Maltepe Belediyesi temizlik işçilerinin mücadelesi devam ediyor

Maltepe Belediyesi’nde çalışan temizlik işçilerinin geçtiğimiz Cuma günü toplu iş sözleşmesinin yaklaşık bir yıldır uygulanmamasına ve işten çıkarmalara karşı başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. İşçilerin bildirdiğine göre, Perşembe günü, belediyenin Park ve Bahçeler Müdürlüğü ile Fen İşleri Müdürlüğü’ndeki işçilerin de katılmasıyla birlikte toplam 800 işçi, tüm engelleme çabalarına rağmen grevde.

25 Ekim Cuma günü, DİSK Genel-İş üyesi olan yaklaşık 500 temizlik işçisi, Ekim ayı içinde toplu sözleşmenin uygulanmasını talep eden dört işçinin işten atılmasını protesto etmek; işten atılanların işe geri alınmasını ve toplu sözleşmenin uygulanmasını talep etmek için direnişe geçmiş ve iş bırakmıştı. Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, buna, polisi çağırarak karşılık vermiş ve polisin göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ve coplu saldırısıyla birlikte üç işçi gözaltına alınmıştı. Söz konusu saldırı, Eskişehir’de işten çıkarılan metal işçilerinin yürüyüş girişimine yapılan sert polis müdahalesinden bir gün sonra gerçekleşiyordu.

CHP, işten çıkarma gerekçelerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin 2016’daki darbe girişiminin ardından uygulamaya koyduğu olağanüstü hal sırasında çıkardığı bir kanun hükmünde kararnameye dayandırdı. CHP’nin bu işçi sınıfı karşıtı kararnameye başvurması, onun söz konusu kararnamelere “muhalefet”inin bir sahtekarlık olduğunu göstermektedir.

Pazartesi günü, Maltepe Belediyesi temizlik işçileri, diğer birimlerin ve destekleyicilerinin de katılımıyla, yüzlerce kişiyle birlikte belediye binasına yürümüş ve burada bir gösteri düzenlemişlerdi.

Aynı gün, Maltepe ilçesinde çöp yığınları birikir ve halk arasında temizlik işçilerine destek artarken, CHP’li yetkiler, bir yandan ilçe sakinlerini yalanlarla işçilere karşı kışkırtmaya ve parti üyelerini harekete geçirerek grevi kırmaya çalışırken, diğer yandan sendika yetkilileriyle işçilerin taleplerini yeniden görüşmek zorunda kaldılar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yakın yardımcısı konumundaki parti İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın ve yerel seçimde CHP için kampanya yürüten DİSK’in yetkililerin katılımıyla CHP İstanbul İl Merkezi’nde yapılan ve beş saatten fazla süren toplantının ardından, CHP işçilere aynı teklifi sundu. Söz konusu teklif, geçtiğimiz Kasım ayında yapılan toplu sözleşmeyi yasadışı bir şekilde ihlal ediyor ve zaten asgari ücretin çok az üstünde maaş alan işçilere toplu sözleşmenin altında bir zam öneriyordu. Salı günü bu teklifi oylamak üzere sandık kuran işçiler, üçte ikilik bir ezici çoğunlukla teklifi reddettiler.

Maltepe Belediyesi işçilerinin mücadelesi, ABD’deki otomotiv işçileri, öğretmen ve madenci grevlerinden, Fransa’daki demiryolu işçilerinin grevine ve Şili, Lübnan, Irak ve daha birçok ülkedeki kitlesel protestolara kadar uzanan, sınıf mücadelesindeki uluslararası canlanmanın ortasında gerçekleşiyor.

Bu uluslararası hareketin arkasındaki temel itici güç, toplumsal eşitsizlikteki tırmanmadır. Türkiye, gelir eşitsizliğinde, OECD ülkeleri arasında Şili’nin ve Meksika’nın ardından üçüncü sırada. Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı’nın 2016 raporuna göre, Türkiye’de nüfusun tepedeki yüzde 10’u, ulusal gelirin yüzde 53,9’unu alıyor.

Maltepe Belediyesi’ndeki işçilerin yanı sıra, İstanbul’daki Üsküdar ve Ataşehir; İzmir’deki Aliağa ve Aydın belediyelerinde de işçi direnişleri devam ediyor. İstanbul Tuzla’daki Valsan fabrikasında çalışan 10 metal işçisi, “fazlalık” gerekçesiyle 11 Ekim’de işten çıkarılmalarının ardından 23 Ekim’de direnişe başladı. İstanbul Havalimanı’nda 18 yaşındaki Mehmet Aydın adlı işçinin 31 Ekim’de iş cinayetine kurban gitmesinin ardından 300 dolayında işçi iş güvenliği önlemlerinin alınması talebiyle iş bıraktı. İşçiler, sosyal medyada, en temel iş güvenliği önlemlerinin bile hiçe sayıldığını gözler önüne seren videolar paylaştılar.

Hem hükümetin hem de CHP’nin artan işçi mücadelelerine yönelik tepkisi, egemen seçkinlerin, dünya çapındaki sınıf mücadelesi dalgasının Türkiye’de de patlak verecek olmasından duydukları korkuyu yansıtmaktadır. Polis saldırıları ve diğer otoriter önlemler, önümüzdeki dönemde patlayacak olan kitlesel mücadelelere yönelik yoğun baskının yalnızca habercisidir. Öyle ki, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, işçiler, artık katlanılmaz hale gelen nesnel koşulların sonucunda gitgide daha çok mücadele yolunu tutuyor ve işçilerin kapitalist sömürüsü üzerinde yükselen bu sistemin savunucuları ile açık çatışma içine giriyor.

Maltepe temizlik işçilerinin haklı mücadelesi, bu yılki yerel seçimlerde TÜSİAD’ın tercih ettiği CHP’yi ve Ekrem İmamoğlu’nu AKP’nin ve Erdoğan’ın “ilerici” bir alternatifi olarak gösterip destekleyen sahte sola ve sendikalara karşı bir suçlama oluşturmaktadır. Yerel seçimlerde EMEP İstanbul, Ankara ve İzmir’de CHP’ye oy verme çağrısı yaparken, ÖDP, parti önderi Alper Taş’ı İstanbul Beyoğlu’nda CHP’den aday göstermişti. Söz konusu partiler ve daha pek çok sahte sol grup, CHP’nin işçilere yönelik bu son saldırılarının yanı sıra, partinin Suriyeli sığınmacılara karşı ajitasyonunun ve Türkiye’nin Suriye harekatına verdiği desteğin siyasi sorumluluğunu taşımaktadır. Maltepe Belediyesi temizlik işçilerinin bildirdiğine göre, CHP, şimdi de, greve kırmak için, sınır dışı edilmeleri için kampanya yürüttüğü, toplum en savunmasız kesimini oluşturan yabancı uyruklu işçileri çalıştırmaya başlamış durumda.

Yerel seçimde İstanbul’da CHP için kampanya yürüten DİSK ise, bugün işçilerin CHP’ye ve sendikalara karşı artan muhalefetini yatıştırmaya çalışıyor. CHP yanlısı orta sınıf sahte solun “muhalif” olarak sunduğu DİSK, gerçekte, işçilerin toplumsal karşıdevrime ve savaşa karşı mücadelesinin önündeki engellerden birisidir.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bu sendikanın da sermaye yanlısı karakterinin açıkça gösterecek şekilde, 11-13 Ekim tarihleri arasında Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından düzenlenen, bakanların, Türk-İş ve Hak-İş genel başkanlarının da katıldığı “Ortak Paylaşım Forumu”na katıldı.

İşçi sınıfına karşı düzen kurumlarının bir araya geldiği ve sınıf mücadelesinde dünya çapında yaşanan yükselişin ortasında ilk kez düzenlenen bu forumun amacı, işçi sınıfı içinde artan muhalefetin nasıl bastırılacağını ele almaktır.

Türkiye’nin Suriye harekatının başladığı, muhalefete baskının arttığı ve işçi sınıfına yönelik sosyal saldırıların tırmandığı koşullarda düzenlenen bu forumda, Çerkezoğlu, sendikasının işçi karşıtı karakterini açıkça gösteriyor ve hem hükümete hem de patronlara teşekkür ediyordu: “Sosyal tarafları ve hükümet yetkililerini bir araya getiren bu toplantının yararlı olacağını düşünüyor, çalışma hayatında müzakere ve diyalog kanallarının giderek zayıflatıldığı bir ortamda bu toplantıya emek veren herkese teşekkür ediyorum.”

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, işçilerin kemer sıkmaya, işten çıkarmalara ve savaşa karşı, en temel sosyal hakları uğruna mücadelede ileriye giden yol, sendikalar ve sahte sol dahil tüm düzen kurumlardan siyasi bağımsızlığın geliştirilmesinden geçmektedir. Bunun içinse, uluslararası sosyalist bir perspektif temelinde taban komitelerinin kurulması ve mücadelelerin uluslararası işçi mücadeleleriyle birleştirilmesi gerekmektedir.

Loading