Brezilya’dan 7 Prisoners filmi ve modern köle işçiliği

Alexandre Moratto tarafından yönetildi; Moratto ve Thayná Mantesso tarafından yazıldı

Brezilyalı yönetmen Alexandre Moratto’nun yönettiği; senaryosunu ise Moratto’nun Thayná Mantesso ile birlikte yazdığı 7 Prisoners (7 Tutsak), günümüz Brezilya’sındaki kölelik ve insan kaçakçılığı gerçeğini dramatize eden sürükleyici bir film. Filmin yapımcılığını ünlü yönetmenler Ramin Bahrani (Chop Shop, 99 Homes, The White Tiger) ve Fernando Meirelles (City of God) üstleniyor.

Üretken kapasiteleri ve teknolojik ilerlemeleri sayesinde herkes için uygun ve rahat koşullar yaratabilecek küresel bir toplumda, insan köleliği yine de bir bela olmaya devam ediyor. On milyonlarca insan kapitalizm tarafından bu ilkel ve vahşi koşullara hapsedilmiş durumda ve bu insanların bir kısmı da büyük kentlerde yaşıyor.

Rodrigo Santoro ve Christian Malheiros, 7 Prisoners

Netflix’te yayınlanan 7 Prisoners, dünya prömiyerini 2021 Venedik Film Festivali’nde, Kuzey Amerika prömiyerini ise 2021 Toronto Film Festivali’nde yaptı.

Açılış sahnesinde, Brezilya’nın yoksul kırsalında tarım işçisi olarak çalışan 18 yaşındaki Mateus (Christian Malheiros) ailesiyle vedalaşır ve büyük şehre yapacağı yolculuk için kendisine bir gömlek almak üzere “bir aylık yiyecek” harcamasını kullandığı için annesini azarlar. Gülümsemesi de vaatleri kadar sahte olan bir adamın kullandığı bir minibüsle yola çıkar.

Mateus ve birlikte seyahat ettiği diğer çocuklar –Samuel (Bruno Rocha), Ezequiel (Vitor Julian) ve Isaque (Lucas Oranmian)– göz kamaştırıcı manzaralar ve şaşırtıcı harikalarla dolu Oz ülkesi gibiSão Paulo metropolüne varırlar. Ancak vardıkları yer şehrin göbeğindeki devasa bir hurdalık olunca başlarından kaynar sular dökülür.

Mateus çok geçmeden kendisini ve diğerlerini şehre çeken vaatlerin yalan olduğunu anlar. Berbat yaşam alanları, yetersiz yemekler, zalim bir patron olan Luca (Rodrigo Santoro) ve onun sadist uşakları, hurdalıktan bakır tel sıyırmak olan işlerinin cehenneme dönmesini sağlar. Diğer çocuklardan en az biri okuma yazma bilmemektedir; sonunda Mateus grubun liderliğini üstlenir.

Fiziksel şiddet ve aşağılama bu sömürü mekanizmasının başlıca silahlarıdır. Dahası, Luca’nın arkasında gerçek kukla ustaları olan polis ve siyaset aygıtı durmaktadır. Mateus, Luca’yı alt edip kendisi ve yoldaşları için bir kaçış planı yapacak zekâya sahip olduğuna inanırken, bunun yerine kendisi de kukla haline gelir. Yavaş yavaş ve farkında olmadan baştan çıkarılır ve Luca’nın çırağı haline getirilir, bir noktada kurnaz patronunun annesine 4.000 dolar gönderdiğini öğrenir. Kırılma noktası, Mateus’un hurdalık için yeni bir grup zincirli göçmen işçinin taşınmasına ve disipline edilmesine yardımcı olmak için ödemeden bir pay alması olur. Bu bölümde aynı zamanda başka bir sömürü olan kadın ticareti de görülür.

Mateus Luca’ya bu insanların nereden geldiğini sorduğunda, akıl hocası soğukkanlılıkla cevap verir: “Uçaklar, otobüsler, nakliye konteynırları. Diğer her şey gibi, her şeyi çalışır halde tutmak için yeterince satın alıyoruz... Sizin emeğiniz tüm şehre güç veriyor.”

Mateus’un ahlaki temeli yavaş yavaş aşınır. Bu, asla hayal bile edemeyeceği bir şeydir. Ama Luca’nın cezbedici vaatleri –ödüller, ayrıcalıklar, partiler– daha ağır basar. Luca, kendisine uygulanan hain yöntemlerin aynısını uygulamaktadır.

Bir siyasetçi, Mateus’a ikiyüzlü bir şekilde çocuklara “daha iyi bir ülke” bırakmak için siyasete girdiğini söyler. Gerçekte ise çocukları köleleştirmek onu zengin ve güçlü kılmaktadır!

7 Prisoners, kararlı ve başarılı bir oyuncu kadrosuna sahip, son derece rahatsız edici bir film. João Gabriel de Queiroz’un sinematografisi acımasızca karanlık ve kasvetli bir atmosfer sağlıyor. Yönetmen Moratto’nun Deadline’a söylediği gibi: “Bu sadece Brezilya’da olan bir şey değil. Bu küresel bir mesele. BM tahminlerine göre, bugün dünyada insan kaçakçılığı ve köleleştirme mağduru olan 40 milyon insan var. Çok fazla insan. Ve bu her ülkede var ve gözlerden gizleniyor.”

Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü, dünya genelinde yaklaşık 200 milyon insanın modern kölelik veya çocuk işçiliği mağduru olduğunu bildirmektedir. Neredeyse her on çocuktan biri, yani 151,6 milyon çocuk, işçi olarak sömürüye maruz kalıyor.

Moratto, screenrant.com’a verdiği röportajda, Brezilya televizyonunda São Paulo’daki bir fabrikada zincire vurulmuş halde çalışmaya zorlanan bir adamı gördüğünde verdiği tepkiyi anlatıyor: “Bunu gördüğümde tamamen şok oldum. Bunun şu anda yaşandığına ve gözlerden gizlendiğine inanamadım. Gerçekten araştırmaya başladım; elime geçen her kitabı, her makaleyi okumaya başladım... BM ve Brezilya Çalışma Bakanlığı ile işbirliği yaparak insan kaçakçılığı ve modern kölelikten kurtulan 60’tan fazla kişiyle konuşan bir arkadaşıma eşlik ettim.”

Christian Malheiros, 7 Prisioners

Film yapımcısı şöyle devam ediyor: “Hikâyelerini ilk ağızdan dinlemek, onlarla tanışmak ve gözlerinin içine bakmak gerçekten çok mahcup ediciydi. Yaşadıklarının üstesinden gelme ve farkındalık yaratmak için hâlâ bu konuda konuşmak isteme güçlerini ve cesaretlerini gördüğümde, işte o zaman ‘Kesinlikle bu filmi yapmalıyım ve şu anda önceliğim bu olmalı’ dedim.”

Dolayısıyla, film haklı olarak öfke ve tiksintiyle dolu. Eğer 7 Prisoners ile ilgili herhangi bir mesele gündeme getirilecekse, bu şu olabilir:

Mateus –başlangıçta sadece hayatta kalmak için, daha sonra ise kendinin ve ailesinin cebini doldurmak için– bu sömürüye ortak oluyor. Böyle tipler var. Ancak São Paulo’da ve başka yerlerde bunlar istisnadır. Nüfusu 12 milyonu aşan São Paulo’daki huzursuz işçi sınıfı, birçok büyük mücadelede savaşçılığını kanıtlamıştır.

Son yıllarda on binlerce öğretmen ve kamu emekçisi, Brezilya hükümetinin ölümcül COVID politikasına ve haklarına yaptığı saldırılara karşı mücadele ediyor. São Paulo’da 2018 ve 2019 yıllarında belediye çalışanları tarafından önemli grevler ve gösteriler düzenlendi. Filmin, resmettiği korkunç koşulları hayatın kalıcı gerçekleri; sömürücüleri ve onların müttefiklerini de her şeye kadir olarak görme eğilimi bu gerçeklere ters düşüyor.

Loading