Amerikan ve dünya emperyalizminin suçlarını ifşa ettiği için hapsedilen Julian Assange’ı savunun

Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) tarafından 1 Mayıs’ta düzenlenen Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nda Britanya’daki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin Ulusal Sekreter Yardımcısı Tom Scripps tarafından yapılan konuşma.

Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK), bu 1 Mayıs toplantısında bir kez daha, kahraman gazeteci Jullian Assange’ın Londra’daki maksimum güvenlikli cezaevinde çürümeye terkedilmiş olduğunu görüyor ve serbest bırakılması talebimizi yinelememiz gerekiyor.

Dünya Sosyalist Web Sitesi, geçtiğimiz yıl Assange’ın haberciliğinin olağanüstü karakterine ve özgürlüğü için mücadele etmenin temel siyasi önemine işaret eden yıldönümlerini kayda geçirmişti.

Tom Scripps

25 Temmuz Afganistan savaş günlüklerinin, 22 Ekim ise Irak savaş günlüklerinin yayımlamasının onuncu yıldönümüydü. Bunların yayımlanması, bu ülkelerdeki binlerce sivilin katledilmesini, ölüm mangalarının kullanılmasını ve işkencenin örtbas edilmesini de içeren, vahşi emperyalist istila ve işgale ilişkin eşi görülmemiş bir kayıt sağlamıştı.

27 Kasım, ABD’nin diplomatik telgraflarının yayımlanmasıyla emperyalist komploların ve darbe planlarının, yolsuzluk ve devlet gözetlemesinin ifşa edilmesinin onuncu yılıydı.

Bu 24 Nisan, mahkumlara yapılan işkenceyi ve çocukların da dahil olduğu masumların 4 yıl boyunca yargılanmadan alıkonulduğunu belgeleyen Guantánamo dosyalarının yayımlamasının onuncu yıldönümüydü.

Aradan geçen on yılda bu suçların mimarları değil de bunları açığa çıkardığı için Assange yargılanıp hapse atıldı.

Assange’ın, siyasi sığınma talep ettiği ve Britanya polisi tarafından yaklaşık yedi yıl boyunca keyfi biçimde fiilen gözaltında tutulduğu Ekvador’un Londra büyükelçiliğinden zorla çıkartılmasının ikinci yıldönümü bir kaç hafta önceydi. Paketlenircesine bir polis aracına bindirilip Belmarsh hapishanesine atıldı. Amerika Birleşik Devletleri, toplamda 175 yıl insanlık dışı şartlarda hapis cezası getiren suçlamalarla iadesini isterken yasal ve demokratik hakları aralıksız bir biçimde ihlal edildi.

Assange, iki yıl sonra, halen düşmanlarının elinde.

Britanyalı Yargıç Vanessa Baraitser, Ocak ayında WikiLeaks’in kurucusunun ağır intihar riski altında olduğunu beyan ederek, Assange’ın akıl sağlığı sebebiyle ABD’ye iade edilemeyeceğine hükmetti.

Bu, Assange’a bir dakikalık bile özgürlük getirmeyen, hesaplanmış bir siyasi karardı. Baraitser, Assange’ın sağlığıyla ilgili kısım haricinde, iddia makamının hükme itiraz etmesine kapıyı sonuna kadar açık bırakarak, Amerikan hükümetinin açtığı davadaki tüm anti-demokratik unsurları kabul etti.

Biden yönetiminin, mesele demokratik haklara düşmanlığa geldiğinde Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında küçük bir fark bile olmadığını kanıtlar şekilde, göreve başlamasıyla gerçekleştirdiği ilk eylemlerden biri, ABD’nin temyize gideceğini ve Assange’ın iade edilmesini istemeye devam edeceğini netleştirmesi oldu.

Demokratik haklara düşmanlık açısından aynı durum, dünya genelindeki tüm burjuva partileri, onların medyadaki yandaşları ve sahte solcu uzantıları için de geçerlidir.

Assange’ın geçtiğimiz Eylül ayında Londra Merkez Ceza Mahkemesi’nde görülen iade duruşması, demokrasinin çöküşünü ve dünya emperyalizminin iğrenç caniliğini göstermesi bakımından önemli bir olaydı. WikiLeaks tarafından ifşa edilen suçlar tanıklar tarafından bir bir sayılıp dökülürken (“ikincil cinayet”, “yasa dışı örtülü iade”, “geliştirilmiş sorgulama”, “saldırı savaşları”), sorumsuz bir hacker denilerek çamur atılan Assange, “casusluk” suçlamasıyla sanık sandalyesinde oturuyordu.

Bu grotesk manzara, on yıldan fazla süredir ona karşı kirli bir iftira komplosuna gayretle katılımlarını örtbas etmek için, Assange’ın iade edilmesine kayıtlara geçsin diye gecikmeli olarak muhalefet eden sözde liberal medyada bir tepki uyandırmadı.

Rusya’da bulunan emperyalizm piyonu, sağcı Aleksey Navalnıy’e yönelik muameleye dair son zamanlarda koparılan ikiyüzlü gürültünün olumlu bir yanı varsa o da Assange’a desteğini ifade eden bu kurumların sahtekârlığını kanıtlamış olmasıdır. Siyaseten çürümüş Navalnıy’in savunulmadığı bir Guardian veya New York Times sayısı bulmak zordur. Bu gazetelerin Assange hakkındaki son yazılarını hatırlamaksa güçtür.

Yalanlara dayanarak Assange’ı bir sapık olarak damgalamaya çalışan tamamen güvenilmez kampanyaya önderlik etmiş olan sahte sol ise, şu anda bile Assange’ın adını zar zor anabiliyor.

Assange hakkında neredeyse tamamen sessiz kalan bu güçler, dünya emperyalizminin savaş ve diktatörlük yönelimine hayati bir hizmet sağlıyorlar. Pandemi, sınıfsal ve jeopolitik gerilimleri çarpıcı biçimde yoğunlaştırmış durumda. ABD ve müttefikleri, kendi yağmacı çıkarlarını ilerletmek ve büyüyen toplumsal huzursuzluğu dışarı saptırmak amacıyla, Rusya ve Çin’e karşı saldırganlığı tırmandırma kampanyası yürütüyorlar.

Egemen sınıf, dünyayı nükleer silahlı güçler arasında bir savaş felaketi ile tehdit eden bu gündemin demokratik hakların içini boşaltmadan ilerletilemeyeceğini biliyor. Biden, Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ve gangster arkadaşları, emperyalist suçları açığa çıkarıp bu suçlara karşı çıkanlara korkunç bir ibret ve otoriter bir emsal olsun diye Assange’ı yok etmeye niyetliler.

Assange’a yapılmakta olan bu zulüm, onun özgürlüğü için mücadele eden iki karşıt perspektifi bölen darboğazı genişletmiş durumda.

Don’t Extradite Assange (Assange’ı İade Etmeyin) adlı oluşum tarafından temsil edilen resmi kampanya, çabalarını solcu gibi konuşan siyasi şarlatanları toplayıp, kapitalist devlete ve temsilcilerine başvurmaya yöneltti. Bu, İşçi Partisi’nin eski omurgasız lideri Jeremy Corbyn’in, Johnson’ın sağcı hükümetine umutlarını bağlamasının savunulmasından başlayarak, sonunda Başkan Trump ve Biden’a af için tamamen iflas etmiş çağrılarda bulunulmasıyla doruğa ulaştı.

Bu, pasiflik ve yenilgi siyasetidir. Bu siyaset, Assange’ın özgürlüğünü ve güvenliğini garanti altına alabilecek tek güç olan uluslararası işçi sınıfını bir araya getirme mücadelesinin yerine, politikacıların ve ünlülerin desteklerini geçirmeye çalışıyor. Onların çabalarının meyvesi, sadece duyulmayacaklarından emin olduklarında yüksek sesle konuşan önemsiz milletvekilleri ve siyasi yorumculardan oluşan bir ayak takımı güruhudur. Bunlar, kitlelere ulaşmak için kestirme bir yol değil, kitlelerin harekete geçmelerinin önündeki bir engeldir.

DEUK, bu uyutucu çağrıları reddetmektedir. Biz, doğrudan işçi sınıfına dönüyoruz ve işçileri Assange’ı savunmak üzere uluslararası bir sınıf mücadelesi kampanyasında örgütlemeye çabalıyoruz. DEUK’un, yaklaşan büyük sınıf savaşlarında mücadele etmek için taban komiteleri oluşturma yönündeki küresel girişimini başlattığı bu günde, bu perspektifin Assange’ı özgürleştireceğinden her zamankinden daha eminiz.

Loading