Hindistan’da yüzlerce grevci otomotiv işçisi gözaltına alındı

Son haftalarda, Hindistan’ın Oragadam-Chengalpattu sanayi bölgesindeki Yamaha Motor India, Royal Enfield and Myoung Shin Automotive (MSA) fabrikalarından binlerce otomotiv işçisi, sendikal haklar, daha iyi koşullar ve ücret artışları talep etmek için grevler, işgaller ve protestolar gerçekleştirdi.

Tamil Nadu eyaletinin başkenti Chennai’nin güneybatısında bulunan bölgede, yüz binlerce işçi çalışıyor. Hindistan’daki 7,6 milyon otomotiv işçisinin çoğunluğu, halk arasında “Asya’nın Detroit’i” olarak bilinen bu bölgede bulunuyor. Burada bulunan şirketler arasında Ford, Daimler AG, Renault–Nissan, Komatsu, Mitsubishi ve Toyota var.

Geçtiğimiz Pazar günü, yüzlerce Yamaha ve MSA işçisi, taleplerini ileri sürmek; şirketin ve polisin baskısını protesto etmek için bir “insan zinciri” gösterisi düzenledi. MSA araba parçaları yaparken, Yamaha ile Enfield fabrikaları motosiklet üretiyor. Bu gösteri, bir dizi mücadelenin ardından geldi.

Bir insan zinciri protestosu için toplanan Yamaha işçileri

* 21 Eylül’de, 750’yi aşkın daimi Yamaha işçisi, iki işçinin işe geri alınmasını talep etmek için süresiz iş bıraktı ve fabrikayı işgal etti. İki işçi, tesiste yeni bir sendikanın (Yamaha Motor İşçileri Birliği) örgütlenmesine katıldıkları için işten atılmıştı. Sendika, Stalinist Hindistan Komünist Partisi – Marksist’in (CPM) kontrolünde bulunan Hindistan Sendikalar Merkezi’ne (CITU) üye.

Yamaha India’da 2.500 dolayında işçi çalışıyor. Bunlardan 750’si daimi; 1.500’ü sözleşmeli ve yaklaşık 250’si stajyer. Daimi işçilerin aylık maaşları 13.000 rupi (180 dolar) ile 18.000 rupi arasında değişiyor. Sözleşmeli işçiler greve katılmak istediler ancak sendika, onlara, işlerinin risk altında olduğunu söyleyerek katılmama talimatı verdi.

Yamaha India, grevi hızla “yasadışı” ilan etti ve anlaşmazlığı Madras Yüksek Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkemenin herhangi bir işçi protestosunun fabrika mülkünden 200 metre uzakta olması gerektiğine karar vermesinin ardından, Tamil Nadu polisi 26 Eylül’de tesise girdi, grevci işçilere saldırdı ve onları fabrikadan çıkardı.

3 Ekim’de, polis, dört Yamaha işçisinin evine sabah baskınları düzenledi ve onları, bir hafta önce taleplerine dikkat çekmek için telefon direklerine tırmandıkları iddiasıyla gözaltına aldı.

* 24 Eylül’de, 1.300 dolayında Royal Enfield işçisi, ücret artışı ve başka haklar talep etmek için iş bıraktı. Şirket, buna, işe dönmemeleri durumunda stajyerleri işten atmakla tehdit ederek karşılık verdi. Polis, mahkeme kararıyla, Yamaha işçilerine saldırmasıyla aynı gün, Enfield fabrikasını bastı ve grevcileri zorla dışarı çıkardı.

Royal Enfield işçileri, sendika yetkililerinin talebi doğrultusunda, grevlerini 30 Eylül günü sona erdirdiler. Sendika, şirketle, grevcilere karşı bir misilleme olmayacağına ilişkin bir anlaşmaya vardığını iddia etti. Tesiste, kısa süre önce, CITU’ya bağlı yeni bir sendika (Royal Enfield Çalışanları Sendikası, REEU) kuruldu ama şirket tarafından tanınmıyor.

Sözde anlaşmaya karşın, şirket yönetimi, grevde oldukları günleri işçilerin maaşlarından kesti, sendikal faaliyetlere katılma iddiasıyla sekiz işçiyi disipline verdi ve bir işçiyi işten attı. Şirket, ayrıca, işçilerin cep telefonlarını fabrikaya sokmalarına izin vermedi. 700 dolayında işçi, bunları protesto etmek için derhal iş bıraktı.

Enfield grevcileri, sendikanın şirketle yaptığı görüşmelerin ardından, 5 Ekim’de işe geri döndüler ve yeni bir şirket yönetimi provokasyonuyla karşılaştılar. Onlara, grev için “özür dilemeleri” ve bir “iyi hal” taahhüdünü kabul etmeleri söylendi.

Bu taleplere öfkelenen işçiler fabrikayı işgal ettiler ve 600 dolayında işçiyi gözaltına alan polisin saldırısına uğradılar. Polis, işçileri, akşama kadar, yakındaki bir salonda tuttu.

Şirket yönetimi ve polis Yamaha ve Enfield işçilerine saldırırken, bir sanayi polis gücü işlevi gören CITU, işçilere, mahkeme kararlarına “saygı gösterme”yi “tavsiye” ediyordu.

* 5 Eylül’de, Tamil Nadu’daki Hyundai’nin tedarikçilerinden MSA’dan 150 daimi işçinin de dahil olduğu 500’den fazla işçi, uzun süredir yerine getirilmemiş olan bir ücret artışının ödenmesi talebiyle bir grev ve işgal başlattı.

27 Eylül’de, Chennai’daki Güney Kore büyükelçiliği önünde eylem yapmayı planlayan çok sayıda grevci MSA işçisi, polis tarafından gözaltına alındı. Polis, onları, akşam saatlerinde serbest bırakana kadar bir salonda alıkoydu.

Grevci Yamaha işçileri

Tamil Nadu’daki iş dünyası önderleri, işçi eylemleri dalgasını alenen suçladılar ve eyalet yönetiminin grevleri ezmesi talep ettiler.

Hindistan’ın en üst şirket kuruluşu olan Hindistan Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu’nun Tamil Nadu şubesi başkanı Ar Rm Arun, Hindu gazetesine şöyle konuştu: “Çok uluslu şirketler, bu tür sorunlarla herhangi bir şekilde çıkmaza girmeye zorlanamaz. Ortam, işleri için elverişli değilse, onlar için çok sayıda seçenek söz konusu.”

Arun, eyalet yönetimini, “Singapur başbakanının, grevci Singapore Airlines pilotlarının sert biçimde üstesinden geldiği örneği izlemeye” çağırdı. Bu, Singapur’un eski diktatörü Lee Kwan Yew’in 1980’deki pilotlar grevini ezme tehditlerine yapılan bir göndermeydi.

Sendikalarla yakın bir şekilde çalışan Hindistanlı büyük şirketler, küresel yatırımcılar, federal hükümet, eyalet yönetimleri ve yargı, herhangi bir bağımsız sınıf mücadelesi patlamasını bastırmaya kararlıdır. Maruti Suzuki işçilerinin bastırılması, bu durumu en iyi biçimde anlatan örnektir.

2012’de, Maruti Suzuki işçilerinin şirket denetimindeki sendikayı reddedip bağımsız bir sendika kurmalarının ardından, şirket, bir dizi provokasyon düzenlemek için polis ve Hindistan hükümeti yetkilileri ile birlikte çalıştı. Bu ise, Maruti Suzuki işçilerine komplo kurulup tutuklanmaları ve 13’ünün düzmece cinayet suçlamalarıyla ömür boyu hapse mahkum edilmesiyle sonuçlandı. CPM ve CITU, buna karşı ulusal çapta birleşik eylem yönündeki talepleri reddetti ve hapsedilen Maruti Suzuki işçilerini yalnızlaştırdı.

Yamaha, Enfield ve MSA işçileri mücadele etme kararlılıklarını gösterirlerken, CPM ve CITU, tekrar tekrar, birleşik bir işçi eylemini önlemek için müdahale etti.

CITU yetkilileri, geçtiğimiz Pazar günkü protestoyu, Tamil Nadu eyalet yönetimine yönelik yanılsamaları teşvik etmek için bir başka fırsat olarak kullandılar. CITU’nun şube önderi Muthu Kumar, eyalette yönetimi elinde tutan sağcı toplulukçu parti Tüm Hindistan Anna Dravida Munnetra Kazhagam’ı (AIADMK), “dostane bir çözüm bulmaya” çağırdı.

WSWS muhabirleriyle konuşan Yamaha işçileri

WSWS muhabirleri, son dönemde, grevci işçiler arasında, mücadelelerini ileriye taşımak için ulusal çapta birleşik bir işçi eyleminin gerekliliğini açıklayan ve CITU’nun rolünü teşhir eden bildiriler dağıttılar.

Çok sayıda Yamaha işçisi, hoşnutsuzluklarını dile getirdi ve bu mücadeleleri desteklemek üzere sözleşmeli işçileri, stajyerleri ve diğer işçileri harekete geçirmedikleri için sendikaları suçladı. Bu konuşmalara sendika bürokratları müdahale ettiler ve tekrar tekrar, WSWS muhabirlerinin bölgeyi terk etmesini istediler.

Geçtiğimiz hafta, sendika yetkilileri, işçilerin WSWS muhabirleri ile konuşmasını yasakladılar ve Pazar günü, CITU önderleri Muthu Kumar ve S. Kannan, muhabirlere karşı fiziksel şiddet tehdidinde bulundu. Kannan, WSWS muhabirlerinin otomotiv şirketleri için çalıştığını iddia etti ve daha sonra, “CPM’li yoldaşlar sizi öldürecek” diye konuştu.

Bu tehditler, CPM’nin ve CITU’nun, otomotiv işçilerinin artan militanlığı konusunda son derece gergin olduğunun ve siyasi sicillerinin ve şirket yanlısı çizgilerinin teşhir olmasından korktuklarının başka bir belirtisidir. Hindistanlı Stalinistler, ara sıra kullandıkları “sol” demagoji ne olursa olsun, Batı Bengal, Tripura ve Kerala gibi yönetimde oldukları eyaletlerde kanıtlandığı üzere, uluslararası yatırımcılar ve Hindistanlı kapitalist seçkinler onlardan ne talep ediyorsa, onu yapacaklardır.

*

WSWS Otomotiv İşçileri Bülteni’ne kayıt olun

WSWS, otomotiv işçilerini ve destekleyicilerini, düzenli güncellemeler almak ve yorumlarını ya da sorularını iletmek üzere Otomotiv İşçileri Bülteni’ne kayıt olmaya çağırıyor.

Loading