Sosyalist Eşitlik Partisi, Michigan’daki antidemokratik seçim yasalarına itiraz ediyor

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin başkanlık kampanyası ekibi, Michigan’da bağımsız adayların oy pusulasında yer alma koşullarına itiraz etmek için bir dava açtı. Kishore v. Whitmer (Joseph Kishore, Michigan Valisi Gretchen Whitmer’e karşı) adlı dava, “devam eden küresel koronavirüs pandemisi sırasında bu koşulları yerine getirmenin tam anlamıyla imkânsız olması nedeniyle”, oy pusulasında yer alma koşullarına itiraz ediyor.

Açılan davada şunlar belirtiliyor: “Geçtiğimiz üç aydır, Michigan’da böyle imza toplamaya kalkışan herhangi biri, yayılmaya devam eden koronavirüse yakalanma ve ölme riskini almış olur ve aynı zamanda muhtemel yasal takibata uğrardı.” İmza toplama süreci yalnızca kampanya yürütenleri değil, tüm toplumun sağlığını tehlikeye atardı.

Sonuç olarak, bu koşulları dayatma girişimi, hem SEP adaylarının hem de Michigan’da tercih ettikleri adaya oy vermek isteyen işçilerin ve gençlerin anayasal haklarını ihlal etmektedir.

Joseph Kishore ile Eric Lee, Detroit’teki federal adliye önünde açiklama yapiyor

Hiçbir egemen sınıf, kapitalist düzen partilerinin kontrolü dışındaki siyasi muhalefet ifadesinden Amerikan egemen sınıfından daha çok korkmamaktadır. Eyalete bağlı olarak, adayların sadece oy pusulasında isimlerinin yer alabilmesi için on binlerce, hatta kimi yerlerde yüz binden fazla imza toplaması gerekmektedir.

Michigan’da, oy pusulasında yer almak için 30.000 imza gerekiyor. İmzaların geçerliliğine ilişkin ortaya çıkan kaçınılmaz zorluklar nedeniyle, gerçekte toplanması gereken imza sayısı bunun iki katıdır.

Oy pusulasında yer alma yasaları, devasa meblağlarla yön verilen ve şirket medyasının manipüle ettiği, iki kapitalist partiye (Demokratlar ve Cumhuriyetçiler) yönelik herhangi bir meydan okumayı dışlamak üzere tasarlanmış daha kapsamlı bir seçim sisteminin parçasıdır.

2020 başkanlık seçimlerinde, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin kampanyası, halkın ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının karşı karşıya olduğu ölüm kalım meselelerinin üzerine giden sosyalist bir program ileri süren tek kampanyadır.

Trump ile Biden arasındaki yarış, egemen sınıfın iki gerici temsilcisi arasındaki bir yarıştır. Bir tarafta, demokratik hakların ortadan kaldırılmasına adanmış, Amerika’daki oligarşik egemenliğin canlı örneği Trump var. İşçi sınıfı içindeki muhalefetin artmasından dehşete kapılan Trump yönetimi, burjuva demokrasisinden geriye kalanları ortadan kaldırma ve polis içindekiler dahil olmak üzere aşırı sağcı ve faşist unsurlarca desteklenen bir askeri diktatörlük kurma yönündeki komplolarını sürdürüyor.

Demokratların Trump ile farklılıkları, ülke içindeki sosyal politika veya egemen sınıfın uluslararası temel stratejik zorunlulukları üzerine değildir. Demokratlar, Trump hükümetinin başından itibaren, yaygın toplumsal hoşnutsuzluğu ordunun ve istihbarat kurumlarının Rusya’ya karşı daha saldırgan bir dış politika taleplerinin arkasına yönlendirmeye çalışmıştır.

Toplumsal eşitsizliğe yönelik öfkeye oynayan Bernie Sanders’a gelince… Sanders, “siyasi devrim” söylemini bıraktı, Biden’a desteğini açıkladı ve siyaset sahnesinden büyük ölçüde kayboldu.

2020 seçimleri, genişleyen koronavirüs pandemisinin yön verdiği olağanüstü siyasi koşullarda düzenleniyor. Egemen sınıf, Mart sonunda –Senato’da oybirliğiyle ve Temsilciler Meclisi’nde sadece göstermelik bir muhalefetle kabul edilen CARES Yasası eliyle– kendisine trilyonlarca dolar aktardıktan sonra, “işe geri dönme” kampanyasını başlattı. Bu, Trump yönetiminin öncülüğünde, her iki partiden eyalet valileri tarafından uygulanıyor. Ekonomik faaliyet ve sosyal etkinlikler üzerindeki kısıtlamalar ülke genelinde sistematik biçimde kaldırılmış durumda.

Bunun sonuçları artık ortadadır. Yeni koronavirüs vaka sayıları, eyaletlerde keskin biçimde artıyor. Virüs, açılan fabrikalarda ve işyerlerinde hızla yayılıyor. Buna, Whitmer yönetimindeki Michigan’da üretime kaldıkları yerden devam eden otomotiv fabrikaları da dahildir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde her gün yaklaşık 1000 kişi ölüyor ve resmi ölü sayısı 120 bini geçmiş durumda. Ölçülü tahminler, Ekim ayına kadar ölü sayısının 200 bini geçeceğini öngörüyor ancak gerçek sayı çok daha yüksek olacaktır.

Koronavirüs pandemisinin fiziksel etkisi, milyonlarca işçi için büyük bir toplumsal felaket ile birleşmektedir. ABD’deki işsizlik, 1930’ların Büyük Bunalım’ından beri en yüksek seviyededir. Bu hafta 1,5 milyondan fazla insan işsizlik ödeneğine başvurdu. Üst üste 13 haftadır bir milyondan fazla işçi başvuruda bulunuyor. Daha önce bir haftalık rekor, 695 bindi. Pandemi başladığından beri 40 milyondan fazla insan işsizlik ödeneği başvurusu yaptı.

Egemen sınıf, insanların hayatlarını kurtarmak için ekonomik kısıtlamalara ve sosyal mesafe önlemlerine dönülmeyeceğini veya toplumsal kriz karşısında herhangi bir sosyal yardımın söz konusu olmayacağını açıkça ortaya koydu. Aksine, kriz, sınıfsal ilişkileri büyük çapta yeniden yapılandırmak, sömürüyü arttırmak, insanları evden atmak ve eğitim vb. sosyal hizmetlerin kaynaklarının kesilmesi dahil kemer sıkma önlemleri uygulamak için kullanılacak.

Pandemi, sınıf mücadelesinde yeni bir aşamanın fitilini ateşliyor. ABD’de ve dünya genelinde var olan toplumsal öfke kaynağı, polisin George Floyd’u öldürmesi üzerine kitlesel gösteriler biçiminde patlak verdi. Ne var ki, siyasi olarak üst orta sınıf kesimlerinin hakim olduğu bu protestolar, gelmekte olan toplumsal sarsıntıların yalnızca ilk ifadesidir.

İşçiler ve gençler, ABD’de ve dünya genelinde, sola yöneliyorlar. Sosyalizme ilgi ve destek büyürken kapitalizme düşmanlık artıyor. Egemen sınıfın politikalarını dayatma çabaları, kitlesel muhalefetle ve devrimci sarsıntılarla karşılaşacak.

İşçi sınıfının nesnel hareketinin sosyalist bir program ve önderlik ile donatılması gerekiyor.

Bizler, bu seçim kampanyasını, işçi sınıfının siyasi bilincini yükseltmek ve ABD’de ve uluslararası düzeyde siyasi iktidar uğruna mücadele eden bir devrimci sosyalist hareket geliştirilmesine destek toplamak için kullanmayı amaçlıyoruz. Pandeminin neden olduğu yıkım ve mali oligarşinin salgın karşısında izlediği politika, bu görevin ne kadar acil olduğunun altını çizmektedir. Yüz binlerce insanın hayatı söz konusudur.

Michigan’da açılan dava, bu kampanya sürecindeki önemli bir girişimdir. Bütün işçileri, bu girişimi desteklemeye ve SEP’in oy pusulasında yer almasını talep etmeye çağırıyoruz. SEP, başka eyaletlerde de oy pusulasında yer almak için önlemler alıyor. Illinois’de, mahkemeler, hâlihazırda adayların elektronik ortamda imza toplayabileceğine karar verdiler ve adayları destekleyenler çevrimiçi bir imza dilekçesi yayınlıyorlar. Önümüzdeki günler ve haftalarda başka adımlar da duyurulacak.

Bütün işçilere, gençlere ve sosyalizm mücadelesine bağlı herkese sesleniyoruz: SEP’in seçim kampanyasını destekleyin! Bugün socialism2020.org adresinden kayıt olun! Eğer ABD yurttaşıysanız ya da kalıcı oturma izniniz varsa, Michigan’daki hukuki mücadeleyi finanse etmeye yardımcı olmak için kampanyamıza bağış yapın. Eğer ABD’de yaşamıyorsanız, bulunduğunuz ülkede Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin şubesini inşa edin.

Loading