Washington petrol için Suriye ve Rusya ile savaşma tehdidinde bulunuyor

Pentagon, açıkça, Suriye’nin petrol sahalarını işgal etmek üzere yeniden konuşlandırılan ABD birliklerinin, Suriye hükümetine bağlı birliklere ve onları destekleyen Rusya ve İran kuvvetlerine karşı “ezici güce” başvurmaya hazır olduğunu belirtti.

ABD’nin bu uğursuz tehdidi, Başkan Donald Trump’ın bu ayın başında Türkiye’nin harekatına yeşil ışık yakmasının parçası olarak ABD askerlerini yeniden konumlandırmasının ardından, Türkiye ve Suriye hükümetleri arasında gergin sınır hattında çatışmalar yaşanmasından sonra geldi.

Türkiye’nin yüzlerce kişiyi öldüren ve tahminen 200.000 kişiyi evlerinden süren saldırısı, Washington’ın IŞİD’e karşı sözde savaşında vekil kara güçleri işlevi gören Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içindeki ana unsur olan Kürt YPG milislerini sınırdan püskürtme amacıyla başlatılmıştı. Ankara, YPG’yi, otuz yılı aşkın süredir kanlı bir bastırma harekatı yürüttüğü Türkiye’deki ayrılıkçı PKK’nin uzantısı bir “terör” örgütü olarak görüyor.

Suriye’deki Kürt önderliği, Washington’ın ihaneti olarak gördüğü bu adıma karşılık olarak, sınır bölgesinin kontrolünü alması için hem Suriye’ye hem de Rusya’ya başvurdu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve Moskova ile ayrı ayrı anlaşmalar yaptı. Trump, soytarıca bir tavırla, Türkiye’yle yaptığı ve “milyonlarca yaşamı kurtardığını” söylediği anlaşmayı, “uygarlık için büyük bir gün” olarak pazarladı. Söz konusu iki anlaşma, Kürt güçlerinin Türkiye-Suriye sınırının 30 kilometre güneyine çekilmesi sözü karşılığında, Ankara’nın 9 Ekim’de başlattığı harekatta art arda gelen ateşkesleri de kapsıyordu.

Erdoğan’ın Suriyeli milyonlarca sığınmacıyı Türkiye’den oraya gönderme önerisiyle birlikte, 30 kilometrelik şeridin bir “güvenli bölge”ye dönüştürülmesi hakkında çok şey konuşuldu. Ankara’nın başlıca hedeflerinden biri, Suriye’nin 30 kilometre içinde sınıra paralel uzanan ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu doğu ve batı Suriye toprakları arasında birlikleri hareket ettirme olanağı sağlayan M4 otoyolunun kontrolünü ele geçirmektir.

22 Ekim’de Karadeniz’deki tatil kenti Soçi’de Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan görüşmenin ardından Moskova’nın arabuluculuğunda yapılan son ateşkes anlaşmasının süresi Salı günü sona erdi. Moskova, 34.000 YPG savaşçısının Türkiye sınırının 30 kilometre güneyine çekilmesine nezaret ettiğini iddia etti.

Erdoğan, Çarşamba günü Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, hükümetinin, anlaşmanın yerine getirilmesinin tamamlanmadığı sonucuna vardığını belirtti ve şu uyarıda bulundu: “Açık konuşuyor ve muhataplarımızı ikaz ediyorum, bu hattın dışından gelecek saldırılara en sert şekilde karşılık verecek ve gerekirse güvenli bölge sahamızı genişleteceğiz.”

Söz konusu “karşılık”, Salı ve Çarşamba günü, Türk ordusunun ve onun desteklediği İslamcı milislerin, Suriye’nin stratejik sınır kasabası Resulayn yakınlarındaki Suriye hükümeti askerlerine karşı şiddetli saldırılarına dönüştü. Basında yer alan haberlere göre, çatışmalarda yedi Suriye askeri ölürken, yaralananlar da oldu. İslamcı “asiler”in, Türk güçlerinin ağır silah desteği ve silahlı insansız uçak koruması altında ilerledikleri bildirildi.

Sözde “asiler”, köy sakinlerini sürmek amacıyla, ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı köylere de saldırılar düzenlediler.

Türkiye destekli İslamcılar, Telegram’a, yakaladıkları Suriye askerlerine vurup kötü davrandıklarını gösteren videolar yüklediler. Bunlara, infaz edildiği görülen bir askerin cesedi de dahildi.

Bu arada, Time dergisi, Türkiye destekli milislerin sınır bölgelerindeki sivil Kürt nüfusa karşı savaş suçları işlemek için ABD’nin tedarik ettiği silahları kullandığını ve Ankara’nın sözde “güvenli bölge”yi korumak için gerekenden çok daha fazla asker konuşlandırarak yoğun bir “etnik temizlik” operasyonu tehlikesini gündeme getirdiği belirten ABD’li istihbarat kaynaklarının sözlerini aktardı.

Türkiye ile Rusya’nın Kasım ayı başında ortak devriyeler gerçekleştirmesinin beklendiği sınır hattında gerilimlerin tırmandığı bu koşullarda, Pentagon, IŞİD’e karşı koruma bahanesiyle Suriye’nin petrol sahalarına gönderilen ABD güçlerinin, bu bölgeye girmeleri durumunda Suriye hükümeti ve Rus güçlerine saldırmaya hazır olduğunu açıkladı.

ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Pentagon’un Pazartesi günü düzenlenen bir basın toplantısında, “ABD, kuzeydoğu Suriye’deki petrol sahalarını kontrolü altında tutmaya devam edecek,” dedi. Esper, Amerikan askerlerinin konuşlanmasının petrol kaynaklarının –çoktan yenilgiye uğratılmış olan– IŞİD’in eline geçmesini engellemeyi ve bunlarla Washington’ın SDG’deki eski müttefiklerine bir fon kaynağı sağlamayı amaçladığını iddia etti. Bakan, ABD güçlerinin, “oradaki güçlerimizin güvenliğini tehdit eden her gruba karşı ezici askeri güçle karşılık vereceğini” sözlerine ekledi.

CNN, Esper’e, “Petrol sahalarında ne yapmak istiyorsunuz ve bu, şu anda savaş alanını değiştiren Rus ya da Suriye güçlerini oraya erişimden mahrum bırakmayı, engellemeyi içeriyor mu?” diye sordu.

Savunma bakanı, buna, “Kısa cevap evet, şimdilik öyle,” yanıtını verdi ve hedefin, sayıları binleri bulan, birçoğu yaralı olan, açlık çeken ve ölümün eşiğinde olan ve IŞİD savaşçısı oldukları iddia edilen tutukluların berbat koşullarda tutulduğu hapishaneleri gözetim altında tutmaya devam edebilmesi için SDG’ye bir fon akışı sağlamak olduğunu iddia etti. Aralarında çocukların da bulunduğu bu tutuklular, eğreti hapishanelere balık istifi doldurulmuş durumda.

Esper ve Genelkurmay Başkanı Mark Milley, basın toplantısını IŞİD önderi Ebu Bekir El Bağdadi’nin yargısız infaz edilmesine yönlendirmeye çalışarak, Suriye’deki ABD ve Rus güçleri arasındaki potansiyel çatışma tehlikesi hakkındaki soruların önüne geçtiler.

ABD güçlerinin Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan Deyrizor vilayetindeki petrol sahalarına kaydırılması, yaklaşık sekiz yıl önce Obama yönetimi tarafından başlatılan ve CIA’in, Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetine karşı harekete geçirilen El Kaide bağlantılı milislere silah, para ve savaşçı akıtmasına dayanan rejim değişikliği savaşının devam ettiğine işaret etmektedir.

Trump’ın, Ekim ayı başında, Washington’ın Ortadoğu’daki “ebedi savaşları”na son verdiği ve ABD askerlerini Suriye’den çıktığı biçimindeki demagojik iddiası, siyasi bir fırtınaya neden olmuştu. Kongre’deki Demokrat önderliğin ve mevcut ordu komutanlarının görüşlerini ifade eden yakın dönemde emekli olmuş üst düzey ABD komutanlarının yanı sıra Cumhuriyetçilerin çoğunluğu da, bu adımı, “Kürtlere ihanet” ve özellikle de, petrol zengini bölgenin kabul edilemez bir şekilde Rusya’ya ve İran’a teslim edilmesi olarak kınadı.

Hem ABD askerlerinin Suriye’nin petrol sahalarına yeniden konuşlandırılması hem de Bağdadi’nin öldürülmesi, bu eleştirileri yatıştırmayı amaçlıyordu. Bağdadi’nin katledilmesi ABD’nin Ortadoğu’daki onlarca yıllık askeri müdahalesine halk desteğini arttırma hedefini ıska geçmiş gibi görünse de, petrol sahalarına askerlerin ve tankların gönderilmesi rejim değişikliği savaşını sürdürme kararlılığını yansıtıyor.

Bu, Suriye hükümetini ülkeyi yeniden inşa etmek için gerek duyduğu enerji kaynaklarına erişimden yoksun bırakmak anlamına geliyor. Savaş sürecinde, yarım milyon insan öldürüldü, ülke nüfusunun yarısı yerinden yurdundan edildi ve altyapının büyük kısmı tahrip edildi. Bu adım, daha kapsamlı olarak, ABD emperyalizminin başlıca küresel rakiplerini, özellikle de Çin’i oradaki enerji kaynaklarından mahrum etmek için ABD’nin bölge üzerinde egemenliğini ileri sürdüğü uzun süreli askeri harekatın devam ettirilmesini amaçlıyor.

Bu uluslararası korsanlık eylemi (Moskova, ABD güçlerinin Suriye petrolünün kaçırılması sürecine güvenlik sağladığını gösteren videolar yayımladı), ABD askerlerini, hem Suriye hem Rus güçleri ile karşı karşıya geldikleri bir cephe hattına yerleştiriyor. Diğer devletlerin ve devlet-dışı aktörlerin (Türkiye, İran, Kürt milisler ve Türkiye destekli İslamcı milisler vd.) hepsinin aynı küçük bölgede operasyon yürütüyor olması nedeniyle, yerel bir çatışmanın bölgesel, hatta küresel bir çatışmayı tetiklemesi tehlikesi her zamankinden büyüktür.

Loading