“Fırtınadan önceki sessizlik”: COVID-19 pandemisi ve yeni varyantlar

Pandeminin başlamasından bu yana dünya çapında 106,9 milyon vaka tespit edildi. Ayrıca 2,3 milyon insan hayatını kaybetti ki bu, tüm veriler ışığında oldukça ölçülü bir tahmin. Büyük kış dalgasının ardından, vakalar, sağlık sistemlerinin çöküşe yaklaştığını veya tamamen bocaladığını gördükten sonra birçok ülke tarafından uygulamaya konulan kısıtlama önlemleri nedeniyle giderek azalıyor.

Philadelphia’da bulunan Joseph Greenberg Okulu’nun dışında dondurucu soğuklarda dizüstü bilgisayardan çevrimiçi ders veren öğretmenler, 8 Şubat 2021 (AP Photo/Matt Rourke)

Yine de, yedi günlük hareketli vaka ortalaması, her gün 457 binden fazla vaka ile son derece yüksek olmayı sürdürüyor. Ölüm sayısının vakalardaki düşüşü takip etmesi cesaret verici olsa da, hâlâ günde ortalama 12.712 ölümle korkunç bir seviyede duruyor. Koronavirüsün aynı zamanda bağışıklıktan kaçan daha bulaşıcı ve ölümcül varyantlarının hakim olması, küresel “sürü bağışıklığı” politikası koşullarında, kesinlikle ileride enfeksiyon dalgalarına yol açacaktır. Virüse bol miktarda hareket alanı kalmaktadır.

Şimdiye kadar dünya çapında 130 milyondan fazla COVID-19 aşısı yapıldı. Bloomberg’in aşı takibine göre, Amerika Birleşik Devletleri, en az bir doz alan 40 milyondan fazla kişiyi (nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini) aşıladı. İlk kez, aşı sayısı, hasta sayısını geçti. Ne var ki bu, virüse karşı kararlı bir küresel yanıttan ziyade uyarı niteliğinde bir istatistiksel anormallik olarak görülmelidir.

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus’a göre, şu ana kadar yapılan tüm aşıların yüzde 75’ten fazlası, küresel gayri safi hasılanın yüzde 60’ını meydana getiren sadece 10 ülkede oldu. Bu ülkelerde aşılananların çoğunun ciddi hastalık veya ölüm riski daha düşük seviyede bulunmaktadır.

Bu arada, dünya nüfusunun yüzde 30’undan fazlasını oluşturan neredeyse 130 ülke, küresel kapitalist ilişkileri karakterize eden derin eşitsizliğin altını çizecek şekilde, henüz tek bir aşı bile almadı. Dr. Tedros, Cuma günkü basın toplantısında konuyla ilgili şunları belirtiyordu: “Tüm hükümetlerin kendi insanlarını koruma yükümlülüğü var ancak aşı olan ülkeler kendi sağlık çalışanlarını ve yaşlıları aşıladıktan sonra, kendi nüfusunun geri kalanını korumanın en iyi yolu, diğer ülkelerin de aynı şeyi yapabilmesi için aşıları paylaşmaktır.”

Aşı milliyetçiliği, pandemiyi ve küresel ekonomik gerilemeyi uzatma tehdidi yaratmakla kalmıyor. Virüsü bastırmak için koordineli bir uluslararası çaba olmadan, SARS-CoV-2’nin yeni ve hatta daha öldürücü soyları gelişebilir. Bir aydan uzun bir süre önce Johannesburg, Londra ve Brezilya’nın Manaus şehrinde yaşanan büyük vaka artışı, virüsün ölümcül doğasını ve ekonomik normale dönmeye yönelik siyasi çabaların bu son derece rahatsız edici gelişmeye nasıl katkıda bulunduğunu doğrulamıştır.

Baylor Tıp Fakültesi’nin Ulusal Tropikal Tıp Bölümü Dekanı Dr. Peter Hotez, CNN’e verdiği demeçte, rakamlardaki düşüş nedeniyle rehavete kapılmaya karşı uyarıda bulundu. Hotez, artan yeni varyant vakaları dikkate alındığında, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki mevcut durumu “fırtına öncesi sessizliğe” benzetti.

“Bunu nasıl yöneteceğimiz konusunda son iki haftadır Zoom görüşmeleri yapıyorum. Büyük duvara tekrar çarpmak üzereyiz ve bunlar yeni varyantlar. İlkbahara girerken bu ülkemiz için gerçekten çok korkunç olabilir. Şu anda bir yarıştayız. Amerikan halkını ne kadar çabuk aşılayabileceğimizi göreceğimiz bir yarışın içindeyiz.”

La Jolla, Kaliforniya’da bulunan Scripps Araştırma Enstitüsü’nün bu hafta bir sağlık bilimleri ön baskı sunucusunda yayımladığı raporu, ilk kez Birleşik Krallık’ta tespit edilen B.1.1.7 varyantının bir haftadan biraz daha uzun bir ikiye katlanma süresine sahip olduğunu buldu. Bu varyant, virüsün yabani tipinden yüzde 35 ila 45 daha fazla bulaşıcılık oranına sahip.

Rapor, varyantın ilk olarak ABD’de Kasım ayı başlarında tespit edildiğini ve Ocak ayına kadar 30’dan fazla ABD eyaletine yayıldığını buldu. Bilim insanları, Britanya varyantının 23 Mart’a kadar vakaların yüzde 50’sini oluşturacağını tahmin ediyor. En fazla B.1.1.7 varyant vakası tespit edilen Florida eyaletinin 8 Mart’a kadar yüzde 50 sınırına ulaşması bekleniyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, üç eyalette Güney Afrika varyantından altı vakanın; iki eyalette de P.1 olarak da bilinen Brezilya varyantından üç vakanın tespit edildiğini bildirdi.

Hafta sonu, Güney Afrika, ön safta yer alan sağlık emekçilerini AstraZeneca aşısı ile aşılama planlarını askıya aldığını duyurdu. Güney Afrika Sağlık Bakanı Dr. Zweli Mkhize, bu aşı ile aşılanan 2 bin gönüllü ile yürütülen küçük bir araştırmanın, ülkede COVID-19 enfeksiyonlarının yüzde 90’ını oluşturan bu varyantın neden olduğu hafif ila orta dereceli hastalığa karşı minimum koruma sağladığını bulduğunu açıkladı.

Bakan yaptığı açıklamada şunları söyledi: “AstraZeneca aşısı asıl türe karşı etkili görünüyordu ancak varyanta karşı değil. Aşının dağıtımını geçici olarak durdurma kararı aldık … daha fazla çalışma yapılması gerekiyor.”

Güney Afrika varyantının da hem daha bulaşıcı hem de daha öldürücü olduğuna dair kanıtlar artıyor. Bu varyanta karşı yeterli sonuçlar gösteren ve ABD’de hâlâ acil durum yetkilendirmesini bekleyen Johnson & Johnson aşısının yakında kullanıma sunulması bir umut oluşturuyor.

AstraZeneca ortağı Oxford Üniversitesi ise, “henüz meslektaş incelemesinden geçmemiş olan çalışmanın” çok küçük olduğu, ortalama yaşı 31 olan düşük riskli bir popülasyonu içerdiği ve bunun da araştırmanın ilk sonuçlarını erken ve yetersiz kıldığı yönünde bir açıklama yaptı: “Orta şiddetli hastalığa, hastaneye yatışlara veya ölüme karşı koruma, bu çalışmada değerlendirilememiştir.”

Bir yandan virüs varyantlarının yayılmasına izin verilirken süren SARS-CoV-2’ye karşı halkı aşılama yarışı, bu mutasyonların doğurduğu tehlikeyi hesaba katmıyor ve olası bir felaket reçetesi oluşturuyor. COVID-19’un bu daha bulaşıcı ve öldürücü soyları daha baskın hale gelirken, kısıtlama önlemlerinin derhal uygulanması ve tehlikeye en açık olanları aşılamak için uluslararası bir stratejinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bilim insanlarının tahminleri, Dr. Hotez’in kastettiği fırtınanın karaya ulaşacağına ve daha fazla acının ve önlenebilir ölümlerin meydana geleceğine işaret ediyor.

Loading