Omicron varyantı hızla yayılırken hükümet önlem almayı reddediyor

Dünya çapında rekor sayıda enfeksiyona yol açan Omicron varyantı hızla Türkiye geneline yayılırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti pandemiye karşı herhangi bir halk sağlığı önlemi almayı reddediyor.

Sağlık Bakanlığı Perşembe günü 39.681 günlük yeni vaka açıkladı. Bu, dört gün içinde yüzde 100’lük bir artış anlamına geliyor. Test pozitiflik oranı yüzde 14’ü geçerken, günlük 360.000 civarındaki sınırlı test sayısından dolayı çok daha fazla enfekte kişinin tespit edilemediği kesindir.

Grevdeki sağlık emekçileri (Twitter/@CICOMOCANCA)

Bu koşullarda, hükümet, egemen sınıfın çıkarları doğrultusunda tüm işyerlerini ve okulları açık tutuyor ve COVID-19 pandemisine karşı “sadece aşı” politikası uyguluyor. Hükümetin Omicron varyantı sonrasında politikada yaptığı tek değişiklik, hatırlatma dozunu yaptırabilme süresini 6 aydan 3 aya indirmek oldu. Türkiye’de toplam nüfusun sadece yüzde 20’si üç doz aşılı ve 12 yaş altı çocuklar için aşı izni bulunmuyor.

Aşı dışında hiçbir halk sağlığı önlemi mevcut değil. Uluslararası ve iç seyahatte ya da kapalı alanlarda hiçbir kısıtlama söz konusu değil. Yaygın test yapılmadığı gibi temaslı takibi de bulunmuyor.

Cumartesi günü, Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada “Güçlü sağlık altyapımızın sağladığı imkânları en etkin şekilde kullanarak, esnek ve özgün bir modelle salgın sürecini başarıyla yönettik” iddiasında bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, kısa süre önce hükümetin kitlesel enfeksiyonlara ve ölümlere yönelik yaklaşımını şöyle özetledi: “Salgın bitti mi bitti, ekonomi canlı mı canlı; çift haneli rakamlara gidiyoruz. İhracat patlama yapmış.”

“Sosyal hayatı olması gerektiği gibi sürdürme” çağrısı yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Salı günü şunları belirtti: “Vaka sayılarını 20 bin düzeyine indirmek ciddi bir başarıydı. Omicron varyantının hızlı yayılması sebebiyle şimdi bir artış trendine girildiği görülüyor. Dikkatli olmayı, hatırlatma dozlarını bir an evvel yaptırmayı gerektiren bir dönemdeyiz. Şüpheniz olmasın. YİNE BAŞARACAĞIZ.”

Hükümetin “başarı” olarak sunduğu şey, milyonlarca insanın enfekte olması ve bir yakınını önlenebilir bir hastalıktan kaybetmesidir. Türkiye’de bugüne kadar COVID-19 yakalananların resmi sayısı 9,4 milyonu geçti. Toplam resmi ölümler 82.000’i geride bırakırken, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu üyesi Güçlü Yaman’ın hesaplamaları, pandemiden kaynaklı ölüm sayısının 235.000’den fazla olduğunu gösteriyor.

Hükümetin, muhalefet partileri, sahte sol örgütler ve sendikaların açık ya da sessiz desteğiyle kitlesel ölümleri normalleştirmeye çalışmasına karşın, bilim insanları giderek büyüyen bir halk sağlığı felaketi uyarısında bulunuyorlar.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Direktörü Dr. Hans Kluge, 21 Aralık’ta şunları belirtmişti: “Yeni bir fırtınanın yaklaştığını görüyoruz. Omicron haftalar içinde [Avrupa] bölgesinde daha çok ülkede baskın olacak; zaten sıkışan sağlık sistemlerine daha da çöküşün eşiğine itecek.”

Bu uyarının üzerinden çok geçmeden, Avrupa’daki günlük vaka sayısı hızla 1 milyona yaklaştı. Fransa, Britanya, İspanya, İtalya ve daha birçok ülkede günlük vaka sayısında rekor kırılıyor.

Diken’in haberine göre, Ankara Üniversitesi’nden halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Tuğrul Erbaydar, büyüyen tehlike ve hiçbir önlemin olmaması konusunda uyarıda bulunarak şunları belirtti. “Omicron ile birlikte koruyucu etkinin azaldığını da biliyoruz. Pandemi uzun sürdü ve yorgunluk yaşanıyor. Yöneticilerimiz de önlem almaktan vazgeçince tehlikeli bir durum ortaya çıkıyor. Önümüzdeki günler için risk yükselirken, önlemler ortada yok.”

Erbaydar, hastanelerde yatakların dolacağını ve COVID dışındaki hastaların da sağlık hizmeti alamayacağını vurguladı.

Hürriyet gazetesine röportaj veren bağışıklık sistemi uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz ise, Omicron’un bulaşıcılığı konusunda uyarıda bulunarak şunları söyledi: “Bu varyant için insanlık tarihinin en bulaşıcı virüslerinden biri demek hiç de yanlış değil… Gerçekten inanılmaz bir hızla yayılıyor. Şu anda birçok ülkede vakaların yüzde 90’ı hatta bazılarında yüzde 100’e yakını Omicron kaynaklı. Omicron için Delta’yı ekarte ederek dünyayı ele geçirdi diyebiliriz.”

Unutmaz, çocukların karşı karşıya olduğu tehlikeye dikkat çekerek, “Omicron’un çocukları daha fazla enfekte ettiğine dair veriler geliyor… Çocuklarda Omicron, Delta’ya göre daha tehlikeli kesinlikle diyebiliriz,” diye konuştu.

Yine Hürriyet gazetesine konuşan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul da “Eğer yeterli önlem almazsak bir süre sonra sağlık sistemimiz geçen yıl olduğu gibi tıkanmaya doğru gidebilir” uyarısında bulundu.

Bu ciddi uyarılara karşın hükümet hiçbir halk sağlığı önlemi almamakta ısrar ederken, emekçiler ve gençler sosyal medyada artan tehlike karşısında derhal önlem alınması talebini yükseltiyor.

Bir sağlık emekçisi, çoğu hastanedeki durumu yansıtacak şekilde, Twitter’da şöyle yazıyor: “Servisimizdeki 7 hemşiremiz Covid (+) çıktı. Hem de tümü 24-48 saatte semptom gösterdi. Omicron varyantı özellikle sağlık çalışanları arasında çok ciddi bir hızla yayılmakta. Yeterince ciddiye alınmaz ve farkındalık yaratılamazsa, sağlık sistemimiz büyük risk altında kalabilir.”

Okullardaki durum da giderek kötüleşiyor. Milli Eğitim Bakanlığı ya da sendikalar artık okullardaki salgınları açıklama gereği bile duymuyor. Bir öğretmen Twitter’da konuyla ilgili şöyle yazıyor: “İstanbul'da çalışan bir öğretmenim kapanan sınıf bilgisi nedir bilmem ama son birkaç haftadır aşırı yoğun bir devamsızlık var, çocuklara test yapmıyorlar yapsalar çoğu pozitif bence!!!”

Başka bir öğretmen ise şunları belirtiyor: “Çalıştığım lise bugün bomboştu. Sebebi 19 sınıfın karantinada olması. Öğleden sonra bir sınıf daha karantinaya alındı. Yüz yüze eğitim gören 4-5 sınıf kaldı koca okulda.”

Ne var ki, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, dün, sosyal medyada gündeme getirilen uzaktan eğitim talebini açıkça reddederek “Yüz yüze eğitime ara vermek gündemimizde değil,” dedi ve ekledi: “Yeni varyantlar ortaya çıktığında hemen ilk akla gelenin okulların yüz yüze eğitime ara vermesi tartışmalarını yersiz buluyorum.”

Egemen sınıfın ve tüm temsilcilerinin “yersiz” bulduğu asıl şey, kapitalist kâr karşısında halk sağlığına ve hayatların kurtarılmasına öncelik verilmesi talebidir.

Bununla birlikte, sendikalar da Omicron ile birlikte büyüyen tehlike karşısında uzaktan eğitime geçilmesi talebini görmezden geliyorlar.

Eğitim-İş sendikası, artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında öğretmenlerin maaşlarına yüzde 100 zam yapılması talebiyle Çarşamba günü öğretmenleri ülke genelinde bir gün iş bırakmaya çağırırken, COVID-19 karşısında öğretmenlerin ve çocukların sağlıklarının korunması için herhangi bir talepte bulunmadı.

Dahası, sadece hükümet yanlısı olanlar da değil burjuva muhalefetin kontrolündeki eğitim sendikaları da, bırakalım uzaktan eğitime geçilmesini talep etmeyi, ücretlerin iyileştirilmesi için yapılan bu greve bile katılmadılar.

Siyaset kurumu ve sendikalar egemen sınıfın çıkarları doğrultusunda bir kitlesel enfeksiyon ve ölüm politikasını dayatırken, bilimsel bir Sıfır COVID stratejisi temelinde pandemiyi sona erdirebilecek ve hayatları kurtarabilecek tek toplumsal güç, uluslararası işçi sınıfıdır.

İşçiler, sıfır vakaya ulaşılana kadar hayati olmayan işyerlerinin ve okulların kapatılması, kitlesel aşılama, yaygın test, temaslı takibi, enfekte kişilerin izole edilmesi ve diğer halk sağlığı önlemlerinin uygulanması ile bu önlemlerden etkilenen tüm emekçilere tam gelir desteği sağlanması taleplerini yükseltmeli ve bu talepler uğruna mücadele etmelidir.

Loading