Petrol-İş’in dayattığı sözleşmeye karşı çıkan TPI işçileri işten atılıyor

22 Haziran’da greve çıkmaya hazırlanan Türkiye’deki TPI Kompozit işçileri, Türk-İş konfederasyonuna bağlı Petrol-İş sendikasının işçilerden gizlice bir satış sözleşmesini imzalamasının ardından işten çıkarma saldırısıyla karşılaştılar.

İşten atılanların ortak noktası, imzalanan sözleşmeye gösterilen kitlesel tepkide öne çıkan, sendika ile gerginlik yaşayıp sendikadan istifa eden işçiler olmasıydı. Bu işten atma saldırısı tümüyle sendika-şirket işbirliği içinde gerçekleşti.

TPI Kompozit işçileri, İzmir. [Kaynak: Petrol-İş İzmir Şubesi’nin Facebook sayfası]

ABD merkezli küresel bir şirket olan TPI’daki sendika ihaneti ve işçilerin buna karşı kitlesel protestosu, İstanbul’daki Bedaş işçilerinin, şirket yanlısı sendikanın desteklediği toplu sözleşmeyle dayatılan yoksulluk ücretlerine karşı çıkmak için elektrik sektöründeki resmi grev yasağına meydan okuyup iş bırakmasının ardından geliyor.

Türkiye’deki işçiler arasındaki militanlığın yükselişi, sınıf mücadelesindeki uluslararası bir canlanmanın parçasıdır. ABD’deki Volvo grevi, bu küresel kabarmaya öncülük ediyor. Volvo işçileri, taleplerini ileri sürmek ve mücadeleyi şirket yanlısı Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikasından bağımsız olarak yürütmek için bir taban komitesi kurdular.

TPI’deki toplu sözleşme süreci beş aydan uzun bir süre önce başlamış ve görüşmelerde bir sonuç çıkmaması üzerine işçiler 60 gün boyunca fabrika içinde çeşitli eylemlere başlamıştı. İşçiler bu süre içinde fabrikada yürüyüş, fazla mesaiye kalmama ve yemekhanede ses çıkarma gibi eylemler yaptılar. Sendika bu tür etkisiz “eylemler” ile işçileri yatıştırmayı hedefliyordu.

İzmir, Çiğli Sasalı’da ve Menemen Serbest Bölge’de yer alan ve toplam 3.800 işçinin çalıştığı TPI fabrikalarında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle sendika 24 Mayıs’ta grev kararını ilan etmiş ve grevin 22 Haziran’da başlayacağını duyurmuştu.

Petrol-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Orhan Zengin, görüşmelerle ilgili şunları söylemişti: “Ücret dışında hemen hemen tüm maddelerle ilgili uzlaşı sağladık ancak ücret konusunda sıkıntımız var… Biz de yüzde 30 zam istedik ancak teklif yüzde 20 oldu… 22 Haziran’da grevimiz başlayacak. O zamana kadar müzakereye açığız.”

Resmi enflasyon oranının yüzde 16, gerçek oranın ise yüzde 30’un üzerinde olduğu Türkiye’de, yüzde 30’luk bir maaş zammı ancak gerçek ücretlerde gerileme olmasını engelleyebilirdi. Ne var ki, 3 Haziran’da sendika, işçilere bilgi vermeden veya herhangi bir oylama yapılmadan şirketle apar topar bir sözleşme imzaladı. Sözleşme, yüzde 22 zam ve yıllık 14 lira kıdem farkı içeriyor ki bu maaşların daha da erimesi anlamına geliyor.

İşçileri açıkça hiçe sayan Petrol-İş sendikası, sözleşmeyi imzaladığını işçilere açıklama gereği bile duymadı ve işçiler bu haberi vardiya amirinden öğrendiler.

Sendikanın ihaneti, TPI işçileri arasında büyük bir öfkeye neden oldu.

Şube Başkanı Zengin, fabrikada işçileri yatıştırmak için yaptığı açıklamada, Ankara’da bakanlığın zorlamasıyla sözleşmeyi imzaladıklarını iddia etti. Bu sendika bürokratı açıkça devlete tamamen boyun eğilmesini talep ediyordu: “Bakanlık nezdinde yürüttüğümüz için tartışma imkânı olmuyor. Mecbur boyun eğiyorsun, eğilmemek durumunda olduğun yerde eğiliyorsun. Sayısı çok olan biziz, güç bizde ama kanuna, nizama orda eğiliyorsun. Yapacak bir şey yok.”

Sendikanın ihanetine öfkeli olan işçiler, bu sözler üzerine Zengin’i alkışlarla protesto ettiler ve konuşması bitmeden onu yalnız bıraktılar. Petrol-İş, toplu sözleşmeyi imzaladığını web sitesinde iki gün sonra, 5 Haziran’da duyurdu ama sözleşmenin içeriği hakkında detay vermekten kaçındı.

Evrensel’e konuşan bir işçi, şunları söylüyordu: “Fabrikada büyük bir tepki var... Herkes istifa bekliyor Şube Başkanı Orhan Zengin’den. Temsilcilerin istifa etmesini istiyor. Fabrikada karmaşa var, ihanet edilmiş hissediyoruz. Temsilciler de dahil yönetimin istifa etmesini, erken seçim olmasını istiyoruz.”

ABD, Meksika, Danimarka, Türkiye, Çin ve Hindistan’da yaklaşık on beş bin işçinin çalıştığı TPI Composites, dünyanın önde gelen rüzgâr türbini kanadı üreticilerinden biridir. Şirketin açıklamasına göre, “2020’de Çin hariç tüm dünyada MW bazında satılan tüm kara rüzgâr kanatlarının yaklaşık yüzde 32’sini” üretti.

TPI, 2020’de, şiddetle devam eden bir küresel pandeminin ortasında, tehlikeli koşullara rağmen işçileri kâr yaratmak üzere işyerine tutma konusunda sendikaların işbirliğiyle, “yaklaşık 1,7 milyar dolarlık net satış ve 10.600’den fazla rüzgâr kanadı üretimiyle bir rekor kırdı.”

Satış sözleşmesinin imzalanmasından sonra TPI, şirketin sendikayla işbirliğine meydan okuyan işçileri cezalandırmak için harekete geçti. İşçiler, Sasalı fabrikasında yaklaşık 15, Maltepe fabrikasında 17 işçinin ücretsiz izne çıkarıldığını söyledi. Ayrıca Sasalı fabrikasında iki işçi üretimi aksatma suçuyla, üç kişi de sebebi açıklanmayarak işten çıkarıldı. Toplam sayının 10 olduğu söyleniyor.

Bazı işçiler, Petrokimya İşçileri Birliği adlı Facebook sayfasında tepkilerini gösterdiler. Bir TPI işçisi şöyle yazıyordu: “Köle olmadığımızı göstermek zorundayız. İşçiysek, anlımızdan ter akıyorsa eğer hakkımız olanı söke söke almalıyız… Biz güçlü ve örgütlü olacağız! İşte o zaman ne tehdit sesleri, ne baskı ne de başka korkular kalacak.”

Bir başka TPI işçisi ise, “Yönetimle sendika ağaları bizim çocuklarımızın mutluluğunu çaldı, ihtiyaçlarını çaldı. Hem de biri bizim aidatımızla zenginleşiyor diğeri de alınterimizle. Eyleme geçelim artık!” diye yazdı. Diğer bir TPI işçisi yeni taleplerini ifade etti: “İşten atılanlar geri alınsın. %10 ek zam verilsin. Orhan Zengin istifa etsin. Çalışma koşulları düzeltilsin.”

İşten çıkarılan bir işçi, sendikanın işten atma saldırısının suç ortağı olduğunu ifşa etti: “Biz tepki gösterdik diye işten çıkartıldık. Sendika yukarı huzur bozan insan olarak bildirmiş, işimize son verdiler.” Başka bir TPI işçisi de “21. yüzyıldaki sendikacıların tek amacı kendi ceplerini doldurmak,” diyordu.

Egemen sınıf, sürü bağışıklığı politikası nedeniyle dünya çapında milyonlarca ölüme yol açan COVID-19 pandemisinin ortasında sosyal saldırısını tırmandırırken, işçi sınıfı da her yerde korportatist sendikalara meydan okuyarak mücadeleye giriyor.

İşçiler, üretimlerini ve işçilere karşı stratejilerini kapitalist hükümetlerin tam desteğiyle küresel ölçekte planlayıp örgütleyen TPI Composites gibi ulusötesi şirketlere karşı sosyalist bir perspektife dayanan uluslararası bir stratejiye ihtiyaç duyuyorlar.

TPI işçileri ve mücadeleye giren diğer işçiler için ileriye giden yol, kendi taban komitelerini oluşturmak ve mücadeleyi tüm dünyadaki sınıf kardeşleriyle birlikte örgütlemekten geçmektedir. Görev; ulusal temelde “daha iyi bir sendika” yaratmak için bürokrasiyi düzeltmeye çalışmak değil, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) tarafından çağrısı yapılan Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’nın (TK-Uİİ) inşasına katılmaktır.

Loading