kaidesi’ne (AYEK) ve İslam Devleti (IŞİD) unsurlarına karşı yöneliyor olsa da, Ortadoğu’nun stratejik açıdan yaşamsal bölgeleri üzerinde ABD egemenliğini dayatmayı amaçlamaktadır. ABD’nin Hudeyde kuşatmasına verdiği destek, Amerikan emperyalizminin bu hedeflerin peşinde milyonlarca yaşamı kurban etmeye hazır olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Loading