Çimsataş işçilerinin fiili grevi şirkete, polise ve sendikalara meydan okuyarak sürüyor

Mersin’de bulunan Çimsataş fabrikasındaki metal işçilerinin fiili grevi, şirket yönetiminin, devletin ve Birleşik Metal-İş sendikasının grevi sona erdirme çabalarına meydan okuyarak Çarşamba gününden beri kararlılıkla devam ediyor.

Yüzlerce işçi, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yaklaşık 150.000 işçiyi kapsayan üç sendika arasındaki yapılan satış sözleşmesini kabul etmeyerek üretimi durdurmuş ve fabrikayı işgal etmişti.

Fiili grev düzenleyen Çimsataş işçileri [Kaynak: @GazeteDavul Twitter]

İşçi sınıfının geniş kesimleri tarafından takip edilen bu fiili grev, hayat pahalılığına ve ölümcül pandemi politikalarına karşı küresel ölçekte gelişen bir işçi sınıfı hareketinin parçasıdır.

Çimsataş işçileri, Türkiye’nin dört bir yanından çok sayıda işçiden destek mesajları alıyor. Mersin’de yetersiz ücretlerini protesto eden sağlık emekçileri “Çimsataş işçilerinin yanındayız” derken, Şanlıurfa’da bulunan Uğur Tekstil Özak Tekstil işçileri de bir video yayınlayarak “Direnişi selamlıyoruz” dediler.

Perşembe günü polis zoruyla fabrikadan çıkarılan işçiler, fabrika önünde mücadeleyi sürdürüyorlar. Otoyoldan geçen araç şoförleri korna çalarak grevcilere destek verirken, işçiler “İş, ekmek yoksa barış da yok” ve “İşgal, grev, direniş” sloganları attılar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin anayasal toplantı ve gösteri hakkını uzun zamandır hiçe saydığı Türkiye’de, polis, işçilere “Gidin kanuni izinlerinizi alın. Şu anda kamu alanındasınız, bizim yetki alanındasınız” derken bir işçi “Ben kamu değil miyim, ben vatandaş değil miyim?” diye sordu. İşçiler, saldırı ve gözaltına tehdidine rağmen fabrikanın önünden ayrılmadılar.

Devletin tehdidi karşısında geri adım atmayan işçiler, şirketin işten çıkarma saldırısıyla karşılaştılar. 25 işçiye, bir cep telefonu mesajıyla, tazminatsız işten çıkarıldıkları bildirildi. Buna karşılık, metal işçileri, işten atılanlar geri alınana kadar grevin devam edeceğini ilan ettiler.

Çimsataş şirketinin işten çıkarma saldırısını, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikasının grevci işçileri ve destekçilerini hedef aldığı bir açıklama takip etti. Sendika, yaptığı açıklamada, “Metal işçisine yabancı, işkolumuzdaki sendikal mücadeleden ve grup toplu iş sözleşmesinin işleyişinden ve güçlüklerinden bihaber” çevrelerin yapılan toplu sözleşmeyi tartıştığını ve sendikayı hedef aldığını yazdı.

Sendika, ortalama ücretin 1 Eylül 2021 itibarıyla 6.025 TL’ye yükseltilmesini büyük bir başarı olarak sundu. Gerçekte ise, Türk-İş’in raporuna göre Aralık 2021’de dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 13.070 TL’ye yükselmiş ve gerçek yıllık enflasyon yüzde 80’i geçmiş durumda. Yani bu durum, Birleşik Metal-İş’in övündüğü toplu sözleşmenin işçileri sefalete mahkûm ettiğini gösteriyor.

Sendika ayrıca “33 işletmeye bağlı 44 fabrikada yaklaşık 11 bin üyemiz için sonuçlanan bu sözleşme, işkolunda ve üyelerimiz arasında yüksek oranda memnuniyetle karşılandı” iddiasında bulundu. Ancak gerçek tam tersidir.

Sendikaların fabrikalardaki “zafer” turlarına asıl olarak sendika yetkilisi olan çok az sayıda işçi destek verirken, tüm sendikalardan işçiler sosyal medyadan tepkilerini dile getirdiler.

Bilecik’te bulunan Demisaş fabrikasından bir işçi, Metal İşçileri Birliği’nin Facebook sayfasında bu durumu şöyle özetledi: “Bütün fabrikalarda sendika şakşakcıları hariç kimse memnun değil. Sendikaların ‘sözleşmeyi işçiler coşku ile karşıladı’ olarak paylaşması tamamen yalan. Hatta paylaşımların altına yapılan eleştiri yorumları siliniyor.”

İstanbul’daki Mercedes fabrikasından bir işçi de şunları belirtti: “Fabrikada kimse bu sözleşmeden memnun değil. Herkes homurdanıyor. Lakin ağlamayan bebeye meme vermezler. Bedavadan beklemeyi bırakıp harekete geçmeliyiz!”

Birleşik Metal-İş, aynı açıklamada, “Taslak hazırlığından müzakerelere, grev kararlarından sözleşmenin imzalanmasına tüm süreç, fabrikaların ortaklaşan taleplerini dikkate alarak, pek az sendikada bulunan bu yüksek katılım araçlarıyla sürdürülmüştür” diyerek yalan söylüyor.

Yazın üç sendika toplu sözleşme taslaklarını açıklamış ve ilk altı ay için yaklaşık yüzde 30 zam talep etmişti. Ancak sonraki aylarda hızla artan enflasyon ve Türk lirasının uğradığı değer kaybı sonucunda, metal işçileri taslak sözleşmelerin revize edilmesi talebini yükselttiler. Ancak sendikalar bu talebi reddettiler. Dahası, Birleşik Metal-İş de dahil hiçbir sendika, toplu sözleşmeyi oylamaya sunmadı ve işçilerin onayını almadı.

Siyasi Haber’e konuşan bir grevci işçi, bu konuda şunları belirtti: “Sözde, sözleşme işçiye sorulmadan imzalanmıyor fakat bizim bağlı olduğumuz Birleşik Metal-İş sendikası, bize sormadan yüzde 27 gibi bir zammı kabul etti ve sözleşmeyi imzaladı. Sendikamıza böyle bir şey yapmamaları gerektiğini söyledik ve kabul etmedik.”

Aynı işçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu duruma tepki olarak, toplanıp iş bırakmaya karar verdik. Yasal olmadığını söylediler. Biz başımıza ne geleceğini biliyoruz. Bedeli ne olursa olsun, biz bu yolun sonuna kadar gitmeyi düşünüyoruz.”

Sendikaların kendilerin sattığını söyleyen işçi sözlerini şöyle noktalıyordu: “Hiçbir sendika işçilerin arkasında durmuyor. Gördüğünüz gibi şu an burada yalnızız. Sendikalardan hiç kimse yok burada. Bizi yok sayarak, sözleşmeyi imzalayan sendikaları bu saatten sonra biz de tanımıyoruz. Bunu yapmamalıydılar. Sendikalar işçileri sattı.”

İş bırakarak yeni talepler öne süren işçiler, devam eden fiili grevdeki temel taleplerinin “İnsanca yaşayabileceğimiz bir ücret, sağlıklı iş ve yaşam koşulları” olduğunu belirtiyor. COVID-19 pandemisi sırasında tehlikeli koşullarda dizginsizce sömürülen işçiler, kapitalist kitlesel enfeksiyon ve ölüm politikasına direniyorlar.

Birleşik Metal-İş, yaptığı açıklamada ayrıca Çimsataş işçilerinin haklı taleplerinin kabul edilemez olduğunu iddia etti: “Mersin ÇİMSATAŞ’ta işyeri özelinde ortaya çıkan kimi taleplerin, imza altına alınmış grup toplu iş sözleşmesini tanımayarak, adeta yeni bir toplu iş sözleşmesi talebinin gündeme getirilmesi, mevcut grup sözleşmesi düzeni ve sendikal işleyiş açısından mümkün olabilecek bir durum değildir.”

Sendika “Kimi çevrelerin üyelerimiz üzerinde farklı bir beklenti ve algı oluşturması, üyelerimizi sendikamızla karşı karşıya getirme çabasıdır” iddiasında bulunurken, gerçekte işçiler ile sendikalar nesnel olarak barikatın karşıt taraflarında bulunmaktadır.

Çimsataş yönetiminin bu sendika açıklamasını grevci işçilere göndererek onları bu açıklamayla tehdit etmesi, şirketler ile sendikalar arasındaki işbirliğinin yalnızca altını çizmektedir. Çimsataş’taki fiili grev, sendikaların bir “işçi örgütü” değil ama şirketlerin hizmetinde bulunan işçi sınıfı karşıtı bir araç olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.

Sendikanın işçileri bölmeyi ve mücadeleyi sona erdirmeyi amaçlayan bu açıklaması, Çimsataş işçilerinin cesur mücadelesinin egemen sınıf, devlet ve sendikalarda yarattığı paniği yansıtmaktadır. Toplumsal eşitsizlik, hayat pahalılığı ve ölümcül pandemi politikaları milyonlarca işçi için katlanılmaz hale gelirken, kapitalist düzenin savunucuları işçi sınıfı içindeki muhalefetin kitlesel bir hareket biçiminde patlak vermesinden korkuyor.

Bu süreç, sendikalarla organik bağlantıları bulunan orta sınıf sahte sol örgütlerin işçi sınıfı karşıtı karakterini de gözler önüne seriyor. Stalinist Türkiye Komünist Partisi (TKP) yöneticisi ve Birleşik Metal-İş’te örgütlenme uzmanı olan Alpaslan Savaş, Twitter hesabından sendikanın açıklamasını paylaşarak, partisinin işçilerin karşısındaki konumunu açıkça ortaya koydu.

Birleşik Metal-İş sendikasının coşkulu bir destekçisi olan Pablocu Devrimci İşçi Partisi de, sendikanın açıklamasından önce yayımladığı bir yazıda şunları belirtmişti: “Birleşik Metal-İş sendikası sınıf mücadeleci tarihine sahip çıkacak ve Kavellerin mirasını bugüne taşıyacaksa, Çimsataş’taki ve başka eylemleri sendikaya karşı olarak değerlendirmemeli, suskunluğunu bozmalı ve mücadelenin başarısı için güçlerini seferber etmelidir.”

Dünya Sosyalist Web Sitesi, metal işçilerini ve işçi sınıfının diğer kesimlerini, sendikal boyunduruğu kırmaya ve mücadelenin yönetimini ele almak üzere işyerlerinde bağımsız taban komiteleri kurmaya çağırıyor. Bütün işçiler, Çimsataş metal işçileriyle dayanışma eylemleri düzenlemeli; devlet, şirket ve sendika baskısı karşısında grevci işçileri savunmalıdır.

Loading