ABD’nin Suriye’deki saldırısı tırmanırken sivil ölü sayısı artıyor

Batı medyasındaki neredeyse tam sessizliğin ortasında, ABD ordusu, geçtiğimiz hafta, Suriye’deki bombardıman harekatını aralıksız tırmandırdı ve çok sayıda erkeği, kadını ve çocuğu öldürdü.

Saldırı, sözde, IŞİD’in Irak sınırında bulunan Deyrizor vilayetinde geri kalan alanlarını temizlemeyi amaçlıyor olsa da, ABD’nin askeri harekatının, Suriye’de rejim değişikliği gerçekleştirme ve Washington’ın Tahran ile cepheleşmesini tırmandırma biçiminde daha kapsamlı stratejik hedefleri olduğu gitgide daha açık hale geliyor.

Suriye devletinin haber ajansı SANA, en son olayda, ABD’nin Perşembe günkü hava saldırılarının El Bubadran ve El Susa köylerindeki yerleşim yerlerini hedef aldığını, evleri enkaz haline getirip en az 23 kişiyi öldürdüğünü bildirdi.

Habere göre, hava akını, IŞİD savaşçıları ile ABD’nin, büyük ölçüde Halk Savunma Birlikleri (YPG) milislerinden oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı vekil kara birlikleri arasındaki şiddetli çatışma nedeniyle El Baghuz kasabasından kaçmak zorunda kalmış 17 sivilden oluşan bir ailenin tamamını yok etti. YPG’nin bölgedeki ilerlemeleri, ABD’nin yoğun bombardımanı ve yakın hava desteği ile mümkün oluyor.

Bu saldırı, ABD’nin önceki ve daha da yıkıcı hava saldırılarından hemen sonra gerçekleşti. Salı günü, Suriye hükümeti, El Şarifah kasabasına düzenlenen ve 60’tan fazla sivilin ölmesine ya da yaralanmasına yol açan bir hava saldırısını kınadı. Hem Suriye hükümeti hem de Deyrizor vilayeti sakinleri, ABD savaş uçaklarının sivil mahallelere yıkıcı sonuçları bulunan misket bombaları ve beyaz fosfor bombaları attığı suçlamasında bulundular. Her iki bomba da, uluslararası anlaşmalarda yasaklı.

Suriye dışişleri bakanı, geçtiğimiz Cumartesi günü, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e ve BM Güvenlik Konseyi’nin dönem başkanı Ma Zhaoxu’ya mektup gönderdi ve ABD’nin Irak sınırı yakınındaki Hajin köyüne yönelik daha önceki bir başka hava saldırısını kınadı. Saldırıda, 14’ü çocuk 24 sivil katledilmişti.

Mektuplar, ABD’nin 2014’ten beri yürütülen müdahalesini kınıyordu. Bu aralıksız bombardımanlar, o zamandan beri, BM’nin herhangi bir onayı ya da Suriye hükümetinin izni olmaksızın gerçekleştiriliyor. Mektuplar, ABD’nin, terörle mücadele düzmece bahanesi altında, CIA’in organize ettiği savaşı sürdürme ve rejim değişikliği gerçekleştirme amacıyla Suriyeli sivilleri öldürdüğü, ülkenin altyapısını yok ettiği ve ülkenin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal ettiği suçlamasında bulunuyordu.

Suriye dışişleri bakanı, “Bütün bu girişimler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye üzerine tüm kararlarının açık bir ihlalidir,” diyor ve ekliyordu:

“ABD ve müttefikleri savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemeye devam ederken, Güvenlik Konseyi utandırıcı bir sessizlik sürdürmüş ve bu suçları durdurmak için hiçbir önlem almamıştır.”

Perşembe günü, BM insan hakları kurumunun düzenli toplantısından sonra gazetecilere konuşan BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Jan Egeland, Suriyeli sığınmacılar sorununun, tüm kentlerin imhasıyla ağırlaştırılmış olduğunu söyledi ve onları, II. Dünya Savaşı’nda Stalingrad’ın ve Dresden’in büyük bir kısmının yok edilmesiyle karşılaştırdı.

Bu kentler arasında en kötü zarar görenlerden biri, ABD’nin hava saldırılarının ve topçu bombardımanlarının binlerce masum sivili öldürüp kentin büyük kısmını enkaz haline getirdiği, IŞİD’in sözde başkenti Rakka’ydı.

Perşembe günü, Rusya Dışişleri Bakanlığı, Şam’ın Birleşmiş Milletler’e gönderdiği mektuplara atıfla, ABD ordusunun bir yıl önce Haziran-Ekim 2017 arasında kuşatmış olduğu Rakka’nın enkazlarından 8.000’den fazla ceset çıkarılmış olduğunu bildirdi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mariya Zaharova, basına, “4.000’den fazla ceset, kentin hava saldırıları nedeniyle boşatılan iki yerleşim yerindeki enkazlar ve stadyum ile hayvanat bahçesi etrafı temizlenirken bulundu,” dedi ve şunları ekledi: “Bulunanların çoğunluğunu kadınlar, yaşlılar ve çocuklar oluşturuyordu. Bunun dışında, El Panorama yakınında bombardıman akınlarının 1.500 kurbanının gömüldüğü başka bir mezar açılırken, bir pediatri kliniğinin ve Ulusal Hastane’nin yakınındaki bir çiftlikte, 2.500’den fazla insanın gömüldüğü bir toplu mezar ortaya çıkarıldı.”

BM’ye gönderilen mektuplar, geri dönenlerin enkazların ve insan kalıntılarının devam eden kötü kokusunun ortasında yaşadığı Rakka’da, enkazın sadece yüzde 2’sinin temizlendiğini belirtiyordu.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Çarşamba günkü basın toplantısında, Amerikan emperyalizminin hedeflerinin peşinden bu amansız kıyım yoluyla gidildiğine işaret etti.

Suriye topraklarındaki 2.000’den fazla ABD askerinin askeri hedefinin IŞİD’i yenilgi uğratmak olduğunu iddia eden Jeffrey, Pentagon ve Beyaz Saray tarafından, bu harekatın, hem Şam’da hem de Tahran’da rejim değişikliği gerçekleştirme hedefiyle bağlantılı, adeta sonu olmayan bir girişim olarak görüldüğünü netleştirdi.

Jeffrey, “Suriye rejiminde ve İran’ın Suriye’deki rolünde köklü bir değişikliğe sahip olmadığınız sürece, IŞİD’in kalıcı bir şekilde yenilgisini sağlayamazsınız ki bu durum, IŞİD’in daha en başta, 2013-2014’teki yükselişine büyük ölçüde katkı yapmıştı,” dedi.

Bu, tek kelimeyle, saçmalıktır. IŞİD’in yükselişinin kaynağı, ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesinden sonra ülke toplumunu mahvetmesi ve ardından, CIA’in Suriye’de bir rejim değişikliği savaşı düzenlemesi idi. Suriye’de İslamcı milislere büyük miktarlarda silahın, paranın ve yabancı savaşçının akıtıldığı bu süreçten en çok yararlanan örgüt IŞİD olmuştu.

El Kaide bağlantılı milislerin desteklenmesi yoluyla rejim değişikliği gerçekleştirme biçimindeki bu girişimin başarısız olmasıyla birlikte, Washington, şimdi, aynı hedefleri kısmen farklı yöntemlerle gerçekleştirmeye çalışıyor.

IŞİD’in önümüzdeki birkaç ay içinde yenilgiye uğratılacağı konusunda Jeffrey’in tahminini dikkate alan bir gazetecinin ABD askerlerinin Suriye’den ne zaman çekileceği konusundaki sorusuyla sıkıştırılan ABD Özel Temsilcisi, Suriye’deki görevin IŞİD’in “kalıcı yenilgisini” garantiye almak olduğu yanıtını verdi. Jeffrey, bunun, “yerel güvenlik güçleri oluşturmayı” ve “kuzeydoğu halkına, 2013-2014 yıllarında yaptıkları gibi IŞİD şeytanına uymasınlar diye bir gelecek sunan siyasi bir sürece katılımı” gerektirdiğini söyledi.

Başka bir ifadeyle, Washington, ülkenin yeniden inşası için yaşamsal olan petrol ve doğalgaz sahalarını içeren bir bölgeyi kontrol etme ve Irak sınırını sağlamlaştırma biçimindeki iki hedef nedeniyle Suriye’nin kuzeydoğusunda kalıcı bir işgale hazırlanıyor.

ABD’nin Suriye’deki askeri operasyonlarının tırmanması, Washington’ın Ortadoğu genelinde İran’ın etkisini zayıflatmak ve bir savaş nedenine eşdeğer olan tek taraflı kapsamlı ekonomik yaptırımlar yoluyla İran ekonomisini yıkıma uğratmak için izlediği strateji ile bağlantılıdır.

Bu daha geniş bağlamda, ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda giderek artan sayıda sivilin hayatı pahasına yürüttüğü şiddetli saldırı, çok daha yıkıcı bir bölgesel savaşı ateşleme potansiyeline sahiptir.

Loading