Hükümetler pandemiye karşı önlemleri bıraktıkça COVID-19 vakaları dünya çapında artıyor

Küresel koronavirüs vakaları bu hafta sonu 40 milyonu aşıyor ve yeni vaka sayısı günde 400.000’e yaklaşıyor. Pandeminin amansız ilerleyişi şu rakamlarda görülebilir: yeni vakalar ilk olarak 20 Mayıs’ta günde 100 bine ulaştı; 1 Temmuz’da günde 200 bine; 4 Eylül’de günde 300 bine ve 14 Ekim Çarşamba günü 398.609’a ulaştı.

Hâlihazırda 1,1 milyondan fazla ölüm var. Yedi günlük hareketli ortalamada kaydedilen 5.200 ölümle birlikte günlük ölüm sayısı da yükselmeye başladı. Ölenlerin sayısı, iki gün üst üste 6 bini aştı. Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü tarafından yapılan mevcut tahminlerde, 1 Ocak 2021’e kadar dünya çapında COVID-19 ölümlerinin 1,9 milyon kişiye ulaşacağı belirtiliyor.

Bir sağlık emekçisi, 23 Temmuz 2020 Perşembe günü Bolivya, La Paz’daki Genel Hastane’nin önünde, COVID-19 nedeniyle ölen bir adamın cesedini götürüyor. (AP Fotoğrafı/Juan Karita)

Yaz aylarında, Brezilya, Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri pandeminin merkezi olurken, dünya nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı kuzey yarımkürede sonbahara geçilmesi ve daha soğuk hava sıcaklıklarıyla birlikte, Rusya, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki vakalar, modelleme ve epidemiyoloji uzmanlarının öngördüğü gibi çarpıcı bir yukarı yönlü kayma yaşadılar.

Perşembe günü, 65 bin yeni COVID-19 vakasıyla Amerika Birleşik Devletleri, birkaç hafta sonra ilk kez Hindistan’ı geçti. Yirmi altı eyalet binden fazla yeni vaka açıkladı. Wisconsin, 3.700’den fazla yeni vaka ile önceki rekorunu kırdı. Ortabatı ve kırsal kesimler mevcut yükselişin asıl yükünü çekerken, 44 eyalette vakalar yukarı doğru seyrediyor. Çarşamba günü yaklaşık 900 kişi öldü.

Johns Hopkins Üniversitesi’nden epidemiyoloji uzmanı Caitlin Rivers, kasvetli bir tablo çizdi: “Yanlış yöne gidiyoruz ve bu sadece yeni vaka sayısına değil, aynı zamanda test pozitifliğine ve hastaneye yatış sayısına da yansıyor. Bence bu üç gösterge, ülke genelinde toplumda bulaşmanın arttığını gördüğümüze dair çok net bir resim veriyor.” COVID-19 için ülke genelinde hastaneye yatışlar, Eylül ayının son haftasından bu yana yüzde 30 artışla 37.308 oldu.

Avrupa genelinde feci bir artış yaşanıyor. Birleşik Krallık, Fransa ve İspanya ayrı ayrı olarak kişi başına verilerde ABD’yi geride bırakırken, Almanya’da da benzer bir dik tırmanış görülmeye başlıyor. Fransa’da üç veya daha fazla vakanın olduğu salgınların yaklaşık yüzde 35’i okullarda veya üniversitelerde meydana geldi. Birleşik Krallık’ın Eylül ayındaki salgınlarının üçte birinden fazlası eğitim ortamındaydı. Okula döndüklerinden beri çocuklar ve gençler arasında COVID-19 görülme oranı çok yüksek oldu.

Kişi başına günlük yeni vakalarda ABD ve başlıca Avrupa ülkeleri

Ağustos ayı başlarında Avrupa’daki günlük yeni vaka sayısı 20 binin altına düşmüştü. 15 Ekim’de altı kattan fazla artışla 131.726 yeni vaka görüldü. Önümüzdeki birkaç hafta içinde, tufanı durdurmak için gerçek bir önlem alınmadığından, bu mevcut zirveler hızla geride bırakılacak.

Fransa’da Çarşamba günü ilk kez 30.621 vaka görüldü. Önümüzdeki hafta sonuna kadar yoğun bakım ünitelerinin yüzde 90’ının dolacağı tahmin ediliyor. Yine de, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu tsunamiyi durdurmak için pek işe yaramayacak içi boş önlemler açıkladı. Birleşik Krallık’ta Başbakan Boris Johnson yeni vakalar günde 20 bine yaklaşırken karantinaya direndiği için siyasi kriz hızla kötüye gidiyor. Almanya, Perşembe günü 7.074 yeni vaka ile ilkbahardan beri en yüksek seviyelerini aştı. Aynı zamanda ülkede hastanelerin hızla dolduğu görülüyor.

Orta Avrupa’daki hastane yatakları hızla COVID hastalarıyla doluyor. Bu ülkelerin birçoğu, hastalarına bakmaya çalışırken hastalanan hemşire ve doktor kadrosunun yanı sıra kritik ekipmanlarda da eksiklikle karşı karşıya bulunuyor. Halk sağlığı altyapısı, pandeminin etkisiyle çöküyor. Çarşamba günü 10 bine yakın yeni vaka sayısı ile Çek Cumhuriyeti, dünyadaki en yüksek kişi başına enfeksiyon oranına sahip ülke. Ülkede okulları, barları ve gece kulüplerini kapatan, üç haftalık kısmi bir karantina duyuruldu. Pozitiflik oranı yüzde 30’a ulaştı ve sağlık yetkilileri, hastanelerin yakında dolacağı konusunda uyarıda bulunuyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa bölge direktörü Dr. Hans Kluge, Avrupa’nın haftalık en yüksek COVID-19 vakasını Perşembe günü kaydettiğini söyleyerek şunları belirtti: “Avrupa’da gelişen epidemiyolojik durum büyük endişe uyandırıyor. Günlük vakalar artıyor; hastaneye kabul sayısı arttı ve COVID şu anda bölgedeki beşinci başlıca ölüm nedeni.” Kluge, vaka sayısıyla karşılaştırıldığında ölümlerin azaldığına dair iyimser bir not düşmeye çalışmasına rağmen, özellikle bulaşma daha yaşlı ve daha savunmasız gruplara geri dönmeye başladığında durumun dramatik bir şekilde kötüleşmesinin “gerçekçi bir ihtimal” olduğunu da kabul etti.

Amerikan Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nden doktorlar Martin Kulldorf, Sunetra Gupta ve Jay Bhattacharya (Fotoğraf: Amerikan Ekonomik Araştırma Enstitüsü)

Dünya genelinde kapitalist hükümetler, mali piyasalardaki patronlarının baskısı altında, kısıtlamaların hâlihazırda sallantıda olan ekonomik durum üzerinde önemli sonuçları olacağını kabul ederek daha fazla karantinaya direniyorlar.

Great Barrington Deklarasyonu’nda formüle edilen “odaklanmış koruma” şeklindeki cinayet politikası, artık pandemiye yanıt olarak egemen sınıf tarafından izlenen gözden düşmüş “sürü bağışıklığı” politikasının vekil ismidir.

Bu terimler, kelimenin tam anlamıyla bir sosyal ötenazi politikasını örtmek için kullanılıyor: yaşlılar, bağışıklık sistemi zayıflamış olanlar ve sayısız başka insan için sonuçlarına bakmaksızın, virüsü bastırmak için her türlü çabayı terk etmek. Basitçe ifade edersek, bu politika, şirket seçkinlerinin kârlarını korumak için milyonları ölüme götürecektir.

Great Barrington Deklarasyonu’na karşı, 80 tanınmış araştırmacı, Lancet dergisinde bir mektup yayımladı. Araştırmacılar, kesin bir şekilde, sürü bağışıklığı stratejisinin (zorunlu korumanın) “bilimsel kanıtlarla desteklenmeyen, tehlikeli bir yanıltmaca” olduğunu belirterek şunları ekliyorlar: “Kararlı bir şekilde ve acilen hareket etmek kritik öneme sahip... Yayılmayı baskılayan ve kontrol altına alan etkili önlemlerin geniş çapta uygulanması gerekiyor. Bunlar, toplumun bu adımlara yanıt vermesini teşvik eden ve pandeminin derinleştirdiği eşitsizliklerin üzerine giden mali ve sosyal programlarla desteklenmelidir.”

16 Ekim 2020

Loading