Julian Assange’ın nişanlısı Avustralya hükümetini Assange’ın özgürlüğünü sağlamaya çağırıyor

Julian Assange’ın nişanlısı ve iki küçük çocuklarının annesi Stella Morris, 21 Haziran tarihinde Avustralya hükümetine WikiLeaks kurucusu Julian Assange’ın özgürlüğünü sağlaması ve savaş suçlarını ifşa etmekten ömür boyu hapis cezası ile karşı karşıya olduğu ABD’ye iade edilmesini engellemesi için güçlü bir çağrı yaptı.

Morris, Channel Nine’ın “60 Minutes” programına katıldı. 24 dakikalık bölüm, Assange’ın önce siyasi sığınmacı olduğu Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’ndeki ve ardından Nisan 2019’dan bu yana da maksimum güvenlikli Belmarsh Hapishanesi’ndeki on yıllık keyfi tutukluluğunun objektif bir anlatımını sundu.

Tara Brown tarafından sunulan program, koronavirüs pandemisi başladığından bu yana Assange’ın içinde bulunduğu kötü durumun Avustralya medyası tarafından ilk irdelenmesiydi.

Assange’ın yayıncılık faaliyetleri nedeniyle dünyanın en güçlü hükümetleri tarafından zulüm gören Avustralyalı bir gazeteci olduğu gerçeğine rağmen, şirket medyası üç aydan fazla bir süredir Assange hakkında haber yapılmaması emrine uymuştur. Bu durum Avustralya hükümetinin, İşçi Partisi muhalefetinin ve tüm resmi partilerin WikiLeaks’in kurucusunu savunmayı reddetmesiyle uyumludur.

Stella Morris “60 Minutes” programında (Ekran Görüntüsü, Nine Media)

Morris, Assange’ın, “Birleşik Krallık’ın Guantanamo Körfezi” olarak adlandırdığı Belmarsh’ta hapsedilmesinin uzun süredir uğradığı zulümden kaynaklanan fiziksel ve psikolojik sağlık sorunlarını daha da kötüleştirdiği uyarısında bulundu.

“Çok hasta ve onun bunu atlatabileceğinden endişeliyim” diyen Morris şöyle devam ediyordu: “Şimdi Birleşik Krallık’ın en kötü hapishanesinde. Yüksek güvenlikli bir hapishane. Her beş mahkûmdan biri katil. Orada olmamalıydı. O bir suçlu değil, tehlikeli biri değil, nazik bir entelektüel düşünür ve gazeteci. Bu insanlar hapishaneye ait değiller.”

Assange’ın içinde bulunduğu koşullar hakkında “oldukça endişeli” olduğunu belirten Morris, koronavirüs kısıtlamalarının bir sonucu olarak Şubat ayından beri onu ziyaret edemedi. Belmarsh da dahil Britanya cezaevi sistemindeki yaygın enfeksiyonlara ve kronik akciğer rahatsızlığı nedeniyle virüse karşı savunmasız olmasına karşın Assange’ın kefaletle serbest bırakılma talebi reddedildi.

Morris, “Ailenizden ayrıldığınızda ve etrafınızdakiler üzerinde hiçbir kontrolünüz olmadan günde 23 saat boyunca küçük, karanlık bir odada yalnız kaldığınızda, sanırım bunun nasıl bir şey olduğunu hayal edebilirsiniz,” dedi.

Brown, bu koşullarda “çoğu insan muhtemelen delirir” derken Morris şu cevabı verdi: “Bence herhangi biri çok ciddi bir bunalıma girerdi ve o ciddi bir bunalımda.” “60 Minutes” programı, Morris ve iki küçük çocuğunu telefonda Assange ile konuşurken gösterdi. Büyük olan çocukları Assange’a ne zaman eve geleceğini soruyordu.

37 yaşındaki avukat Morris, Assange ile olan ilişkisinin nasıl geliştiğini anlattı. Assange’ın Ekvador büyükelçiliğine başarılı şekilde siyasi sığınma talebinde bulunmasından sonra onun davaları üzerine çalışırken yakınlaşmışlardı.

Çiftin iki çocuğu 2017 ve 2018 yıllarında doğduğu sıralarda yeni Ekvador hükümeti ABD ile daha yakın ilişkiler başlatmış durumdaydı ve Assange’a giderek daha düşmanca yaklaşıyordu. Büyükelçiliğin güvenliğini yönetme anlaşması yapan İspanyol firması UC Global, Assange’ın hayatının her yönünü gözetliyor ve toplanan bilgileri ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’na (CIA) gönderiyordu.

Morris hamile kaldığında bir kâğıda yazarak Assange’a haber verdi. Kişisel yaşamlarıyla ilgili herhangi bir konuşmanın UC Global tarafından elçiliğe yerleştirilen ses kayıt cihazları tarafından duyulabileceğinden korkuyorlardı. Morris hamileliğini elçilik personelinden saklamaya çalıştı ve çocuklar doğduktan sonra da Assange’ın bir arkadaşı babalarıymış gibi davranıp çocuklarını elçiliğe getirdi.

Morris, “Asıl mesele, ailemizin Julian’a zarar vermeye çalışan kişiler tarafından hedef alınacağını düşünmemdi,” dedi. Programda, ABD hükümetinin üst düzey isimlerinin Assange’ı histerik bir şekilde suçlayan ve susturulması için çağrıda bulunan haber görüntüleri de yer aldı. Morris, UC Global’ın Assange’ın baba olma durumunu doğrulamak için çocuklarından birinin bezini çalmayı düşündüğünü ve hatta Assange’ı öldürme ya da onun Amerikan ajanları tarafından kaçırılmasına olanak sağlama planlarını dahi tartıştığını belirtti.

Morris, Assange’ın uğradığı zulmü karakterize eden kanunsuzluğun pek çok kişi tarafından hoş karşılanmasının zor olacağını söyledi. “Julian’ın avukatları, ailesi ve onu ziyaret eden gazeteciler hakkında bilgi toplamak için işlenen inanılmaz bir suç söz konusu. Yıllardır sürekli bir korku halindeydim ve şimdi bu korku yavaş yavaş tükeniyor.”

Programda, önemli bir şekilde, İsveç’in Assange’a yönelik cinsel istismar iddialarının siyasi karakteri ortaya kondu. Bu iddialar, WikiLeaks’in Irak ve Afganistan’daki savaş suçlarını ifşa etmesine karşı başlatılan öfkeli bir ABD kampanyasının ortasında, İsveç polisi ve yargısı tarafından uydurulmuştu.

Brown, Assange’ın İsveç’te hiçbir zaman bir suçla itham edilmediğini ve soruşturmanın düşürüldüğünü kaydetti. Avustralyalı bağımsız milletvekili Andrew Wilkie, Britanya hükümetinin bu iddiaları Assange’ı Ekvador büyükelçiliğinde keyfi olarak gözaltında tutmak için kullanmış olduğuna dikkat çekti. Britanyalı yetkililer, İsveç’in iddialarının Assange’ı ABD’li zorbalara gönderme planları için bir sis perdesi olduğunun farkındaydılar.

Program Morris’in Avustralya hükümetine yaptığı çağrıyla sona erdi: “İnsanların bizim bir aile olarak cezalandırılıyor olduğumuzu anlamalarını istiyorum. Hapsedilen sadece Julian değil. Çocuklar babalarından mahrum bırakılıyor. Julian’a ihtiyacım var, onun da bana ihtiyacı var.”

Morris son olarak şunları söyledi: “[Avustralya Başbakanı] Scott Morrison’dan Julian’ı ailesine geri getirmek için elinden geleni yapmasını istiyorum. Eğer Avustralya adım atmazsa bu yanlışın düzeltilemeyeceğinden korkuyorum. Bu tam bir kâbus.”

Brown, Başbakan Morrison’ın, Dışişleri Bakanı Marise Payne’in ve Christian Porter’ın röportaj yapmayı reddettiğini belirtti.

Röportaj yapmayı reddetmeleri, Avustralya hükümetlerinin Assange’a karşı ABD önderliğindeki kan davasındaki on yıllık işbirliğiyle uyumludur. Onlar, Julia Gillard’ın Yeşiller destekli İşçi Partisi hükümetinden başlayarak, WikiLeaks’in kurucusunu savunma çağrılarını reddettiler ve ona karşı yürütülen kampanyaya katıldılar.

Assange’a karşı resmi düşmanlık; Avustralya’nın egemen seçkinlerinin ABD askeri ittifakına, Amerikan emperyalizminin yasa dışı savaşlarına ve askeri hazırlıklarına koşulsuz desteğiyle sıkıca bağlantılıydı ve basın özgürlüğüne yönelik saldırılar ve ifşaatçıları cezalandıran yasalar da dahil olmak üzere demokratik haklara yönelik içerideki saldırıyla el ele ilerledi. Bu saldırı, Yeşillerin, sahte sol grupların ve sendikaların Assange’ın hakları için herhangi bir kampanya yürütmeyi reddetmesi ile kolaylaştırıldı.

Bu durum, Assange’ın özgürlüğü ve tüm temel hakların savunulması için mücadelenin işçi sınıfının seferberliğini gerektirdiğinin altını çizmektedir. Son haftalarda polis şiddetine karşı düzenlenen uluslararası protestolar, böyle bir hareketin inşasının nesnel temelini göstermektedir.

22 Haziran 2020

Loading