Ukrayna ve Türkiye, Karadeniz bölgesinde askeri ittifakı derinleştiriyor

Ukrayna ve Türkiye, Rusya’yı Karadeniz bölgesinde köşeye sıkıştırma amacıyla hızla büyüyen bir askeri ittifakı güçlendirmek için geçen ay daha ileri adımlar attılar.

16 Ekim’de İstanbul’da bir araya gelen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, iki ülkenin savunma sanayileri arasında bir “iyi niyet” anlaşmasının yanı sıra “askeri çerçeve” anlaşmasını mutlu bir şekilde imzalayarak fotoğraf çektirdiler. Anlaşmaların detayları kamuoyuna açıklanmazken, Rusya ile olası bir savaşta birbirlerine yardımcı olacak büyük ölçekli teknoloji transferini içerdiği yaygın olarak söyleniyor.

Karadeniz bölgesine ait harita [Photo by Norman Einstein / CC BY-NC-SA 4.0]

Anlaşmanın imzalanmasının ardından, Ukrayna’nın hızla Türkiye’nin bölgede önemli bir müttefiki haline geldiğini açıkça ortaya koyan Erdoğan, “Türkiye, Ukrayna’yı bölgemizde istikrar, güvenlik, barış ve refahın temini için kilit ülke olarak görüyor,” dedi.

Anlaşma, bölgede dünya işçi sınıfını büyük bir dünya savaşının patlak vermesi tehdidiyle karşı karşıya bırakan, giderek karmaşıklaşan ve iç içe geçmiş askeri ittifaklar sisteminin bir işaretidir. 1991’de Sovyetler Birliği’nin Stalinist bürokrasi tarafından dağıtılmasından bu yana, Karadeniz bölgesi, ABD emperyalizminin, daha önce SSCB tarafından kontrol edilen geniş toprakların kaynakları üzerinde tam kontrol sağlama ve Rusya’yı kuşatma çabalarının odak noktası haline geldi. Rusya haricinde, Karadeniz’i çevreleyen her devlet ya NATO üyesi oldu ya da ittifakla yakın işbirliği içinde çalışıyor.

NATO, Ukrayna’yı bu yıl Geliştirilmiş Fırsatlar Ortağı olarak tanıdı. Eylül ayında ABD ve Britanya birlikleri, Alman, Polonyalı ve Litvanyalı danışmanlarla birlikte, Karadeniz’de Ukrayna ile tatbikatlar düzenledi.

Zelenskiy ile Erdoğan arasındaki görüşme, Rusya destekli Ermenistan ile Türkiye destekli Azerbaycan arasında Ermenistan kontrolündeki Dağlık Karabağ bölgesi üzerine devam eden savaş sırasında gerçekleşti. Ayrıca Türkiye, Marmara Denizi üzerinden Karadeniz’e bağlanan Doğu Akdeniz’de bulunan Ege Denizi’nde kara suları ve enerji hakları konusunda NATO üyesi Yunanistan ile giderek daha tehlikeli bir çatışmaya giriyor. Libya ve Suriye’deki iç savaşlarda ise Rusya ve Türkiye karşıt tarafları destekliyor.

Erdoğan, Karadeniz’deki Kırım yarımadası üzerine olan anlaşmazlıkta Moskova’ya karşı Kiev’in yanında yer aldı. Erdoğan açıkça şunu ifade etti: “Türkiye, Kırım’ın yasadışı ilhakını tanımamıştır ve tanımayacaktır.” Yarımada, Rusya’nın deniz kuvvetlerini tamamen Karadeniz’in dışına çıkarma tehdidi oluşturan, ABD destekli sağcı bir darbenin ardından 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilmişti.

1783’te Büyük Katerina döneminde Rus İmparatorluğu tarafından ilhak edilmeden önce Osmanlı İmparatorluğu’na tabi bir devlet olan Kırım, Türklerle dilsel ve kültürel bağları bulunan yaklaşık 250.000 Kırım Tatarına ev sahipliği yapıyor.

Erdoğan 2016’da Kırım’ı “Büyük Türkiye”nin bir parçası olarak gördüğünü açıkça ifade ederek, Türkiye’nin, Batı Trakya, Kıbrıs, Kırım ve başka yerlerdeki “soydaşlarını” göz ardı edemeyeceğini söylemişti.

Ankara’daki zirve, Nisan 2019’da Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’in seçilmesinden bu yana iki ülke arasında hızla büyüyen ve gelişen ekonomik ve askeri bağların doruk noktasını temsil etmektedir. Zelenskiy, seçilmesinin hemen ardından, yeni seçilmiş cumhurbaşkanı olarak, Türkiye’de resmi olmayan iki haftalık bir “tatil” yapmış ancak oradaki faaliyetleri veya toplantıları hakkında hiçbir ayrıntı vermemişti.

Şubat 2020’nin sonlarında Erdoğan, Kiev ziyaretinde Zelenskiy ile Mariyinsky Sarayı’nda bir araya geldi ve Ukrayna’ya 36 milyon dolarlık bir askeri yardım sözü verdi. İki lider ayrıca ikili ticareti 2023 yılına kadar ikiye katlayarak yılda 10 milyar dolara çıkarma hedefini belirledi.

Türkiye ile Ukrayna arasındaki ilişkiler Zelenskiy döneminde çok daha yakınlaşırken, onun 2019’da cumhurbaşkanı seçilmesinden önce Türkiye, altı Bayraktar TB2 insansız hava aracını (İHA) 69 milyon dolara Ukrayna’ya satmış ve Ukrayna altı tane daha İHA satın almayı kabul etmişti. O dönemde İHA’lar, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Rusya destekli birliklerine ve Libya’daki iç savaşta General Halife Hafter güçlerine karşı Türk destekli güçler tarafından yoğun bir şekilde kullanılıyordu.

Türkiye, son yıllarda askeri insansız hava aracı endüstrisini önemli ölçüde genişletti ve şu anda askeri uzmanlar tarafından İHA teknolojisi açısından yalnızca Çin, İsrail ve ABD’nin hemen arkasında olduğu düşünülüyor. 2012 ve 2019 yılları arasında ülke, savunma ve havacılık ihracatını yaklaşık 1,25 milyar dolardan 2,5 milyar doların üzerine çıkardı.

Azerbaycan’da, Dağlık Karabağ’daki Ermeni güçlerine saldıran Türk yapımı insansız hava araçlarının videoları sosyal medyada geniş bir şekilde paylaşıldı. Ermenistan, Azerbaycan’ı, Rusya ve ABD ile müzakere edilen çok sayıda ateşkesi Türk yapımı İHA’larıyla ihlal etmekle suçladı. Yunan askeri uzmanları da aynı şekilde, Türk insansız hava araçlarının iki NATO üyesi ülke arasındaki olası bir savaşta belirleyici bir rol oynayabileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar.

İHA teknolojisindeki ilerlemesine rağmen Türkiye, hem motor hem de füze teknolojisinde rakiplerinin gerisinde kalıyor ki bunlar Ukrayna’nın eski Sovyet ordusu için büyük bir araştırma ve üretim merkezi olması nedeniyle hâlâ önemli avantajlara sahip olduğu sektörler. Buna göre Ukrayna, 2019 yılında Türk insansız hava araçları karşılığında Türkiye’ye 600 milyon dolar değerinde seyir füzesi motoru sağlamayı kabul etti.

Geçtiğimiz ay İstanbul’daki zirve yaklaşırken, askeri anlaşmanın bir parçası olarak Ukrayna’nın elli tane daha Türk insansız hava aracı satın alacağı ve hatta Ukrayna’da sadece Türkiye ve Ukrayna’nın ortak müttefiklerine ihraç etmek üzere büyük ölçekli bir montaj fabrikası kurmayı planladığı bilgisi gün ışığına çıktı.

Ukrayna hükümeti, Doğu Ukrayna’da altı yıldan uzun süredir devam eden ve 14.000’den fazla kişinin hayatına mal olan iç savaşa saplanmış durumda. Savaşta 1,4 milyon insan yerinden edildi ve 3,5 milyon kişi de insani yardıma muhtaç hale geldi. Kiev, gelişmiş insansız hava araçlarına sahip olmayı, Rusya destekli ayrılıkçılara karşı savaşında dengeleyici bir unsur olarak görüyor.

Türkiye ile Ukrayna arasındaki ittifak Moskova’nın gözünden kaçmış değil. Moskova, Suriye’de İdlib’in durumu, Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı savaşında Türkiye’den destek alması ve Türkiye’nin Karadeniz bölgesinde artan nüfuzu gibi konularda Ankara ile ikircikli bir ilişki içinde bulunuyor. Şimdi de Rusya’da bir Türkiye-Ukrayna ortak deniz kuvveti oluşturulması hakkında korkular artmış durumda.

İsmi açıklanmayan bir Rus dış politika uzmanı, Rusya’nın Gazeta.ru web sitesinde, büyüyen Türkiye-Ukrayna ittifakı hakkında yazdığı yazıda, “Bu, Rusya için çok ciddi bir meydan okuma” uyarısında bulunuyordu. Ukrayna’nın 2018’de Azak Denizi’ndeki provokasyonuna atıfta bulunan uzman şöyle devam ediyordu: “Orta vadede [Azak Denizi’ndeki] Kerç olayının tekrarlanmasının mümkün olduğu anlaşılmalıdır. Ancak o zaman [2018’de] Ukrayna’nın arkasında kimse yoktu. Peki ya bir dahaki sefere sadece bir Ukrayna değil, aynı zamanda bir Ukrayna-Türkiye filosu Rusya kıyılarında tehlikeli manevralar yaparsa? Ne de olsa Türkiye bir NATO üyesi.”

Rusya’ya yönelik sistematik NATO kuşatması, bölgedeki görünüşte münferit çatışmaları büyük bir savaşı tetikleme tehdidi oluşturan tehlikeli parlama noktalarına dönüştürmüştür. Böylesi bir savaş ABD’yi, nükleer silahlı Rusya’yı ve Türkiye gibi ülkeleri kapsayabilir.

ABD ordusu tarafından müşterek olarak finanse edilen RAND Corporation’ın yakın tarihli “Rusya, NATO ve Karadeniz Güvenliği” başlıklı raporu, “Karadeniz bölgesinin, Rusya ve Batı arasında Avrupa’nın geleceği için temel bir rekabet merkezi olduğu” uyarısında bulunuyordu.

Rapor, Erdoğan’ı ABD ve NATO’nun emirlerine yeterince uymadığı için eleştirirken, ABD’ye, Rusya’nın etkisine karşı koymak için Türkiye’yi ve Karadeniz bölgesindeki diğer “müttefikleri” kazanmak üzere daha “ön alıcı bir yaklaşım” benimseme önerisinde bulundu.

Raporda, çarpıcı bir şekilde, bölgede NATO ile Rusya arasında yaşanan ihtilafların barışçıl bir şekilde çözülmesi için hiçbir olasılık sunulmuyordu. Aksine, rapor, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki NATO üyesi devletler tarafından daha ihtiyatlı “askeri planlama, operasyon ve yatırım” yapılması çağrısında bulunarak sona eriyordu.

2 Kasım 2020

Loading