İşçiler destek çağrısı yapıyor

İş bırakma eylemini sürdüren Çimsataş işçilerini savunun!

Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yaklaşık 150.000 işçiyi kapsayan üç sendika arasındaki yapılan satış sözleşmesini kabul etmeyerek üretimi durduran Mersin’deki Çimsataş işçilerinin iş bırakma eylemi, şirketin, polisin ve sendikasının baskısına meydan okuyarak devam ediyor.

Çimsataş metal işçilerinin sendikaya başkaldırı biçiminde gelişen fiili grevi, küresel ölçekte gelişen bir işçi sınıfı hareketinin parçasıdır. İşçiler ve gençler, ABD’den Fransa’ya ve daha birçok ülkeye kadar uzanan grev ve protesto eylemlerinde, hükümetlerin COVID-19 pandemisi karşısında izlediği canice politikaya karşı çıkıyorlar.

İş bırakan Çimsataş metal işçileri fabrikaya çağrılan polisin karşısında [Kaynak: @DirenisHaritasi Twitter]

Sıcak dövme ve çelik döküm parçaları üretilen Çimsataş, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri olan Çukurova Holding’e bağlı. Yaklaşık 830 işçinin çalıştığı fabrikada eylem, Çarşamba gecesi anlaşmanın yapılmasının ardından üretimin iki saat durdurulmasıyla başladı. Ardından Çarşamba günü 16.00 vardiyasından itibaren üretim tamamen durduruldu ve fabrika işgal edildi. Sonraki vardiyalardaki işçiler de fabrikaya gelerek eyleme katıldılar.

Sendikaların işçilerin onayı olmadan imzaladığı satış sözleşmesine göre, ücretlere ilk altı ay için yüzde 27,44, ikinci altı ay için ise enflasyon korumalı yüzde 30, üçüncü ve dördüncü altı aylar için enflasyon oranında zam yapıldı. Bu oran, Aralık ayında yüzde 36’ya ulaşan resmi enflasyonun bile oldukça altındadır. Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAGrup) çalışmasına göre gerçek enflasyonun yüzde 82’yi aştığı koşullarda yapılan bu anlaşmanın yol açtığı öfke, Çimsataş’ta bir fiili grev biçiminde patlak verdi.

İş bırakma eyleminin başlamasının ardından fabrikaya gelen Birleşik Metal-İş sendikası yöneticileri, işçileri işbaşı yapmaya ikna edemediler. İşçiler, “Gemileri yaktık, geri dönüş yok” sloganı atarak eylemi sürdürdüler.

Sendika yöneticilerinin, işçilerin arasında seçilen iki temsilciyle birlikte şirket yönetimiyle yaptığı görüşmede, işçilerin talepleri reddedildi. Bu talepler şunlar: İlk altı ay için ilave yüzde 35 zam; fazla mesai ücretlerinin hafta içi yüzde 100, hafta sonu yüzde 300 olarak ödenmesi; sosyal haklara yüzde 100 zam yapılması; işçilerin ailelerini de kapsayacak bir tamamlayıcı sağlık sigortası; banka promosyonlarının eksiksiz yatırılması; kıdem farkının verilmesi, ara dinlenme ve çay molası verilmesi; iş bırakma eyleminden dolayı hiçbir yaptırım olmaması.

İşçiler, fabrikada baskı altında çalıştıklarını, “her şeyin yasak olduğunu” belirtiyorlar. Fabrikanın içi soğuk olduğu için üşüdüklerini, çatının aktığını, tuvalete gitme haklarının kısıtlandığını, cenazeleri olduğunda bile izin alamadıklarını ifade ediyorlar. Özetle, işçiler, dizginsiz bir kapitalist sömürüye tabi tutuluyor ve korkunç koşullarda çalıştırılıyorlar. Bunlara, COVID-19 pandemisi nedeniyle sağlıklarının ve yaşamlarının tehdit altında olması ekleniyor.

Dünya Sosyalist Web Sitesi, Çimsataş işçilerini sendikadan bağımsız bir taban komitesi kurarak mücadeleyi genişletmeye çağırıyor. Omicron varyantı hızla yayılırken tehlikeli koşullarda çalışmaya zorlanan işçiler, pandemiyi kontrol altına alacak önlemler alınana kadar hayati olmayan tüm işyerlerinin kapatılması ve bundan etkilenen işçilere tam ücret ödenmesi talebini yükseltmeliler. Seçilen taban komitesi, Mersin ve ülke genelindeki fabrikalara heyetler göndererek dayanışma grevleri çağrısı yapmalı.

İşçilerin eylemi devam ederken, Çimsataş yönetimi bir tehdit mesajı göndererek işçileri işbaşı yapmaya zorladı. Mesajda şunlar belirtiliyordu: “12.01.2022 tarihinde saat 16.00’da iş bırakma suretiyle başlattığınız ve işyeri işgaline dönüşen yasadışı eyleminiz nedeniyle işyerimizde günlük 5 milyon TL tutarında oluşan zarar ile doğacak her türlü zararın sizlerden tazmini yoluna gidileceğini ve gerekli cezai yaptırımların uygulanacağını duyururuz.”

Çimsataş yönetimi bu mesajla, şirketin her gün işçi başına yaklaşık 6.000 TL zarara uğradığını iddia ediyor. Buna karşılık, yeni toplu sözleşmeyle birlikte işçilerin ortalama aylık maaşı 6.000 TL’nin bile altında.

Türk-İş’in raporuna göre, Aralık 2021’de dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 13.070 TL’ye yükseldi. Dört kişilik bir ailenin “sağlıklı, dengeli ve yeterli” beslenmesi için yapması gereken aylık harcama (“açlık sınırı”) ise 4.010 TL oldu.

Evrensel gazetesine konuşan bir işçi bu konuda şunları söyledi: “Patron günlük zararının 5 milyon olduğunu söylüyor. Zararını işçilerden karşılayacağını söylüyor. Ama bir günlük kârını işçilerle paylaşmıyor. Bu üretimi biz işçiler yapıyoruz, bizim sırtımızdan kârına kâr katıyor. Bizim istediğimiz gerçek enflasyon oranında bir ücret artışı.”

Şirket, işçilerin mücadele kararlılığı karşısında devletin yardımına başvurdu. Fabrikaya çok sayıda polis ile bir TOMA’nın yanı sıra ilçe kaymakamı ve emniyet müdürü geldi.

Devlet yetkilileri, polis baskısı altında işçileri eylemi sona erdirmeye zorladılar ancak işçiler talepleri kabul edilene kadar geri adım atmayacaklarını bildirdiler. Bunun üzerine polis güçleri, müdahale etme tehdidinde bulunarak işçileri fabrikayı boşaltmaya zorladılar. İşçiler, fabrika önünde mücadelelerini sürdürüyorlar.

Evrensel gazetesine konuşan bir başka işçi, bütün metal işçilerini harekete geçmeye çağırdı: “Hem dayanışma için hem ekmeğimize sahip çıkmak için eylemler yayılmalı. Başta Bursa, Kocaeli olmak üzere sözleşmeden etkilenen tüm metal işçi kardeşlerimizin dayanışma göstermesi lazım. Bu süreç tüm metal işçilerini ilgilendiriyor. Herkesin kazanması için hep birlikte eyleme geçmemiz gerekir.”

Metal sendikaları, stratejik önem taşıyan metal sektöründeki bu fiili grevin hayat pahalılığına ve ölümcül pandemi politikalarına karşı daha geniş bir işçi sınıfı hareketini tetiklemesini engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Hem DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş’in hem de Türk-İş’e bağlı Türk Metal’in yöneticileri, satış sözleşmesinin imzalanmasının ve Çimsataş’taki grevin patlak vermesinin hemen ardından bütün fabrikaları ziyaret etmeye başladılar. İşçileri yatıştırmaya çalışan sendikacılar, sosyal medyadan yaptıkları paylaşımlarla işçilerin anlaşmayı “coşkuyla” karşıladığı yalanını söylüyorlar. Oysa gerçek tam tersidir.

Metal İşçileri Birliği’nin Facebook sayfasında, ülkenin dört bir yanından çok sayıda fabrikadan metal işçisi, Çimsataş işçileriyle dayanışmasını ifade etti ve kendi fabrikalarında da mücadele çağrısı yaptı.

Mercedes’in Aksaray fabrikasından bir işçi, işçilerin, sözleşmenin imzalanmasından sonra fabrikaya gelen sendika yöneticilerini dinlemeye gitmediğini belirterek şunları söyledi: “Aksaray Mercedes çalışanları iki yıldır fabrikaya pandemiyi bahane ederek gelmeyen şube başkanının … davetine 200 kişi katılıp 800 kişi katılmayarak tepkisini göstermiştir. Şube başkanı 200 kişiye konuşma yapıp kimseyi ikna edemeden fabrikadan ayrılmıştır.”

Kocaeli’deki Sarkuysan’dan bir metal işçisi ise şunları söylüyordu: “[Sendikacılar] Bizi kandırdılar! ‘Herkes memnun, bir tek siz memnun değilsiniz’ dediler. ‘Biz greve çıkacağız’ dedik, ‘yalnız kalırsınız’ dediler! İşte şimdi gördük. Çimsataş işçileri kanmadılar, eylemdeler. Tez zamanda bizler de eyleme geçmeliyiz.”

2020 Nisan ayında, 600’den fazla işçinin çalıştığı Sarkuysan fabrikasında, işçiler aralarında koronavirüs vakaları çıkmasına rağmen çalışmanın sürdürülmesi karşısında iş bırakmışve fabrikayı kapanmaya zorlamıştı.

Bursa’da bulunan Bosch fabrikasından bir işçi, “İnsan onuruyla yaşar ve bir kere ölür. Onurlu ve adaletli bir çalışma hayatı için yola çıkan Çimsataş işçilerinin yanında olmalıyız. Bu onların değil hepimizin sınavı,” diye belirtti.

Bursa’daki Renault fabrikasından bir otomotiv işçisi, sendikacıların asalak karakterini şu sözlerle ifade etti: “Sizler aslında işçinin alınterinden dökülen aidatlar ile geçinen, hava atan kocaman bir hiçsiniz.”

Ankara’daki Arçelik fabrikasında çalışan bir işçi de şunları söyledi: “Bugün [sendika yöneticisi] İbrahim Biçer geldi açıklama için. Herkes dışarı çıksın dendi, çoğu kişi mola istasyonu ve hatlarda kaldı, dışarı çıkmadı… Herkes kara kara düşünüyor, kimse memnun değil. Bu sefer olacak inşallah. TM’den [Türk Metal’den] umudunu kesenler birlik olup birbirimize umut olacağız. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz!”

Fabrikalarda kaynayan öfke, Türkiye’de ve dünya çapında gelişmekte olan büyük bir işçi sınıfı hareketinin sinyalini veriyor. Metal işçileri ve işçi sınıfının diğer kesimleri, işyerlerinde bağımsız taban komiteleri kurarak Çimsataş işçileriyle dayanışma eylemleri örgütlemeli; devlet ve şirket baskısı karşısında grevci işçileri savunmaya geçmelidir.

Loading