Perspektif

Libya savaşının 10. yıldönümünde New York Times emperyalizmin suçlarını örtüyor

Bu ay, ABD-NATO’nun Libya’ya savaş açmasının 10. yıldönümü. “Demokrasi”yi ve “insan hakları”nı savunma bahanesiyle başlatılan savaş, Afrika kıtasının kişi başına en yüksek gelirine ve en gelişmiş sosyal altyapısına sahip olan ülkenin yağmalanıp mahvedilmesi biçiminde gelişti.

ABD ve Avrupalı güçler, Libya lideri Muammer Kaddafi’nin işkence edilip öldürülmesiyle sonuçlanan rejim değişikliği savaşında El Kaide bağlantılı milisleri vekil kara birlikleri olarak kullanırken, sekiz ay süren aralıksız bombardıman ülkeyi yerle bir etti.

Bugün, bu savaşın yıkıcı sonuçları apaçıktır. Libya, bölgenin en müreffeh ülkesinden, halkı için gerçek bir cehenneme dönüştü. Savaşta on binlerce kişi katledildi ve sonraki on yıl içinde binlerce kişi daha öldü. Bu süreçte ülke, dış güçlerin desteklediği rakip milislerin elinde aralıksız şiddete maruz kaldı.

İnsan yaşamının temel gereksinimleri karşılanamıyor. 2011 yılının Mart ayında başlayan savaşta yıkılan hiçbir şey tam anlamıyla yeniden inşa edilmedi.

Başkent Trablus ve diğer şehirlerde düzenli olarak elektrik kesintisi oluyor ve ciddi yakıt sıkıntısı söz konusu. Bunlar, tüm Afrika’daki en büyük petrol rezervlerine sahip olan ülkede yaşanıyor. Resmi rakamlara göre, Libya para birimi dinarın çökmesi ve artan enflasyon pek çok kişiyi yeterli yiyecek elde etme imkânından yoksun bıraktığı için, nüfusun üçte birinden fazlası günde iki doların altındaki yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Temiz suya erişim de sınırlı. Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre, zaten perişan haldeki Libya ekonomisi geçtiğimiz yıl yüzde 66,7 daraldı.

COVID-19 pandemisi ülke geneline yayılırken, bir zamanlar bölgedeki en gelişmiş halk sağlığı sistemiyle övünen Libya’nın hastaneleri ve klinikleri bugün hâlâ harabe halindedir. Şu ana kadar Libya’da tek bir aşı yapılmadı.

Ülke aynı zamanda, ailelerden fidye almaya çalışan rakip milis grupları tarafından hapsedilen, öldürülen, işkence gören, tecavüze uğrayan ve kelimenin tam anlamıyla alınıp satılan çaresiz sığınmacılarla, gezegendeki en şiddetli insan kaçakçılığı merkezi haline geldi. Libya’dan kaçmayı başaranların birçoğu, Akdeniz’de boğularak ölüyor.

Bu koşullar altında New York Times (NYT), Salı günü “Libya’nın Kendini Toparlaması İçin Bir Şans” başlığını taşıyan ve yayın kurulunun bir “umut ışığı” tespit ettiğini ilan eden bir başyazı yayımladı.

Başyazı şöyle başlıyor: “Libya gibi Arap Baharı trajedisine örnek oluşturan çok az ülke var. 42 yıllık Albay Muammer Kaddafi diktatörlüğünün düşüşü, petrol zengini ülkenin kontrolünü ele geçirmek için mücadele eden rakip hükümetler, milisler ve yabancı güçler ile on yıllık bir anarşi getirdi. Kaddafi karşıtı ayaklanmayı bir bombardıman harekâtıyla destekleyen ABD ve NATO müttefikleri, Kaddafi düştükten sonra büyük ölçüde sırtlarını döndüler ve Birleşmiş Milletler’in kaosa batmış bir hükümet kurma çabalarıyla ilgilenmediler.”

Bir tek başyazıya kaç tane çarpıtma, bahane ve apaçık yalan sığdırılabilir? Libya, “Arap Baharı trajedisine” değil; ABD’nin tüm toplumları mahveden ve milyonlarca ölüme neden olan, otuz yıllık aralıksız emperyalist savaşlarının ve müdahalelerinin korkunç sonuçlarına örnek oluşturmaktadır.

Libya; ABD ve Avrupalı emperyalist devletler tarafından uzun süre boyunca desteklenen diktatörlerin 2011’deki halk devrimleriyle alaşağı edildiği Mısır ile Tunus’un arasında yer almaktadır. ABD öncülüğünde Libya’ya açılan savaş, “Arap Baharı”nı ezmeyi ve bölgede emperyalizm kuklası, daha sadık bir rejim kurmayı amaçlıyordu.

NYT’nin açıklamasına bakılacak olursa, Washington ve NATO’nun Libya’daki mevcut felaket konusundaki tek suçu, Kaddafi’nin “düşmesinden” sonra ülkeye “sırtlarını dönmelerinde” yatıyor. NYT, “düşme” sözcüğüyle, dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın iğrenç bir şekilde kutladığı kanlı linçi örtüyor. Clinton, o zaman gülerek, “Geldik, gördük, öldü,” demişti.

Başyazı, Washington’ın Libya’da devam eden iç savaşın körüklenmesiyle “doğrudan ilgisi” olmadığını, Kaddafi’nin öldürülmesinden sonra “çatışmadan kaçtığı için kargaşanın sorumluluğunu taşıdığını” iddia ediyor. Başka bir ifadeyle, Libya’nın trajedisi; ülkenin ABD bombaları ve CIA destekli İslamcı milisler tarafından mahvedilmesinden değil de Washington’ın Afganistan ve Irak’ta yaptığı gibi sömürgeci bir işgalle devamını getirmemesinden kaynaklanıyor.

NYT, ABD emperyalizminin Libya’nın mahvedilmesindeki sorumluğunun üzerini örtmekle kalmıyor, ABD-NATO’nun bu saldırı savaşının baş propagandacısı olarak kendi rolünü de gizliyor. Bu sözde “alanında en iyi gazete”, savaşa hazırlık olarak Kaddafi’yi durmadan şeytanlaştırırken, Kaddafi hükümetinin, İslamcıların liderlik ettiği muhalefetin merkezi olan Bingazi’de bir “katliam”, hatta bir “soykırım” yapmanın eşiğinde olduğu yalanını yaydı. Emperyalist müdahale için uydurulan bu bahane, daha sonra bizzat Pentagon tarafından çürütüldü.

Savaşın öncesinde NYT yayın kurulu, bombardıman harekatına hazırlık olarak Libya’da “uçuşa yasak” bölge ilan edilmesini savundu. NYT’nin dış politika köşe yazarı Thomas Friedman daha da ileri giderek şöyle yazmıştı: “Sadece havadan insancıl olabileceğimizi düşünmenin saflık olduğuna inanıyorum… Libya’yı bilmiyorum fakat içimden bir ses bana orada herhangi bir düzgün sonucun kara kuvvetlerine ihtiyaç duyacağını söylüyor.”

NYT’nin “insancıllık” ve “demokrasi” yararına ABD müdahalesi için yürüttüğü mücadele, politikaları üst orta sınıfın ayrıcalıklı kesimlerinin çıkarlarını yansıtan sahte sol içinde büyük bir siyasi destek buldu. Michigan Üniversitesi’ndeki Juan Cole gibi sinik akademisyenlerden Fransa’daki Yeni Anti-Kapitalist Parti ve ABD’deki Uluslararası Sosyalist Örgüt (artık tasfiye edildi) gibi siyasi gruplara kadar uzanan bu sosyopolitik tabaka, “demokrasi”nin, hatta “devrim”in, Amerikan akıllı bombaları ve balistik füzeleri yoluyla ilerletilebileceği şeklindeki iğrenç yalanı yaydı.

Savaş, Ekim 2011’de Kaddafi’nin öldürülmesiyle sona erince, NYT buna zafer kutlamasıyla tepki verdi. Dış politika yazarı Roger Cohen, “Müdahalecilik 1-0 Önde” başlıklı bir yazı kaleme alırken, NYT’nin en coşkulu “insan hakları emperyalizmi” savunucusu olan Nicholas Kristof, “Teşekkürler Amerika!” başlıklı bir köşe yazısı yazdı. Kristof, Amerikalıların, Libya’yı bombalayıp yerle bir ederek “Arap dünyasında kahraman” olduğu, şeklinde gülünç iddiayı dile getirmişti.

Gazete, bu savaşın, Ortadoğu’ya yönelik yeni bir “Obama doktrini”ni somutlaştırdığını ilan ederek, doktrinin bundan sonra Suriye’de uygulanabileceğini öne sürdü. Suriye’de CIA’in organize ettiği ve Libya’daki El Kaide bağlantılı milislerin bir kısmının kullanıldığı rejim değişikliği savaşı, sonraki yıllarda yarım milyon cana mal olacaktı.

Bugün NYT bu tarihi karartmaya çalışıyorsa, bunun nedeni Washington’ın Libya’da işlediği savaş suçları konusunda midesinin bulanmış olması ya da bunları kolaylaştırma ve savunma konusunda doğrudan suç ortaklığı yapmış olması değildir. Aksine, ABD emperyalizmi yeni ve daha kanlı müdahalelere hazırlanırken herhangi bir ders alınmasını engellemek istiyor.

Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken gibi hem Libya hem de Suriye savaşlarını organize eden ABD’li yetkililer, Dışişleri Bakanlığı’na ve Beyaz Saray’a geri döndüler; “insan hakları” ve “demokrasi”nin kirli bayrakları, bir kez daha savaşa hazırlık için dalgalanıyor.

Libya’da, NYT’nin yakaladığı “umut ışığı”, BM arabuluculuğuyla, ülkenin en yozlaşmış iş adamlarından biri olan Abdülhamid Dibeybe’nin ülkenin iki ana hizbini birleştirmesi beklenen bir “geçici hükümet”in başbakanı olarak atanmasında yatıyor. Bu hiziplerden biri, BM’nin tanıdığı, Türkiye, Katar ve İtalya’nın yanı sıra Suriye’den getirilen binlerce paralı askerle takviye edilen İslamcı milisler tarafından desteklenen Trablus hükümeti; diğeri ise, ülkenin doğusunda bulunan, eski CIA “varlığı” Halife Hafter’in Libya Ulusal Ordusu’nun yanı sıra Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Fransa tarafından savunulan rakip hükümettir.

Washington, Libya’yı kontrol etme mücadelesine daha saldırgan bir şekilde girmek için bu anlaşmadan yararlanmaya hazırlanıyor ve diğer güçlerin –özellikle de Rusya ve Türkiye’nin–çekilmesini istiyor. NYT, ABD’nin ülkedeki hesapları konusunda arsız. Gazetenin Salı günkü başyazısı şunları belirtiyor: “Libya’da barış, başka nedenlerden dolayı önemlidir. Ülkede devasa petrol rezervleri var…”

ABD emperyalizmi, “büyük güç” rakiplerini, yani Rusya’yı ve özellikle de Çin’i, bu kaynakların kontrolünden ve stratejik açıdan yaşamsal bu Kuzey Afrika ülkesinin hakimiyetinden yoksun bırakmaya kararlıdır. Çin, 2011 savaşından önce Libya’nın gelişiminde giderek artan bir rol oynuyordu.

“İnsan hakları” emperyalizmi, daha genel olarak, hem Rusya hem de Çin ile doğrudan çatışmaya hazırlık olarak canlandırılıyor. Libya’ya savaş açılmasını desteklemek için “Bingazi katliamı” ve “soykırım” hakkında söylenen korkunç yalanlar, koronavirüsün bir Vuhan laboratuvarından çıktığı yalanı ve Çin’in Müslüman Uygur azınlığa “soykırım” yaptığı iddiaları üzerinden New York Times’ın önderlik ettiği propaganda kampanyalarında uğursuz bir yankı buluyor.

Yeni ve daha da feci bir savaşın patlamasını önlemenin tek yolu; işçi sınıfının Afrika’da, Ortadoğu’da ve uluslararası alanda seferber edilmesi, giderek artan mücadelelerini savaş karşıtı sosyalist bir hareket içinde ABD, Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerindeki işçilerle birleştirmektir. İşçi sınıfının devrimci müdahalesi olmadan, bir üçüncü dünya savaşı tehdidi daha da büyüyecektir.

Loading