Arjantin mali erimenin eşiğinde

ABD’deki faiz oranlarının son aylarda artması ile birlikte ABD dolarının güçlenmesinin harekete geçirdiği ve Trump yönetiminin cezalandırıcı gümrük vergileri uygulamasıyla hızla şiddetlenen Türk lirasının krizi, düşük faiz oranları yıllarında ciddi biçimde borçlanmış olan bir dizi “gelişmekte olan piyasa” ekonomisine yayılmış durumda. Şimdi, Arjantin de, ulusal bir ekonomik çöküş tehlikesi yaratacak şekilde, para biriminde çok büyük devalüasyonlar uygulamada Türkiye’ye katılıyor.

Geçtiğimiz hafta, Arjantin Cumhuriyeti Merkezi Bankası (BCRA), ulusal para birimi pesoyu serbest düşüşten kurtarmaya yönelik umutsuz bir girişimle, kar düşkünü yatırımcıları çekmek amacıyla, kısa vadeli faiz oranlarını dünyadaki en yüksek oran olan yüzde 45’e yükseltti. Arjantin pesosu, bir yılda yüzde 124’lük bir devalüasyona denk gelecek şekilde, sadece son üç ayda dolar karşısında değerinin yüzde 22’sini kaybederek, geçtiğimiz Cuma gününü bir ABD doları 30,62 peso olarak kapattı.

Arjantin egemen çevreleri, özellikle, ülkedeki sınıf mücadelesinin yoğunlaştığı göz önünde bulundurulduğunda, sağcı Devlet Başkanı Mauricio Macri’nin önderliğindeki burjuva devlete karşı kitlesel halk ayaklanmalarını patlatabilecek bir “bankalara hücum”dan korkuyor.

Faiz oranlarını yüzde 45’e çıkarma kararı, Merkez Bankası’nın geçtiğimiz Perşembe günü pesoyu desteklemek için rezervlerinin yeterli bir kısmını satamamasının ardından geldi. Arjantin’deki El Clarin gazetesine göre, banka, geçtiğimiz Perşembe günü, “piyasaya, sadece 55 milyon dolarını sattığı 500 milyon dolar sürdü.” Banka, bir önceki gün, başarılı bir şekilde, 781 milyon dolar satmıştı. Ama BCRA, Salı günü, Reuters’a göre, sadece 200 milyon dolarını satabildiği 500 milyon dolarlık bir açık satış girişiminde bulunmuş.

Standard & Poor’s’a göre, Arjantin, “B” kredi derecesine sahip ki bu, 2008’deki dünya mali erimesine yol açmış olan konut balonunun çöküşü öncesindeki yüksek faizli konut kredilerinin derecesine denk. Arjantin’in ülke riski 667 baz puanda, yüksek olmaya devam ediyor.

Ödenmemiş büyük kısa vadeli borçlarıyla Arjantin, ulusötesi şirketleri de içeren sanayiye işlemesi için gerekli kredileri sağlayan mali sektörde olası bir felaket ile karşı karşıya. Kısa vadeli fonlara erişim, şirketlerin işçilerin maaşlarını ödemesi için yaşamsal.

Bu fonlama, geçtiğimiz yıllarda, ABD’deki Hazine bonolarının Arjantin’deki karşılığı olan Letras del Banco Central’i (Lebac) piyasaya süren Merkez Bankası tarafından sağlanıyordu. Gelinen noktada, yaklaşık 1 trilyon pesoluk ya da 33,5 milyar dolarlık ödenmemiş Lebac mevcut.

Gelişmekte olan piyasalar, ABD Merkez Bankası Fed’in parasal genişleme politikasına son vermesinden bu yana, hem ABD doları cinsinden borçlarını ödemede hem de ABD faiz oranlarıyla sıkı bir ilişkiye sahip olan ulusal para birimlerinde güçlükler yaşıyor.

Arjantin, Mayıs 2018’de, mali kriz açık hale gelirken, enflasyonu yavaşlatmak ve bir “bankalara hücum”u engellemek için her şeyi göze almış bir adımla, IMF’den 30 milyar dolarlık bir kredi aldı.

Ancak bu IMF kredisi, pesonun değerinin düşmesini frenlemeye yetmedi. Değer kaybı, geçtiğimiz ay, yalnızca Türk lirası ile karşılaştırılabilecek şekilde, yıllık bazda yüzde 199’luk bir orana ulaştı.

Merkez Bankası ve Hazine Bakanlığı, kısa vadeli borçlardan, genellikle yaklaşık 1 ay vadeli Lebac’tan uzaklaşma çabalarını koordine ediyor. Dünyadaki faiz oranları düşük kaldığı sürece, Lebac programı önemli bir kısa vadeli fon kaynağı haline gelmişti.

BCRA’nın Başkanı Luis Caputo, Lebac programının yıl sonuna kadar tamamen kaldırılması gerektiğini açıkladı. Bonolar, Lebac’ın yaklaşık yüzde 50’sini elinde tutan Arjantin bankalarının önemli bir fon kaynağı. Diğer yüzde 50, ortak yatırım fonlarının, devlet şirketlerinin, girişimcilerin ve bireylerin elinde.

Lebac’ın yerini, yavaş yavaş, BCRA’nın çıkardığı bir yıl vadeli bonolar (Nobac) ve likidite belgeleri (Leliq) alacak. Leliq, ileride başlıca fon kaynağı haline gelmek üzere tasarlandı. Lebac programının sona erdirilmesinin maliyetinin 7 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor ki bu, hazine rezervlerinden ABD doları cinsinden çıkacak.

Arjantin hükümeti, ekonomiyi istikrara kavuşturma amacıyla, geçtiğimiz hafta, daha uzun vadeli borçlara (2020’de vadesi dolan 1,64 milyar dolarlık hükümet tahvilleri BODEN 2020 ve 514 milyon dolarlık hazine bonoları LETES) 210 ile 378 gün arasında vade koydu.

ABD doları tüm önemli para birimleri karşısında güçlenirken, Arjantin, azalan rezervlerini takviye etmekte kullanmak için, 4 milyar dolarlık bir para birimi değiş tokuşunu (Çin yuanı ile Arjantin pesosu) görüşmek için Çin’e başvuruyor. Bu, sağcı Macri’nin Donald Trump’a yakınlığına rağmen, ABD’ye olan ekonomik bağımlılıktan bir uzaklaşmayı ifade ediyor.

Arjantin’deki enflasyon, dünyadaki en yüksek oran olan yıllık yüzde 40,3 ile 2016’da zirve noktasına ulaşmış; 2017’de, Tüketici Fiyatları Endeksi, yüzde 24,8 yükselmişti. 2018’in yüzde 30 ile 40 arasında bir enflasyon oranıyla kapanması bekleniyor. Bu, BCRA’nın hedefinin iki katından fazla.

Macri, Cuma günü, Arjantin’in en yoksul illerinden biri olan kuzeybatıdaki Jujuy’da yaptığı açıklamada, Arjantin’deki mali krizinin ve hükümetinin buna karşı aldığı önlemlerin işçi sınıfının yaşam standartlarında aşınmaya ve yoksullukta kalıcı bir büyümeye yol açtığı gerçeğini herkesin önünde kabul etti. Macri, basın toplantısında, “Bu devalüasyon, enflasyonda bir sıçramaya yol açtı. Enlasyon, yoksulluğun en büyük faktörüdür ve ne yazık ki, yoksulluğu azaltmada elde ettiğimiz bazı kazanımları kaybedeceğiz.” dedi.

Geçtiğimiz yıl, Arjantin’in resmi istatistik kurumu Indec, yoksulluk oranının, 2016’daki yüzde 30,3’ten yüzde 25,7’e düştüğünü iddia etmişti.

Arjantin ekonomisinin bu yıl yüzde 0,3 daralması bekleniyor. Macri, Cuma günü yaptığı açıklamada, Arjantin halkına bir züğürt tesellisi sundu: “Gelecek yıl ekonomi büyüyecek. Çok değil, ama büyüyecek.”

Hükümet, kaçınılmaz toplumsal huzursuzluk karşısında, giderek artan bir şekilde, ordunun kullanılması da dahil baskıcı önlemlere başvurmak zorunda kalacak. Macri, geçtiğimiz ay, silahlı kuvvetleri, ülkeyi 1970’li ve 1980’li yıllarda yönetmiş olan vahşi askeri diktatörlükten bu yana ilk kez iç güvenlikte kullanmaya izin veren bir kararnameyi imzaladı.

Macri hükümetinin işçi sınıfı direnişini bastırmada güvendiği ikinci dayanak, sendika bürokrasisidir.

Bu yılın ilk yarısı boyunca, yüz binlerce işçi (öğretmenler, çelik işçileri, kamyon sürücüleri ve diğer sektörlerden işçiler), gerçek ücretlerinin enflasyon karşısında erimesine yönelik öfkeyi dile getiren gösteriler düzenledi.

Bu, 24 Haziran’da, Buenos Aires’i ve büyük Arjantin kentlerinin çoğunu felce uğratan 24 saatlik bir genel greve yol açtı. Başlıca sendikal örgüt Genel İşçi Konfederasyonu (Confederacion General de Trabajadores, CGT), işçilerin yaşam standartlarına yönelik Macri-IMF saldırılarına karşı toplam üç genel grev çağrısı yaptı. İşçiler, Nisan ve Aralık 2017’de de birer günlük genel grevler düzenlemişti.

Genel grevleri 24 saat ile sınırlayıp kitlesel başkaldırıların kapitalist egemenliğe meydan okumasını engelleyen CGT’nin rolü, Arjantin işçi sınıfının yükselen hareketini kapitalizmin sınırları içinde tutmaktır.

Bu arada, bürokrasinin sözde “sol” muhalifleri, özellikle de İşçilerin Sol Cephesi (Frente de Izquierda y de los Trabajadores, FIT) olarak bilinen oportünist parlamenter bloğu oluşturan sahte sol gruplar (İşçi Partisi – PO, Sosyalist İşçi Partisi – PTS ve Sosyalist Sol – IS), CGT’nin Peroncu bürokratlarına mücadele etmeleri yönünde baskı yapma çağrısı yaparak, işçi sınıfını sağcı sendikalara ve burjuva devlete yedeklemeye çalışıyorlar.

Derinleşen ekonomik krizin gündeme getirdiği belirleyici sorun, işçi sınıfı içinde, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin uğruna mücadele ettiği sosyalist enternasyonalizm perspektifine dayanan yeni bir devrimci önderliğin inşasıdır.

Loading