75 yıl önce: Mussolini idam edilirken Hitler intihar etti

Mussolini ve Hitler

Nisan 1945’te bu hafta, Nazi Almanyası Müttefiklerin askeri saldırılarının ve Avrupa genelindeki toplumsal çalkantının ortasında sonunda çökerken, iki faşist diktatör, Adolf Hitler ve Benito Mussolini öldü.

30 Nisan’da, Hitler, Sovyetler Birliği’nin Kızıl Ordu birlikleri Berlin’de Nazilerin elinde kalan son yerlere yaklaşırken, kentteki askeri sığınağında kendini öldürdü. Kızıl Ordu, bundan önceki günlerde, Berlin’in varoşlarında hızla ilerlemişti. Hitler, intihar etmeden önceki gün, Nazi ordu komutanlığından, Alman ordusunun Müttefik kuvvetleri 24 saatten fazla tutamayacağı bilgisini almıştı. Kızıl Ordu tarafından ele geçirilen diğer kentler ile Berlin arasındaki iletişim büyük ölçüde kopmuştu.

Üst düzey figürler kendilerini kurtarma peşinde koşarken rejim dağılmak üzereydi. Nazilerin en kötü suçlarının bir kısmından sorumlu olan Heinrich Himmler gibi kişilerin, II. Dünya Savaşı’nın sonu yaklaşırken Müttefiklere başvurmaya çalıştığı söyleniyordu.

Hitler’in kendini öldürme kararında ve cesedinin yok edilmesini istemesinde, Mussolini’nin başına gelenlerle ilgili haberler etkili olmuş olabilirdi.

İtalyan faşist lider, İtalya’nın kuzeyinde, İtalyan Sosyal Cumhuriyeti olarak adlandırılan, Almanya destekli bir devletin başına geçmiş durumdaydı. Mussolini, yirmi ayı aşkın bir süre önce, hızlı bir Müttefik istilasına zemin hazırlaması ve kitlesel muhalefetin giderek yüzeye çıkması nedeniyle egemen seçkinlerin baskın kesimlerinin ona sırtını dönmesiyle görevinden alınmıştı.

25 Nisan’da, Mussolini ve sevgilisi, hükümetlerinin yaklaşan Müttefik birlikleri tarafından devrileceği belli olunca İsviçre’ye kaçmaya çalıştı. İki gün sonra partizanlar ve Müttefik kuvvetleri tarafından yakalandılar. Her ikisi de 28 Nisan’da vurularak idam edildi. Mussolini’nin, sevgilisinin ve 13 başka faşist suçlunun cesetleri, baş aşağı asılıp yüz binlerce işçiden oluşan kalabalıklar tarafından yuhalandıkları Milano’ya götürüldü.

İki diktatör, egemenlikleri sırasında milyonlarca insanın ölümünden sorumluydular. Onlar arasında, Holokost sırasında öldürülen en az altı milyon Yahudi, dünya savaşında öldürülen on milyonlar ve Romanlardan engellilere, sosyalist ve komünistlere kadar yüz binlerce başka insan bulunuyordu.

Her iki zorbanın ölümü, dünya genelinde milyonlarca işçi tarafından coşkulu bir sevinçle karşılandı. Çöküşleri, uluslararası işçi sınıfının küresel devrimci bayramı olan 1 Mayıs haftasında meydana gelmişti. Avrupa ve dünya genelinde kitlesel gösteriler düzenlendi.

Dünya Troçkist hareketi Dördüncü Enternasyonal; faşizme karşı, iktidara yükselişleri sırasında Hitler’e ve Mussolini’ye kucak açmış olan “demokratik” emperyalist güçlerin ya da 1939’da Molotov-Ribbentrop paktıyla Hitler ile karşılıklı (quid pro quo) anlaşmaya varmaya çalışmış olan Moskova’daki Stalinist rejimin değil, yalnızca kendi şubelerinin amansız bir mücadele yürütmüş olduğunun altını çizdi. Dördüncü Enternasyonal, Müttefik güçlerin ve onların Stalinist müttefiklerinin, kapitalizmi yeniden istikrara kavuşturma ve anti-faşist işçilerin sosyalist özlemlerinin önceki yılların barbarlığından sorumlu olan kâr sistemine karşı bir meydan okumaya dönüşmesini önleme girişimlerine karşı uyarıda bulundu.

Loading