Perspektif

Jacobin ve DSA, “ilerici” bir Biden yönetimi yanılsamasını teşvik ediyor

On milyonlarca insan uçurumun eşiğinde, giderek yayılan bir pandemi ve ekonomik bir felaketle karşı karşıya iken, Biden istihbarat görevlilerinden, militaristlerden, finans yöneticilerinden ve teknoloji devlerinin temsilcilerinden oluşan sağcı bir yönetim kuruyor. Demokratlar, Trump’ın seçim sonucunu kabul etmeyerek bir siyasi darbe düzenlemeye çalışmasına, Cumhuriyetçi Parti ile “birlik” çağrısında bulunarak, “sosyalizm”i topa tutarak ve bir kemer sıkma-savaş hükümeti oluşturarak yanıt veriyorlar.

Bu bağlamda, Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) ile bağlantılı Jacobin dergisi, radikalleşen gençliği Demokratik Parti’ye bağlı tutmaya çalışma konusunda asli bir rol oynuyor.

DSA, 2020 seçim sürecinin başından sonuna kadar, işçilerin ve gençlerin büyüyen öfkesini Demokratik Parti’ye tabi kılmaya çalıştı. Önce Bernie Sanders’ın başkanlık kampanyasına tam destek verdi. Sanders ise Mart ayında yenilgiyi kabul etti ve Biden’ın en coşkulu destekleyicisi oldu.

Demokratların başkan adayı Joe Biden, bir kampanya etkinliğinde konuşurken. (AP Photo/Patrick Semansky)

Sanders’ın “siyasi devrimi” daha sona ermeden, Jacobin, Biden’ın sola itilebileceği hakkında yanılsama tohumları ekiyordu. Jacobin editörü Bhaskar Sunkara, 2019’da New York Times’a verdiği bir röportajda, “Biden’ın başkanlığı bile harika olur” çünkü “sosyalistlerin muhalefet olması için bolca yer olacak,” diyordu. Sunkara, ne olursa olsun, “bir üçüncü parti adaylığından kaçınmak” gerektiği konusunda ısrarcıydı.

Bu Ağustos ayında Jacobin, “Hem Harris hem de daha az ölçüde Biden, baskı altında sola doğru hareket etme konusunda sınırlı ama cesaret verici bir eğilim gösterdi,” diye yazdı. Bu nedenle, bir Biden yönetimi, büyük sosyal reformları hayata geçiren bir hükümet olabilirdi: “ABD solunun hâlâ küçük ama giderek büyüyen gücüyle birleşen eşi görülmemiş mevcut koşullar, önümüzdeki dört yılın Obama yıllarının tekrarı olmaya mahkûm olmadığı anlamına geliyor.”

Bu iddiaların bizzat Biden’ın eylemleriyle çürütülmesi uzun sürmedi. Jacobin ise buna, tüm enerjinin Demokratik Parti’yi desteklemeye ve ona baskı yapmaya yönlendirilmesi gerektiği konusundaki ısrarını artırarak yanıt veriyor.

Jacobin yazarı David Sirota, Biden’ın zaferi üzerine dergide çıkan “Bugün Kutla, Yarın Mücadele Et” (6 Kasım) başlıklı ilk yazıda, Biden’ın zaferini “çok iyi bir şey” olarak kutluyordu. Sirota, sanki doğru koşullar altında Biden “sistematik değişiklikler” sunabilirmiş gibi, Demokratik Parti önderliği altında “sistematik değişiklikler görmemiz garanti değil,” diyor. Sirota’ya göre Biden, “ilericilerin baskısıyla ağız değiştiriyor.” Bu nedenle yazar, okurlarını “daha yüksek sesle talepte bulunmaya”, “gerçek değişim için baskı yapmaya” ve “iradeyi toparlamaya” çağırıyordu.

Biden, sağcı hükümetini oluştururken, Jacobin bir dizi siyasi tavsiye mektubu yayımladı. Derginin kaygısı; Biden’ın yaygın toplumsal öfkeye göstermelik ve anlamsız jestlerde bile bulunmayı reddetmesinin Demokratik Parti’yi daha da gözden düşürecek olmasıdır.

“Seçilmiş Başkan Joe Biden’a açık mektup” olarak yazılan bir yazının başlığı “Sevgili Joe Biden: Rahm Emanuel’i Yönetiminize Almayın” şeklinde. DSA’lı bir Chicago belediye meclisi üyesi tarafından yazılan bu yazı, Biden’ı, Obama yönetimi sırasında yakın işbirliği içinde çalıştığı Emanuel’in “bir Biden yönetimi için felaket” olacağına ikna etmeye çalışıyor.

“Joe Biden Öğrenci Borçlarını Kesinlikle Silmeli” başlıklı bir başka yazıda ise yazar, “öğrenci borçlarını iptal etmek, ekonomiyi canlandırmak için Biden’in tek seçeneği olabilir” diyor ve Biden’ın “milyonların karşı karşıya olduğu ezici borç yükünü hafifletebileceği” yanılsamasını yayıyor.

“Joe Biden, Obama’nın 2009’da Ne Yaptığına Dikkatle Bakmalı ve Tam Tersini Yapmalıdır” başlıklı üçüncü bir tavsiye yazısında şu uyarıda bulunuluyor: “gelen Biden yönetimi, geçtiğimiz on yılın felaket getiren siyasi hatlarını tekrar etme riski alıyor.” Sanki Obama yönetimi döneminde Wall Street lehine işçi sınıfına yapılan saldırılar egemen sınıfın politikasının bilinçli şekilde uygulanması değil de “siyasi hatalar”mış gibi.

Diğer makaleler ise Biden’ın, Jakoben’in Demokratik Parti’deki başlıca müttefiklerine siyasi mevkiler vermediğinden şikâyet ediyor. Örneğin, “Joe Biden, Bernie Sanders ile Elizabeth Warren’i Kabine Dışı Bırakıyor” başlıklı yazıda yazar, Biden, “Solu kabinesinin dışında bırakıyor,” diye üzülüyor ve okurlarına “ilerici kazanımlar elde etmek için onu zorlamamız gerekecek,” diyor.

Birçok yazıda, gelen Biden yönetiminin sağcı karakterinin apaçık olmasından duyulan kaygı dile getiriliyor. “Joe Biden, Kabinesini Savaş Yanlısı Şahinler ile Dolduruyor” başlıklı makalede yazar, “Bir şahin olarak yaptığı onlarca yıllık bir kariyerin ardından Joe Biden’dan bir değişim umuyorsanız, kötü haberlerimiz var,” diye yazıyor. Fakat Jacobin’in umutları tükenmek nedir bilmiyor. Ne olursa olsun, Demokratik Parti’den kopuş olmayacak.

Bunların hiçbiri şaşırtıcı değildir. Sosyalist Eşitlik Partisi’nin, seçimden önce, “kötünün iyisi” politikasını savunarak Biden’ı destekleyen sahte solculara cevaben yazdığı gibi:

Demokratik Parti, bir Wall Street ve ordu partisidir. Doğrusu, seçim yaklaşırken, üçüncü çeyrekte Biden’a finans sektöründen büyük para bağışları yapıldı. Demokratların kampanyasına 50 milyon dolardan fazla bağış yapılırken, Trump’a yapılan bağış 10 milyon dolardı. Politico, piyasaların seçime yönelik tavrı konusunda kısa süre önce çıkan yazısına şu başlığı koyuyordu: “Trump ekonomik felaket uyarısında bulunurken, Wall Street Biden konusunda giderek daha uçarı.”

Geçtiğimiz dört yıl boyunca, Demokratik Parti’nin Trump’a yönelik muhalefeti, onun faşizan politikasına değil, ordu ve istihbarat kurumlarının baskın kesimlerinin Rusya’ya karşı ve Ortadoğu’da daha militarist bir dış politika izlenmesi talebine odaklandı. Bu süreç, azil fiyaskosuyla doruk noktasına ulaştı.

Aynı yazıda, olası bir Biden yönetiminin bir sosyal reform değil ama acımasız kemer sıkma yönetimi olacağını belirtiyorduk.

Jacobin ile DSA’nın siyasi rolü, genel olarak burjuva politikasından, özel olarak ise Demokratik Parti’den bir siyasi kopuşu ne pahasına olursa olsun engellemektir. Onlarınki, üst orta sınıfın politikasıdır. Bu politika; bir yandan devlet aygıtı içinde mevkiler elde etme, öte yandan da işçi sınıfının kapitalizme karşı sosyalizm için bağımsız bir seferberliğinin gelişmesini engelleme çabası eliyle belirlenmektedir.

Önümüzdeki haftalar ve aylar, muazzam bir toplumsal kriz ve siyasi çalkantı dönemi olacak. Pandemi kontrolden çıkıyor ve ölü sayısı artıyor. Devasa toplumsal krizle birleşen bu durum, yaygın kitlesel öfkeye neden oluyor. Biden yönetimi, halkın ezici çoğunluğunun kaygılarına ve çıkarlarına uygun düşen hiçbir şey sunmayacaktır.

Otoriter rejime, savaşa, eşitsizliğe ve egemen sınıfın sürü bağışıklığı politikasına karşı gerçekten sosyalist bir hareketin geliştirilmesi, hem Demokratik Parti’ye hem de Jacobin ve DSA gibi onun siyasi aracı işlevi görenlere karşı muhalefete dayanmalıdır.

Loading