Ukrayna’daki savaş ve Rusya yaptırımları Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da gıda arzını tehdit ediyor

ABD-NATO’nun Ukrayna’da kışkırttığı savaş, ABD emperyalizminin onlarca yıldır sürdürdüğü savaşlar yüzünden milyonlarca insanın gıda ihtiyacını karşılayamadığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında gıda arzını tehdit ediyor.

Rusya ve Ukrayna, dünya tahıl ihracatının yaklaşık üçte birini, mısır ticaretinin beşte birini ve ayçiçek yağı üretiminin neredeyse yüzde 80’ini karşılıyor.

Hem Rusya hem de Ukrayna’dan yapılan ihracatlar, Washington ve Avrupalı devletlerinin Rusya’nın bankalarına, gemilerine ve havayollarına uyguladığı yaptırımlar nedeniyle neredeyse durma noktasına geldi. Savaşta önemli bir muharebe alanı olan ve Rusya ile Ukrayna’nın tahıl ihracatının çoğunun taşındığı kuzey Karadeniz limanları, çatışmalar nedeniyle kapandı ve onlarca kargo gemisini durdu. Kiralayacak gemi bulunmuyor. Uçuş yasakları, kargo uçaklarının Rus hava sahasından başka yön çevrilmesine neden olarak maliyetleri ve seyahat süresini artırıyor.

Tomsk, Sibirya’da bulunan bir buğday tarlası (Creative Commons)

Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre, Nisan 2020 ile Aralık 2021 arasında, pandeminin etkisi ve jeopolitik gerilimlerin artması nedeniyle buğday fiyatı yüzde 80 yükselirken, 2022’de buğday fiyatları şimdiye kadar yüzde 37, mısır fiyatları ise yüzde 21 arttı.

Fiyat artışları kısmen, hakkında çok az şey söylenen yatırımcı spekülasyonlarından, ekilebilir arazilerin etanol üretimine kaydırılmasından, İran (50 yılın en şiddetli kuraklığını yaşıyor), Suriye, Fas, Irak, Türkiye ve Mısır gibi kilit üretici ülkelerdeki kuraklıklardan ve iklim değişikliğinden kaynaklanıyor. Geçmiş mahsullerden geriye kalan buğdayların nakli, gıda fiyatlarının yükselerek 60’tan fazla ülkede gıda isyanlarını tetiklediği 2008’den bu yana en düşük seviyede. Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesinden önce bile, jeopolitik gerilimler küresel gıda piyasalarını altüst etmiş durumdaydı. Bu durum, Ukrayna’dan yapılan ithalata bağımlı ülkeler için korkunç sonuçlar doğurdu. Lübnan ve nüfusun yarısından fazlasının hâlihazırda akut gıda güvensizliğinden mustarip olduğu Yemen bu ülkeler arasındadır.

BM’nin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın Suriye ve Yemen gibi en yoksul ve gıda açısından en zayıf ülkelerine gıda sağlayan Dünya Gıda Programı (WFP), Ukrayna buğdayına bağımlı durumda. WFP Başkanı David Beasley, BBC World Service’e, dünya çapında potansiyel açlıkla karşı karşıya kalan insan sayısının, Rusya’nın Ukrayna’yı istilasından önceki dört yılda, çatışma, iklim değişikliği ve pandemiden oluşan “kusursuz bir fırtına” nedeniyle 80 milyondan 276 milyona yükseldiğini söyledi.

Dünyanın en büyük buğday ithalatçısı olan Mısır, ithalatının yaklaşık yüzde 86’sını Ukrayna ve Rusya’dan yapıyor ve önemli alternatif arzlar bulamıyor. Türkiye de buğday ithalatının yüzde 75’ini bu iki ülkeden sağlıyor. Lübnan toplam buğday tüketiminin yüzde 60’ını, Tunus yüzde 50’sini, Libya yüzde 43’ünü ve Yemen yüzde 22’sini Ukrayna’dan ithal ediyor.

ABD Tarım Bakanlığı, İran, Suriye, Irak, Türkiye ve Mısır’ın toplamda 2021-22 tarım yılında hububat ithalatını 35,5 milyon tona veya dünya toplamının yüzde 17’sine yükselmesini bekliyor. 2020-21’de bu rakam toplam 25,9 milyon ton ya da dünya toplamının yüzde 13’üydü.

Nüfusun yüzde 30’unun günde 1,50 doların altında bir gelirle yaşadığı ve kalorilerinin üçte biri ve proteinlerinin yüzde 45’i için sübvansiyonlu ekmeğe bel bağladığı Mısır’da ekmek fiyatları özellikle hassas. Egemen seçkinler, 1980’lerden bu yana değişmeyen fiyatları yükseltme girişimlerinin 1977’de gıda protestolarını ve 2008’de gösterileri tetiklediğinin ve 2011’de Hüsnü Mübarek’in devrilmesinde önemli bir faktör olduğunun bilincinde. O zamandan beri, 2017, 2019 ve 2020’de artan hayat pahalılığı nedeniyle protestolar düzenlendi. Geçtiğimiz yıl, Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi, sübvansiyonlu ekmek fiyatlarını artıracağını duyurdu ama bu henüz uygulanmadı. Mısır’ın ekmek sübvansiyonları halihazırda yılda 3,2 milyar dolara mal olurken, Maliye Bakanlığı 2021-22’de 763 milyon dolarlık ek bir bütçe ayırması gerekeceğini tahmin ediyor.

Fiyatların üç yıldan daha kısa bir sürede yüzde 1.000 arttığı Lübnan’da, elde yalnızca bir aylık stok var. Ekonomi çökerken, hükümet Mart 2020’de uluslararası borcunu temerrüde düşürdü ve ekmek de dahil olmak üzere bir dizi mal üzerindeki sübvansiyonları azalttı; bunlardan bazılarının maliyeti üç yıl öncesine göre beş ila dokuz kat daha fazla.

Yemen, Nisan 2015’te başlayan ve Batı destekli hükümeti deviren Husiler önderliğindeki isyanı bastırmayı amaçlayan ABD destekli Suudi istilasının ardından korkunç bir savaşla karşı karşıya kaldı. Yemen, ortalama bir hanehalkının kalori alımının yarısından fazlasını oluşturan ekmeğe oldukça bağımlı. Çocukları Kurtarın Vakfı’nın Yemen Direktörü Rama Hansraj, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Yemen’de 8 milyon çocuk şimdiden kıtlığın eşiğinde. Aileler perişan. Yedi yıllık savaş boyunca dehşet üstüne dehşet yaşadılar. Özellikle çocuklarını hayatta tutan ana madde [ekmek] konusunda bir şoka daha dayanamayacaklarından korkuyoruz.” Hansraj, savunmasız durumdaki diğer ülkelerde dehşet verici durumlar ortaya çıkarabilecek küresel bir “dalgalanma etkisi” olabileceği uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçtiğimiz yaz işsizlik ve yükselen enflasyondan dolayı yaşanan huzursuzluk nedeniyle parlamentoyu görevden aldığı Tunus, hâlihazırda tahıl ithalatının maliyetini karşılamakta zorlanıyordu. Hükümet ekmek fiyatını kontrol ederken, aylardır fırınların un masraflarını karşılamadı; bu da fırınların erken kapanmasına ya da karneyle ekmek satmasına neden oldu. Said, uluslararası borcu kapatmak için bir IMF kredisi peşinde koşuyor. Kredinin koşulları, kamu sektörü ücretlerinde ve sübvansiyonlarda kesinti yapılmasını gerektiriyor.

Sudan da Rusya ve Ukrayna’dan buğday ve bitkisel yağ ithalatına bağımlı durumda. Ülkenin yabancı rezervleri bu ay 3 milyar doların altına düştü ve demokrasi isteyen aktivistlerin topluca öldürülmesinin ardından ABD yaptırımlarının yenilenmesi tehdidiyle karşı karşıya. Sudan’ın Devlet Başkanı Yardımcısı Mohamed Hamdan Dagalo, yaptırımları önlemek amacıyla Rusya’ya Kızıldeniz’de bir deniz üssü teklif etmek üzere Moskova’ya gitti.

Yerli üretim için gübre maliyeti de aynı şekilde yükseliyor. Üretimde kullanılan gaz ve potasyumun fiyatı, Avrupa Birliği’nin Belarus’a (önde gelen bir potas üreticisi) ve Rusya’ya (Avrupa gıda üretiminde kullanılan temel besinlerin yaklaşık dörtte birini sağlıyordu) yaptırımlar açıklamasının ardından yükseldi. Çin de kendi arzını güvence altına alma yönünde adımlar attı. Norveçli kimya şirketi Yara International, BBC’ye yaptığı açıklamada, gübre kıtlığının mahsul verimini etkileyerek “küresel bir gıda krizine” yol açabileceğini söyledi.

ABD’nin enerjiden sorumlu eski müsteşarı Frank Fannon’ın Financial Times’a söylediği gibi, önemli bir konu daha bulunuyor: “Emtia uzun süredir silah haline getirilmiş durumda... Asıl mesele, bir devletin tetiği ne zaman çekeceğidir.”

Washington ve büyük güçler, Ukrayna’daki savaşı, bağımlı devletleri hizaya sokmak ve dünya ekonomisini kendi çıkarlarına göre yeniden düzenlemek için bir dış politika “fırsatı” olarak görüyorlar. Buğday bağlamında, ABD, Kanada ve Avustralya gibi diğer ihracatçı ülkeler, açığı kapatamasalar da talepteki artıştan yararlanıyorlar.

Dünyanın egemen seçkinleri, 2011’deki Arap Baharı devrimlerinde olduğu gibi, gıda fiyatı krizinin toplumsal istikrarsızlığı, göçü ve siyasi huzursuzluğu körükleyeceğinin son derece farkındalar.

Geçtiğimiz ay, Fas’ta hükümet karşıtı protestolar ve gıda isyanları patlak verdi. Bu hafta, kamyon şoförleri artan yakıt maliyetlerini protesto etmek için üç gün boyunca grev yaptı ve fiyatlara ve dağıtımcıların vurgunculuğuna bir üst sınır getirilmesini talep etti.

Hem gıda fiyatlarındaki aşırı artışlar ve büyüyen küresel açlık hem de nükleer savaş tehlikesi, uluslararası işçi sınıfının şu ya da bu kapitalist rejimin tarafında savaşmaya karşı çıkarak, üretimi özel kâr yerine toplumsal ihtiyaç temelinde yeniden örgütlemek üzere bir uluslararası sosyalist devrim uğruna mücadele etmesinin acil gerekliliğini bir ölüm kalım meselesi olarak gündeme getiriyor.

10 Mart 2022

Loading