Perspektif

Britanya’daki tehlikeli yeni COVID-19 türü: Hemen harekete geçilmesi için bir uyarı!

Dünya çapında hâlihazırda 1,7 milyon insan hayatını kaybettiği ve hastanelerin dolup taştığı koşullarda, bilim insanları, COVID-19’un Britanya’da ortaya çıkan ve oradaki vakalarda büyük bir artışa yol açan yeni ve daha bulaşıcı bir türü hakkında alarm zillerini çalıyorlar.

Bu ay Birleşik Krallık’taki günlük yeni vaka sayısının ikiye katlanmasının yeni COVID-19 türünden kaynaklandığına inanılıyor. Ülkede Pazar günü 35 bin yeni vaka ile rekor kırıldı. İki hafta önce günlük ortalama 15 bin vaka vardı.

Bu yeni COVID-19 türünün geniş çapta yayılması, Johnson hükümetinin pandemiye verdiği pervasız ve canice yanıta yönelik bir başka suçlama niteliğindedir. Hükümet, virüsün kökünü kurutmaya yönelik tüm çabaları terk ederek halkı savunmasız bıraktı ve sonuçları hâlâ bilinmeyen ölümcül bir tehdide maruz bıraktı.

Koronavirüsten korunmak için maske takan bir adam, Londra’daki Westminster metro istasyonunu geçiyor, 15 Aralık 2020 Salı (AP Photo/Alberto Pezzali)

Yeni tür, şu anda Avrupa ve Amerika geneline yayılan virüs varyantlarından yüzde 70 daha bulaşıcı görünüyor. Şu an itibarıyla, yeni aşıların bu türe karşı etkili olamayacağına dair bir kanıt bulunmuyor.

Hastalığın yeni varyantı ilk kez Eylül ayında tespit edilirken, Kasım ayında yeni vakaların dörtte biri buna bağlandı. Aralık ortasına kadar bu sayı, tüm yeni vakaların dörtte üçüne ulaştı.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, yeni varyant, ülkenin her tarafa yayılmasının ötesinde, Hollanda, Danimarka ve Avustralya’ya kadar yayılmış durumda. Birleşik Krallık Sağlık Bakanı Matt Hancock, “Yeni varyant kontrolden çıkmış durumda,” diye konuştu.

Wellcome Sanger Ensitüsü’nün COVID-19 Genomik İnisiyatifi Müdürü Jeffrey Barrett ise Financial Times’a verdiği demeçte, “Bu yeni varyant çok endişe verici ve şu ana kadar pandemide gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor,” dedi.

Hükümetin Acil Durumlar İçin Bilimsel Danışma Grubu (SAGE) komitesi üyesi, epidemiyoloji uzmanı Profesör John Edmunds, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, yeni türün ortaya çıkmasını, “bana kalırsa tüm salgının en kötü anı” olarak betimledi ve “yeni türün olağanüstü bulaşıcılığı” konusunda uyarıda bulundu.

“İnsidansı alt etmek için çok daha sert tedbirlere ihtiyacımız olacak” çağrısında bulunan Edmunds şöyle devam ediyordu: “Daha da kötüsü, hastaneler zaten zorlanırken ve [Ulusal Sağlık Hizmeti] personeli baskı altındayken, çok yüksek bir insidansla başlıyoruz. Bu çok tehlikeli bir durum.”

Pazar günü, Avrupa ve dünya genelinde, aralarında Avusturya, Belçika, İtalya, İrlanda, Almanya, Fransa ve Hollanda’nın da bulunduğu birçok ülke artık Britanya’dan yolcu kabul etmeyeceğini duyurdu. Cumartesi günü, Johnson, yeni “Tier 4” düzeyi kısıtlamalarını uygulamaya koydu. Kısıtlamalar, Londra’nın 32 ilçesinin tamamında ve İngiltere’nin güneydoğusunun büyük kısmında yaşayan yaklaşık 9 milyon insan dahil olmak üzere 16,4 milyon kişiyi etkileyecek.

Yeni COVID-19 varyantı, virüsün yapısında meydana gelen mutasyonları içeriyor. Barrett, virüsün davranışını ve yayılma şeklini potansiyel olarak etkileyebilecek 17 harf de dahil olmak üzere virüsün genetik kodunun 23 harfinin değişmiş olduğunu belirtti.

Bilim alanında gazetecilik yapan Laurie Garrett ise, COVID-19’un bu yıl şimdiye kadar üç büyük değişim geçirdiğini ifade ederek şunları söyledi: “Peki, bu neden oluyor? Çünkü şu anda dünyada hızla yayılan ve rastgele mutasyon olasılığını artıran çok fazla virüs var. Yeni mutant ABD’de mi? Kim bilir?”

Bu yeni ölümcül COVID-19 türünün ortaya çıkması, Johnson hükümetinin ve pandemi karşısında izlediği “sürü bağışıklığı” politikasının canice sorumsuzluğunu vurgulamaktadır.

Mart ayında, hükümetin bilim alanındaki başdanışmanı olan Sir Patrick Vallance, Johnson’ın yanında şunları söylemişti: “Herkesin hastalığa yakalanmasını engellemek mümkün değil, ayrıca makbul de değil.” 5 Mart’ta Johnson, hükümetinin pandemiye verdiği yanıtı şu sözlerle özetlemişti: “belki katlanabilirsiniz, hepsini tek seferde alabilirsiniz ve hastalığın, deyim yerindeyse, birçok sert önlem almadan halkın içinden geçmesine izin verebilirsiniz.”

Ağustos ayında, İşçi Partisi’nin eski lideri Jeremy Corbyn, Mart ayında hükümetin kendisini, amacının “insanların ölmesine izin vererek sürü bağışıklığını artırmak” olduğu konusunda bilgilendirdiğini söylüyordu. Bu, Corbyn’in “Öjeni formülleri” diye adlandırdığı bir politikaydı. Corbyn, hükümetin ölüm saçan niyetleri hakkında altı ay boyunca sessiz kalmıştı.

Bu politikanın sonucu bir felaket oldu. Birleşik Krallık’ta yaklaşık 70 bin insan hayatını kaybetti. Ülkenin kişi başına ölüm oranı ABD’den bile daha yüksek ve bir bütün olarak Avrupa’dan yüzde 50 oranında daha yüksek. Ve şimdi, pandeminin ortaya çıkmasından yaklaşık bir yıl sonra, hastalığın yeni bir türü biçiminde, hükümetin sözleriyle, “kontrolden çıkarak” yayılıyor.

Johnson hükümeti haftalarca, hastalığı kontrol altına almak için ciddi önlemler almaktaki tam başarısızlığı konusunda dikkat dağıtmak için –birkaç ay içinde halkın genel kullanımına sunulacak olan– COVID-19 aşılarının çıkmasını kullanmaya çalıştı. Sürekli artan ölüm oranını aşı uygulamasına ilişkin kesintisiz haberlerle boğmaya çalışan medya buna uyum sağlamaktan memnundu.

Johnson, Cumartesi günü, “sizinle üç gün önce konuşmamdan beri durum kötüleşti” iddiasında bulundu. O gün Johnson, Noel boyunca dükkânların günün 24 saati açık kalması ve üç hanenin beş günlüğüne bir araya gelmesi için yapılan planlardan taviz verilmeyeceğini ilan etmişti. Johnson yine Cumartesi günü, hükümetin yeni türü ilk kez “bu haftanın başlarında” öğrendiğini ekliyordu.

Bunlar, su katılmamış yalanlardır.

Hükümet, geçtiğimiz haftayı, bilim insanlarının bu ölümcül planlardan vazgeçilmesi yönündeki taleplerini savuşturarak geçirdi ve hatta daha fazla vaka artışı olmasını önlemek için okulları resmi dönem bitiminden üç gün önce kapatmayı planlayan Londra yerel makamlarını yasal işlem yapmakla tehdit etti. Dahası, Dünya Sağlık Örgütü’nden Maria Van Kerkhove, Pazar günü BBC’ye, Birleşik Krallık’ın yeni viral türün “Eylül ayından beri güneydoğu İngiltere’de” yayılmakta olduğunun farkında olduğunu söyledi.

Mutasyonun kökenleri hakkında kesin bilgiler henüz gün yüzüne çıkmamış olsa da, Britanya’daki Muhafazakâr hükümetin önceden planlanmış olan canice eylemsizliği, onun kontrolsüz bir şekilde yayılmasına izin vermiştir. Yeni tür, hükümetin okulları geri açmakta ısrar ettiği dönemde tespit edilmişti. Ardından öğrenciler bir ay sonra kolejlere ve üniversite kampüslerine geri gönderildiler.

Bu politikalar, hükümetin can alıcı Noel harcama çılgınlığında şirketlerin kâr marjlarını güvence altına almak istemesi ve virüsü yenmenin sadece bir zaman meselesi olduğu anlatısına itiraz istememesi nedeniyle onaylandı.

Kârın insanların can güvenliğinin ve hayatlarının üzerine yerleştirilmesi, birkaç hafta içinde dünyanın yarısına yayılan virüsün daha da bulaşıcı bir türüne yol açmış durumda.

Johnson hükümetinin ölüm saçan eylemleri her ülkede tekrarlanmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde 320 bin insan öldü. Fransa’da 60.418; Almanya’da ise 26.414 ölüm meydana geldi. İster Trump ister Biden, ister Merkel ister Macron olsun, bu egemen sınıf temsilcilerinin söylediği tek bir söze bile inanılamaz. Onların pandeminin başından beri tüm politikası, şirketlerin ve süper zengin bir oligarşinin çıkarları tarafından belirlenmiştir. Hükümetin siyasi rengi ne olursa olsun, politika aynıdır: Önemli olan kârdır ve milyonlarca işçinin hayatı bunun için harcanabilir.

Dünya çapında şimdiden neredeyse 1,7 milyon insan hayatını kaybetti ve her gün binlercesi daha ölüyor. Kaybedecek zaman yok! Virüsü kontrol altına almak için acil durum önlemlerinin alınması gerekiyor!

Birleşik Krallık’taki Sosyalist Eşitlik Partisi, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi üyesi kardeş partileriyle birlikte, hayati olmayan tüm işyerlerinin ve okulların derhal kapatılmasını talep ediyor. Buna, kaybedilen ücretlerin ve küçük işyerlerinin gelirlerinin tamamen telafi edilmesi eşlik etmelidir.

COVID-19’u tedavi etmek, kontrol altına almak ve ortadan kaldırmak için, toplumun gelecekte bulaşıcı hastalık tehdidinden korunmasını sağlamak için sağlık hizmetleri altyapısına trilyonlarca dolar yatırım yapılması gerekiyor.

Hayatları kurtarmak için gereken bu acil durum önlemleri için para olmadığı iddiası bir yalandır. En yaşamsal halk sağlığı ihtiyaçları açısından gerekli olan sosyal kaynaklar, çıkarları toplumun ihtiyaçlarına taban tabana zıt olan mali seçkinlerin tekeli altına alınmıştır.

Kendi hayatlarını kurtarmak işçilerin elinde! Sosyalist Eşitlik Partisi, bu program uğruna mücadele etmek isteyen işçileri ve gençleri bugün bizimle bağlantı kurmaya çağırıyor.

Loading