Perspektif

Seçim yaklaşırken Trump halkın oyunu kabul etmemek için komplo kuruyor

ABD seçimlerine bir haftadan az bir süre kalırken, Trump yönetimi, Trump halk oylamasını kaybetse bile iktidarda kalmak üzere bir komplo kuruyor.

Salı günü resmi olarak yemin eden Yüksek Mahkeme Yargıcı Amy Coney Barrett’in adaylığının kabul edilmesi, bu stratejinin merkezinde yer almaktadır. Trump, önceki akşam Beyaz Saray’daki törene nezaret etmesi için Yargıç Clarence Thomas’ı seçti. Thomas, 2000 seçimleriyle ilgili Bush v. Gore davasına karar veren çoğunluktan geriye kalan son yargıçtır. Söz konusu kararda mahkeme, 4’e karşı 5 oyla, Florida’da oyların yeniden sayımını durdurarak, seçimi, geçerli oylara göre kaybeden Bush’a vermişti.

Verilen mesaj bundan daha açık olamazdı: Barrett, yirmi yıl sonra benzer bir operasyonda mahkemeye yardımcı olacaktır. Yüksek Mahkeme, bu noktanın altını çizmek için, aynı gün verdiği kararda, çekişmeli Wisconsin eyaletinin postayla seçim gününden önce gönderilen ancak 3 Kasım’dan sonra alınan oyları sayamayacağına hükmetti. On binlerce, belki de yüz binlerce Wisconsin sakininin oy kullanma hakkını elinden alan bu karar, Trump için büyük bir zaferdir ve onun ülke genelinde sonuçlara meydan okuma çabalarına kritik bir siyasi destek sağlamaktadır.

Başkan Donald J. Trump, Amy Coney Barrett’in ABD Yüksek Mahkeme Üyesi olarak yemin etme töreninde açıklama yapıyor. (Kaynak: Joyce N. Boghosian/ White House Flickr)

Trump’ın Yüksek Mahkeme’ye aday gösterdiği Yargıç Brett Kavanaugh, çoğunluğun görüşüne göre, Trump’ın posta yoluyla oy kullanmanın hileye açık olduğu yönündeki temelsiz iddiasını yineleyerek şunları söyledi: “Eyaletler, seçim gününden sonra posta yoluyla kullanılan binlerce oy pusulasının gelmesi ve potansiyel olarak seçimin sonuçlarını tersine çevirmesi durumunda ortaya çıkabilecek kaostan ve uygunsuzluk şüphelerinden kaçınmak istiyor.” Yani, eyaletler tüm oyları saymanın yarattığı “kaos”tan kaçınmak istiyorlar.

Kavanaugh, Bush v. Gore davasındaki karardan olumlu bir şekilde söz etti. 2000 yılındaki davada, mahkeme, kararın gelecekteki mahkeme kararlarında emsal olarak kullanılamayacağını açıkça belirtmişti. O zamandan beri ilk kez bir yargıç bu konuda bir fikir birliğinden söz ediyor. Davaya atıfta bulunan Kavanaugh, Trump’ın 2020’de ne yapmayı planladığını açıklığa kavuşturmaktadır.

Trump, diğer eyaletlerde, hiçbir olgusal temeli olmadan hileye açık olduğunu iddia ettiği postayla gönderilen oy pusulalarını geçersiz kılan benzer kararlar vermek üzere Yüksek Mahkeme’yi kullanmayı hedefliyor. Karar açıklandıktan birkaç saat sonra Trump, Twitter’da şunu ilan ediyordu: “ABD’nin her yerinde posta yoluyla oylarda büyük sorunlar ve tutarsızlıklar var. Son toplama 3 Kasım’da olmalı.”

Doğrusu, Trump’ın seçime 3 Kasım’da karar verilmesi gerektiği konusundaki ısrarının hiçbir anayasal bir dayanağı bulunmuyor. Seçim sonuçları, tüm oylar sayıldıktan sonra başkanı seçecek olan seçicileri 8 Aralık’taki “güvenli liman mühleti”ne kadar seçmesi gereken eyaletler tarafından sayılıyor. Trump, 3 Kasım civarında veya sonrasında gelecek posta oylarının çoğunluğunun Biden’a verilen oylar olacağını biliyor ve bu oyları geçersiz ilan etmek için bir bahane yaratmaya çalışıyor.

Trump, mahkemelerin de yardımıyla, sonuç hakkında yeterince şüphe yaratarak Michigan, Pennsylvania, Kuzey Carolina ve Wisconsin gibi kritik konumdaki çekişmeli eyaletlerde Cumhuriyetçilerin kontrolündeki eyalet meclislerinin, halk oylamasına bakılmaksızın Trump yanlısı seçicilerin listelerini onaylamasına izin vermeye çalışıyor.

Trump, kendi davasını desteklemek için, seçim günü öncesinde, sırasında ve sonrasında aşırı sağcı ve faşizan şiddeti kışkırtmaya çalışıyor. Son kampanya mitinglerinde, destekleyicilerinin görevdeki valileri hedef alan komplolar düzenlediği, kilit önem taşıyan çekişmeli eyaletlere odaklanıyor.

Michigan Valisi Gretchen Whitmer’i kaçırıp öldürme planının ortaya çıkmasından yaklaşık üç hafta sonra, Trump, Salı günü eyalet başkenti Lansing’de bir kampanya mitingi düzenledi. Whitmer’in öldürülmesi planına değinen Trump, onun bir “sorunu” olduğunu söyleyip şunları ekledi: “Demek istediğim, sorun olup olmadığını göreceğiz, değil mi? İnsanlar belki bunun bir sorun olduğunu, belki de olmadığını söyleme hakkına sahiptir.”

Trump ayrıca, seçim günü seçmenlerin gözünü korkuturken faşist örgütlere yardım etmesi için polis içinden gelen desteğe güveniyor. Michigan’da, birçok şerif, seçim yerlerinde ateşli silahları yasaklayan eyalet emirlerini uygulamayacaklarını açıkladı.

Salı günü, eski Cumhuriyetçi Vali John Engler tarafından atanan Michigan İddia Mahkemesi Yargıcı Christopher Murray, Eyalet Sekreteri Jocelyn Benson’ın ateşli silahların açık taşınmasını yasaklayan emrini fiilen durduran bir ihtiyati tedbir kararı çıkarttı. Karar, Whitmer yönetiminin “aşırılığını” kınayan Cumhuriyetçi eyalet vekilleri tarafından memnuniyetle karşılandı.

Trump, Pazartesi günü Pennsylvania’daki mitinginde, Demokratik Partili Vali Tom Wolf’u “sizi izliyoruz” diyerek tehdit etti. Ülke genelinde polisten gelen destekle övünen Trump şunları söyledi: “Şunu söyleyebilirim ki, kolluk kuvvetleri Nevada’yı izliyorlar, Philadelphia’yı ve Pennsylvania’yı izliyorlar, çünkü bir sürü tuhaf şey var… Kuzey Carolina’yı izliyoruz, Michigan’ı izliyoruz.”

Trump’ın seçimi çalma yönünde bir stratejisi varken, Demokratların buna karşı çıkma stratejisi bulunmuyor. Doğrusu, en temel demokratik hak olan oy kullanma hakkına yönelik tehdidi örtbas etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Demokratların adayı Joe Biden, Salı günkü kampanya etkinliğinde, seçim darbesinden, Whitmer’i ve diğer valileri kaçırıp öldürme komplosundan, Barrett’in göreve kabul edilmesi, Yüksek Mahkeme’nin Wisconsin kararı ya da seçimde demokratik haklara yönelik tehditle bağlantılı başka herhangi bir şeyden söz etmedi. Geçtiğimiz haftaki son tartışma toplantısında, Trump’ın iktidarda kalma yönündeki komploları ve tehditleri konusuna değinilmedi bile.

Cumhuriyetçiler, Barrett’ın adaylığını yalnızca birkaç hafta içinde, en endişe verici siyasi koşullarda, bütünüyle Demokratların en başından itibaren bu adaylığı engellemek için (seçimden önce nihai bir oturumu engellemek için Senato’daki birçok usul kuralından yararlanarak hükümeti kapatmak gibi) hiçbir şey yapmama kararıyla geçirebildiler.

Demokratlar Barrett’ın göreve atanmasını engelleyemezken, kazandıkları bir seçimin sonucunu savunabileceklerine kim inanabilir?

Bir Wall Street ve ordu partisi olan Demokratik Parti, sadece Trump’a değil ama tüm kapitalist sisteme karşı bir harekete dönüşme tehlikesi oluşturacak kitlesel bir huzursuzluğu ateşleyebilecek olan her şeyden dehşete kapılmaktadır.

Demokratik Parti’den Kongre üyesi ve eski bir CIA ajanı olan Elissa Slotkin, hafta sonu Politico’ya verdiği demeçte, partisinin üst düzey yöneticilerinin, perde arkasında, Trump’ın görevi bırakmayı reddetmesi halinde ne olacağını harıl harıl tartıştığını açıkça ortaya koydu. Politico, şunları belirtiyordu: Slotkin, “Amerika’nın bir iç ve anayasal krize doğru gidebileceğinden endişeleniyor.” Aslında, “bugünlerde başka pek az şey düşünebiliyor.”

Ne var ki, Demokratlar, halkı Trump’ın darbe düzenlemesi tehlikesi hakkında alarma geçirmek yerine, ordu ve istihbarat kurumlarının önderlerine başvuruyorlar. Slotkin, Trump’ın iktidarda kalmak için “bakanlar kurulunun, özellikle de adalet bakanının, savunma bakanının, genelkurmay başkanının ve iç güvenlik bakanının desteğine ihtiyacı olacak,” diyor ve Demokratların “bu adamlara, kendi kırmızı çizgilerini enine boyuna düşünmeleri için” mektuplar yazdığını söyleyerek mektupta şunun sorulduğunu belirtiyordu: “gerçekten de başkan kaybettiğini kabul etmeyi reddederse, ne yapmaya ve yapmamaya razı olacaklar?”

Tüm bunlar, yeni bir aşamaya giren koronavirüs pandemisi koşullarında meydana geliyor. Hâlihazırda 230 bini geçen ölü sayısı artıyor. Yeni vakalar rekor seviyelerde.

Trump’ın komploları, egemen sınıfın, koronavirüs bulaşmasında ve ölümlerde büyük bir artışa yol açan “sürü bağışıklığı” politikasından ayrılamaz. Trump, tüm konuşmalarında, bir yandan faşist şiddeti kışkırtırken, aynı anda pandemi tehlikesini her zamankinden daha kışkırtıcı şekilde reddediyor ve bunu, salgının daha fazla yayılmasına karşı tüm tedbirleri sona erdirme talepleriyle birleştiriyor.

Trump’ın programının halk içinde bir dayanağı yoktur. Bu, bir ölüm ve toplumsal yıkım programıdır. Egemen seçkinlerin pandemi karşısında izlediği tüm politikaya karşı, işçi sınıfı içinde muazzam ve giderek büyüyen bir toplumsal öfke var. Bu koşullarda Trump’ın iktidarda kalma yönünde herhangi bir girişimde bulunması, kitlesel protestolara ve toplumsal sarsıntılara yol açacaktır.

Demokratların Trump’ın komploları karşısındaki korkaklığı, bütünüyle, pandeminin yayılmasının veya 1930’lardan beri görülmemiş bir toplumsal krizin üzerine gidecek her türlü politikaya karşı olmalarıyla bağlantılıdır. Maske takıp konuşan Demokratların, şirket ve finans seçkinlerinin çıkarlarını tehdit eden tüm önlemleri reddettikleri için önerecekleri hiçbir şey yoktur.

Sosyalist Eşitlik Partisi ve Joseph Kishore’un başkan adayı, Norissa Santa Cruz’un başkan yardımcısı adayı olduğu seçim kampanyamız işçileri uyarıyor: demokratik hakları savunma konusunda Demokratik Parti’ye güvenmek intihardan başka bir şey değildir. Demokratlar hiçbir şeyi savunmayacaklar; kendi seçim zaferlerini bile.

Trump’ın darbe komplosuna karşı gerçek bir mücadele, ancak Demokratlara ve tüm egemen sınıfa muhalefet içinde geliştirilebilir.

Trump’ın komplolarına karşı mücadele, büyüyen felakete karşı egemen sınıfın değil işçilerin çıkarlarına dayanan sosyalist bir programa bağlanmalıdır. Bu, pandemi yayılırken, gerekli olmayan üretimin durdurulmasını ve okulların kapatılmasını içermektedir. On milyonlarca işsiz de dahil olmak üzere bundan etkilenen bütün işçilere tam gelir sağlanmalı ve bu, servetin büyük çaplı bir yeniden bölüşümü yoluyla karşılanmalıdır.

En temel demokratik hak olan oy hakkını savunmak için yalnızca sosyalist bir program temelinde ciddi bir hareket geliştirilebilir.

Sosyalist Eşitlik Partisi, 1 Kasım Pazar ABD Doğu Standart Saati ile 13.00’da [TSİ 20.00’da], Trump’ın komplosunu ve onunla nasıl mücadele edileceğini ele almak üzere “İç Savaş Seçiminin Eşiğinde: Amerikan Demokrasisinin Çöküşü ve Sosyalizm Mücadelesi” başlıklı çevrimiçi bir toplantı düzenliyor.

Loading