“Neden hiç yangın söndürme uçağı gelmiyor?”

Yunanistan’da şiddetli orman yangınları ve kemer sıkmanın yıkıcı etkisi

“Cehennem”, “kâbus” ve korkunç boyutlarda bir felaket: bunlar, Güney Avrupa’da gözlerinin önünde olup bitenleri anlatmakta güçlük çeken sakinlerin ve gazetecilerin ifadelerinden sadece birkaçı. Akdeniz bölgesindeki orman yangınları son günlerde, özellikle de durumun tamamen kontrolden çıktığı Yunanistan’da şiddetle devam ediyor.

Dayanışma ve fedakârlık ruhu muazzamken, bölge sakinleri ve itfaiyeciler yangınlara karşı gece gündüz çetin bir mücadele yürütürken, bu insanlığa ve çevreye karşı suçtan sorumlu olan sağcı Yeni Demokrasi (ND) hükümetinin eylemsizliğine duyulan öfke artıyor.

40 derecenin üzerinde sıcaklıklara çıkan tehlikeli bir sıcak hava dalgası ve çok sayıda yangın ülkeyi kasıp kavuruyor. Atina’nın kuzeyindeki Attika’daki yangınlar geçici olarak söndürüldü ancak arkalarında yanmış evlerin yapı iskeletleri, kömürleşmiş ağaçlar ve küllerle kaplı distopik manzaralar kaldı. En az 1.300 elektrik direği yandı.

Yunanistan’ın başkenti Atina’nın yaklaşık 135 kilometre kuzeyindeki Evia adasındaki Kirintos köyündeki yangın ağaçları yakarken bir adam uzaklaşıyor, 6 Ağustos 2021. (AP Photo/Thodoris Nikolaou)

İtfaiyeciler şu anda Mani ve Olimpia çevresindeki bölgeler de dahil olmak üzere güneydeki Mora yarımadasında ve Yunanistan’ın en büyük ikinci adası olan Evia’da (Euboea, Eğriboz) yangınla mücadele ediyor. Pazar günü İyon Denizi’ndeki Zakintos adasında iki yangın çıktı.

Çam ormanları, dağlık köyler, küçük kumsallar ve koylarla cennet gibi bir bölge olan Evia’nın kuzey kısımları cehenneme döndü. Bir hafta önce, Limni köyünde bir yangın çıktı ve hızla adanın kuzeyine yayıldı. Cumartesi günü, dehşet içindeki bir ada sakini Open TV’ye şunları söyledi: “Eğer yardım gönderilmezse, diri diri yanacağız. Yangın iki cepheden geliyor ve çıkış yok, sadece deniz. Biz binlerce kişiyiz. Nereye gidelim?” Kuzey bölgesinin 2 binden fazla sakini tahliye edildi. Çok sayıda insan, yaklaşık 10.000 kişinin ulaştığı İstiaia kasabasına köylerinden kaçmak zorunda kaldı.

Yangın, Pazar akşamı Pefki köyüne ve çevre köylere ulaştı. 100 metreden fazla yükselen alevler, ormanı yakıp evlere yöneldi. Köylerin etrafı yangınla çevrili olduğu için mahalle sakinleri sahile kaçtı. Tozlu kırmızı bir bulutun altında 400 kişi bir vapura sığındı. Travma geçiren insanlar, ilk tahliye seferlerinin bazılarında bilet parasını bile ödemeye zorlandılar. Hükümet, ancak sosyal medyaya yansıyan öfkeden sonra nakliye şirketlerine ücretsiz olarak faaliyet gösterme talimatı verdi.

Çaresiz sakinler, hükümete yardım için öfkeli çağrılar ve umutsuz talepler yönelttiler. Pefki sakinlerinden Litsa Efstathia, Open TV’ye verdiği demeçte, yangınlara karşı havadan herhangi bir hazırlık, açık emir veya destek olmadığını söyledi. “Tek bir uçak görmedik. Bugün beşinci gün. Hiçbir şey yok. Yangınları söndürecek uçak yok mu? Kuzey Euboea’nın tamamı yanacak. Sakinler kendilerini kurtarmaya ve mücadele etmeye çalışıyor. Buradaki herkes öfkeyle kendinden geçmiş durumda. Uçakların gelmesi için başvuruda bulunuyoruz; hayır, talep ediyoruz.”

Yunanistan’da onlarca yıllık kemer sıkma önlemleri nedeniyle operasyonel görevli ve yangın söndürme uçakları yokluğu olmasından dolayı, itfaiye teşkilatı ülkenin dört bir yanında çıkan yangınlara tamamen yenik düşmüş durumda. Kuvvetlerin büyük bir kısmı, Perşembe ve Cuma günü başkent Atina’ya yaklaşan yangınla mücadele etmek üzere görevlendirildi, bunun sonucunda Euboea’ya çok az uçak konuşlandırıldı ve yangınların engellenmeden yayılmasına izin verildi.

Her yerde halk kendini kurtarmaya ve köylerini eldeki tüm olanaklarla alevlerden korumaya çalıştı. Ormanın için için yanan kısımlarını kova kova su ile söndürdüler ve alevleri söndürmeye yardımcı olmak için arabalarını ve küçük kamyonlarını yardımcı itfaiye araçlarına dönüştürdüler.

İlk başta yangınları ciddiye almayan İstiaialı belediye başkanı da öfkeyle kendinden geçmişti. Pazar günü Open TV’de şu uyarıda bulundu: “Bugün burada yangın nedeniyle tam bir yıkım bekliyoruz. Tek başımızayız. İtfaiye bize sadece saçma sapan tahliye planları veriyor. Köyler yanıyor ya da sadece sakinlerinin özverisi ile kurtarılıyor. Bölgemizin yanmasını durdurmak için derhal uçak gönderilmelidir. Burada yaşananlar ülkenin yüz karasıdır. Tek bir cepheyi söndüremedik.”

Fransa, Ukrayna, Kıbrıs, Hırvatistan, İsveç ve İsrail gibi ülkeler Yunan acil durum hizmetleri için çoktan yardım gönderirken, Almanya buna ancak bir hafta sonra yanıt verdi. İçişleri Bakanlığı’na göre, Kuzey Ren Vestfalya ve Hessen’den THW yardım örgütü ve itfaiye ekipleri Yunanistan’a gönderilecek.

Yunanistan alevler içindeyken Alman hükümetinin hiçbir adım atmadan izlemesi korkunç ama şaşırtıcı değil. Son on yılda Yunanistan işçi sınıfına Avrupa Birliği’nin kemer sıkma önlemlerini acımasız bir gaddarlıkla uygulayan Alman hükümetiydi.

Felaket önleme sisteminin ve altyapısının sistematik olarak ihmal edilmesinin ve kamu bütçelerinin sürekli yetersizliğinin sorumluluğu, Yunan ve Alman egemen sınıfına aittir. Onlar açısından, insan hayatını kurtarma ve çevreyi koruma kaygısı, kâr amaçlı çıkarlarına zarar veren can sıkıcı bir masraftan başka bir şey değildir.

Bu politikalar, ND, sosyal demokrat PASOK ve sahte sol Syriza dahil olmak üzere tüm partiler tarafından desteklenmekte ve bir dizi önlenebilir orman yangını felaketine yol açmaktadır. 2007’de Mora, Attika ve Evia’da alevler yükseldi. 2018’de Aleksis Çipras’ın Syriza hükümeti döneminde tatil beldesi Mati’deki yangın felaketi 100’den fazla can aldı.

Hükümetin öncelikleri 2021 bütçesiyle vurgulanıyor. Savunma bütçesi geçen yıla göre üçte bir oranında artarak toplam 5,5 milyar avroya ulaştı. Önümüzdeki yıllardaki silahlanma planının tamamı 11,5 milyar avrodan oluşuyor. Buna ek olarak, hükümet, üniversiteleri kontrol etmesi için polise 30 milyon avro daha aktardı. Yunan oligarkları tarafından kontrol edilen hükümet yanlısı medya kuruluşlarına büyük meblağlarda para akıtıldı.

Buna karşılık, sağlık hizmetlerinde ve orman yangınlarından korunma önlemlerinde tasarruf yapılıyor. Orman yangını merkezleri tarafından bu yıl yangından korunma için talep edilen 17,7 milyon avrodan hükümet sadece 1,7 milyon avroyu onayladı. Hükümet, personel sayısının 2018’den bu yana yüzde 15,6 arttığını iddia etmesine rağmen, itfaiye birimleri son derece yetersiz kaynaklara sahip. Yunanistan gibi her yıl orman yangınlarıyla mücadele eden bir ülkede bu, devede kulaktır.

Afetten korunma altyapısı da tamamen yetersiz durumda. Hükümet, harcamaların 2018’de 400 milyon avro iken 2021’de 616 milyon avroya yükseldiğiyle övünüyor. Ancak koronavirüs önlemlerinin alınmasından ve temas takibinden de afetten korunma biriminin sorumlu olduğu gizleniyor. Sıcak hava dalgası ve feci yangınların yanı sıra, COVID-19’un yayılması günde 3.000’den fazla vaka ile hızlanıyor.

Başbakan Kiriakos Miçotakis, olağanüstü acil duruma yol açan iklim değişikliğinin daha büyük gücüne atıfta bulunarak dikkatleri hükümetinin siyasi sicilinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Ancak gerçek şu ki, hem en başta çevresel krizi doğuran hem de yangınların kapsamını ve ıstırabını yaratan, izledikleri politikaların kapitalist doğasıdır ve bu politikalar dünyanın dört bir yanındaki egemen sınıflar tarafından uygulanmaktadır.

Orman yangını krizi Yunanistan ile sınırlı değil; yeni alanları da vuruyor. İtalya’da Sicilya, Puglia ve Calabria’da yangınlar yayılıyor. Balkanlar’da Bulgaristan, Arnavutluk ve Kosova da yangınlardan etkileniyor.

Türkiye’de, orman yangınları 10 gün şiddetle devam ettikten sonra büyük ölçüde kontrol altına alınabildi. Muğla ili sınırlarında, 6 Ağustos itibarıyla yaklaşık 60.000 hektar alan yanmış durumdaydı. 36 binden fazla insan evlerinden tahliye edildi. Cuma günü, Muğla’ya bağlı Milas sakinleri, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’yi protesto ettiler. “Bu devletin helikopterleri nerede? İnsanların malı mülkü yandı, yazıklar olsun bu hükümete, hükümet istifa!” diyerek tepkisini gösteren bir kadın gözaltına alındı.

Yangınların bir diğer merkezi ise Rusya. Ülkenin birçok bölgesinden olağanüstü hal ilan edildi. Ülkenin kuzeydoğusunda bulunan Saha (Yakutistan), yangınlardan özellikle ağır etkilendi. Gözlemciler bunları şimdiye kadar gördükleri en kötü yangın olarak tanımlıyor. Şu anda toplam 180 yangın devam ediyor. 1,3 milyon hektar orman hâlihazırda yandı ve birkaç köy boşaltıldı. Nijni-Novgorod Oblastı’ndaki Sarov şehrinde, daha da büyük bir felaket ufukta görünüyor. Orada, alevler ulusal nükleer silah araştırma merkezini tehdit ediyor.

Orman yangını felaketi, milyonlarca insanın geleceğini ve yaşamını tehdit eden kapitalist kâr sisteminin ürettiği iklim değişikliğinin doğrudan ürünüdür.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), bugün [Pazartesi günü], mevcut orman yangınlarının ve sıcak hava dalgalarının sadece başlangıç olduğu konusunda uyarıda bulunan bir raporun ilk kısmını yayımlayacak. 500 milyon nüfuslu Akdeniz bölgesi, iklim değişikliğinin sıcak noktalarından biri. AFP’ye göre, IPCC burada ortalama sıcaklıklarda diğer bölgelere göre daha hızlı bir artış öngörüyor.

2050 yılına kadar, her yıl ısıya bağlı 20.000’den fazla ölümle birlikte 93 milyon insan daha sıcak hava dalgalarından etkilenebilir. Küresel ısınma her zamankinden daha aşırı hava olaylarına yol açacak: bir yanda Akdeniz’de olduğu gibi kuraklık ve sıcak hava dalgaları, diğer yanda ise son zamanlarda Almanya, Belçika ve Çin’de görüldüğü gibi fırtınalar ve seller.

Loading