Perspektif

Zelenskiy’nin savaş sırasında yaptığı Berlin ziyareti ve Almanya’nın Doğu’ya yeni yönelimi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Avrupa gezisi kapsamında Pazar sabahı Berlin’deki Başbakanlık binası önünde askeri törenle karşılandı. Birkaç düzine üniformalı ve silahlı askerin bulunduğu ortam oldukça militaristti. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile bir görüşme ve basın toplantısının ardından iki hükümet başkanı birlikte yüksek güvenlik önlemleri altında Aachen’a uçtu ve Zelenskiy burada Aachen Uluslararası Şarlman Ödülü’nü aldı.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, 14 Mayıs 2023 Pazar günü Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile birlikte Almanya'nın başkenti Berlin'deki başbakanlık binasında resmi bir askeri resepsiyon sırasında. [AP Photo/Matthias Schrader]

Zelenskiy’nin Berlin ziyareti, Alman emperyalizminin Ukrayna’daki savaşa müdahalesinde yeni bir aşamaya işaret ediyor. Fiili olarak Almanya, karanlık bir geleneği takip ederek Rusya ile yeniden savaş halindedir. Alman emperyalizmi 20. yüzyılda Rusya’yı iki kez askeri olarak boyunduruk altına almaya çalışmış ve korkunç suçlar işlemişti. Şimdi egemen sınıf üçüncü kez deniyor. Önceki iki savaşta olduğu gibi, Ukrayna merkezi bir savaş alanı oldu. Ve yine Alman emperyalizmi sağcı Ukraynalı milliyetçilere güveniyor.

“Özgürlük” ve “demokrasiyi” savunma hakkındaki resmi ifadeler propagandadan başka bir şey değildir. Tarih bilgisi olan herkes, bunun eski sorunlarla ilgili olduğunu bilir. Alman emperyalizminin “Doğu’ya” yeniden “yönelmesi” (Drang nach Osten) ve üçüncü bir “dünya gücünü ele geçirmesi” (Griff nach der Weltmacht). Hiç kimse yanılsamaya kapılmamalıdır. Alman tanklarını eninde sonunda Alman askerleri takip edecek ve Rus sınırında durmayacaklar.

Alman askeri makinesinin seferberliği, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana en kapsamlı seferberlik oldu. Zelenskiy’nin gelişinden bir gün önce Cumartesi günü Alman hükümeti Ukrayna ordusuna yaptığı askeri yardımı büyük ölçüde arttırdığını duyurdu. Dışişleri Bakanlığı Twitter’da “Almanya Ukrayna için şimdiye kadarki en büyük askeri destek paketini hazırlıyor” diye yazdı.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

“Paket 2.7 milyar Avro değerinde topçu, hava savunma, zırhlı muharebe araçları ve askeri mühendislik kabiliyetlerini içermektedir.” 30 Leopard 1 A5 muharebe tankı, 20 Marder piyade savaş aracı, 18 obüs, 100 zırhlı savaş aracı, füzeleriyle birlikte 12 IRIS-T SLS fırlatıcısı ve 4 IRIS-T SLM hava savunma sistemi ve topçu mühimmatını kapsamaktadır.

Buna ek olarak Alman savunma sanayi doğrudan Ukrayna’da tank ve diğer silah sistemlerinin inşasını planlıyor. Rheinmetall CEO’su Armin Papperger, “sözleşmeler imzalandı” dedi. Rheinmetall, Ukrayna devlet şirketi Ukroboronprom ile tankların onarımı ve inşası için bir ortak girişim kurdu. Handelsblatt gazetesi, tanklar konusundaki işbirliğinin “kapsamlı işbirliğine giden yolda sadece ilk adım” olduğunu yazıyor. Önümüzdeki günlerde “mühimmat ve hava savunma alanlarında iki ortak girişim için daha sözleşme imzalanacak.”

Zelenskiy ile ortak basın toplantısında Scholz, Kiev ile askeri dayanışma çağrısında bulundu. “Aramızdaki yakın bağ önümüzdeki on yıllar boyunca iki ülke arasındaki ilişkiyi şekillendirecek” dedi. “Yaşanan dehşet ve adaletsizlik karşısında, birbirimize daha da yakınlaşıyoruz. Ukrayna’yı sadece insani açıdan değil, aynı zamanda siyasi, mali ve elbette silah açısından da destekliyoruz.”

Scholz bugüne kadar yapılan askeri yardımların boyutuyla övündü ve tüm bunların sadece bir başlangıç olduğunu açıkça ifade etti. “Savaşın başlangıcından bu yana sadece Ukrayna’ya verdiğimiz ikili destek 17 milyar Avro’ya ulaştı ve bu yardımın önümüzdeki yıllarda da devam etmesi için rotayı belirledik. ... Almanya şu anda ABD’den sonra Ukrayna’nın en büyük ikinci destekçisi konumunda ve bunu sürdürmeye devam edeceğiz.” Bu da “paketin büyüklüğünü açıkça ortaya koyuyor.” “Ukrayna’yı gerektiği sürece desteklemeye devam edeceğiz” diye de ekledi.

Berlin’in ilan ettiği hedef Rus ordusunun Ukrayna’da tamamen yenilgiye uğratılmasıdır. Scholz, “Kiev haklı olarak ve bizim de tam desteğimizle, [barışın] sadece savaşın dondurulması ya da Rus tarafınca dikte edilen bir barışın formüle edilmesi anlamına gelemeyeceğini talep ediyor” dedi.

Emperyalist güçler ise “zafer barışına” ulaşmak için nükleer silahlara sahip Rusya’ya karşı giderek daha fazla doğrudan savaş yürütüyorlar. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, böyle bir askeri anlaşmazlıkta “saldırganın aynı zamanda karşı tarafın topraklarına da-örneğin ikmal yollarını kesmek için- girmesi tamamen normaldir” dedi. Bu, Ukrayna’nın Rusya’ya saldırması için açık çek anlamına geliyor ve doğrudan savaş ilanına yaklaşıyor.

Almanya’nın nükleer bir dünya savaşı tehlikesini giderek arttıran savaş saldırganlığı, Rusya’nın “saldırgan savaşına” karşı Ukrayna’nın savunulması iddialarıyla kamuoyu önünde meşrulaştırılıyor. Bu da propagandadan başka bir şey değildir. Ukrayna’da asıl saldırgan olan Moskova değil, emperyalist güçlerdir. NATO, Rusya’yı uzun süredir askeri olarak kuşatarak, Putin rejiminin gerici müdahalesini kasıtlı olarak kışkırtmıştır. Şimdi de kaynak zengini Rusya’ya boyun eğdirmek ve Ukrayna üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmak için çatışmayı tırmandırıyor.

Bu şekilde, özellikle Alman emperyalizmi, büyük güç konumu için tarihsel planlarını sürdürmektedir. Daha Birinci Dünya Savaşı’nda, “Orta Avrupa” (Mitteleuropa) üzerinde Alman hegemonyası kurmanın yanı sıra hammadde zengini ve jeostratejik olarak merkezi Ukrayna’nın kontrolü de Alman İmparatorluğu’nun ilan edilmiş savaş hedeflerinden biriydi. Tarihçi Oleh S. Fedyshyn, Almanya’nın Doğu’ya Yönelişi ve Ukrayna Devrimi 1917-1918 adlı kitabında bu konu hakkında yazmıştır:

Almanlar ilk başta Kiev’den öteye gitmeye niyetli değildi. Daha sonra Harkov’a kadar doğuya ilerlemeye karar verdiler. Kısa bir süre sonra, Donets havzasındaki kömürün Ukrayna sanayisinin ve ulaşımının işleyişi için kesinlikle gerekli olduğu bilgisi Almanları, kömür bölgesini Bolşeviklerden korumak için bu bölgeye de girmeleri gerektiğine ikna etti. Sonunda Almanlar, Don bölgesinin yaklaşık üçte birini işgal ederek hakimiyetlerini daha da doğuya doğru genişlettiler ve sonunda Gürcistan’a yerleştiler. ... Ukrayna’daki siyasi ve hukuki düzenlemeler belirsizliğini korurken, tartışmasız olan bir şey vardı: Almanya, Ukrayna ekonomisi üzerindeki sömürüsünü yoğunlaştırmaya kararlıydı. Bu, Reich’ın sadece Ukrayna’daki değil, tüm doğudaki siyasi müdahalesini derinleştirecekti.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler bu politikayı sürdürmeye devam etmiştir. Özellikle Alman tarihçi Fritz Fischer, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Ukrayna’yı işgalinden Nazilere uzanan doğrudan bir hat olduğuna dikkat çekmiştir. Siyasi fikirleri Hitler’in Kavgam kitabına dahil edilen Nazi partisi gazetesi Völkischer Beobachter’in kurucularından biri, Kiev’de Almanya tarafından atanan eski hükümet başkanı Hetman Skoropadsky idi. Holokost’a yol açan ve en az 27 milyon Sovyet vatandaşının hayatına mal olan Sovyetler Birliği’ne karşı imha savaşında Ukrayna’nın fethi merkezi bir rol oynamıştır. Fischer, Hitler war kein Betriebsunfall (“Hitler bir kaza değildi”) adlı kitabında, “Jeo-politik, stratejik ve ekonomik hedefler (‘Ostland’a gitmek istiyoruz!’) Wilhelmci tüm Alman yayılmacılığı ile süreklilik arz etmektedir” açıklamasını yapmıştır.

Şimdi Alman emperyalizmi bir kez daha Ukrayna’yı ve bir zamanlar Sovyetler Birliği ve Rus İmparatorluğu’na ait olan diğer ülkeleri Moskova’nın etki alanından çıkarma ve Alman egemenliğindeki Avrupa Birliği’nin kontrolü altına sokma hedefinin peşinde. Scholz, “Şarlman Ödülü’nün Zelenskiy’e verilmesi yeni bir başlangıca işaret ediyor; Ukrayna, Batı Balkan ülkeleri, Moldova ve gelecekte Gürcistan ile birlikte Avrupa’da daha da yakınlaşmamızın başlangıcı” dedi.

Başka bir deyişle, Alman savaş saldırısının arkasında, özünde, daha önce olduğu gibi aynı emperyalist arzular vardır. Almanya’nın yeniden birleşmesinden bu yana egemen sınıf, küresel jeostratejik ve ekonomik çıkarlarının peşinden gitmek üzere Avrupa’yı Alman liderliği altında örgütlemek için sistematik olarak çalışmaktadır. Alman emperyalizmi Yugoslavya’nın kanlı bir şekilde parçalanmasında ve NATO’nun Sırbistan’ı bombalamasında zaten merkezi bir rol oynamıştı. Bunu Bundeswehr’in Afganistan, Ortadoğu ve Afrika’daki savaş misyonları izledi. Rusya’ya gelince, Berlin sadece bu ülkenin geniş kaynaklarına duyduğu açlıkla değil, aynı zamanda geçmişteki savaş yenilgilerinin intikamını alma arzusuyla da hareket etmektedir.

Parlamentodaki tüm partiler, özellikle de sahte sol partiler savaş ve yeniden silahlanma yolunda ilerlerken, Sozialistische Gleichheitspartei (Almanya Sosyalist Eşitlik Partisi-SGP) en başından beri Alman militarizminin geri dönüşüne karşı mücadele etti. Daha 2014 yılında -Ukrayna’daki Rusya karşıtı darbeden kısa bir süre sonra- bir kararla uyarıda bulundu:

Tarih, büyük bir şiddetle geri dönüyor. Alman egemen sınıfı, Nazilerin suçlarından ve II. Dünya Savaşı’ndaki yenilgisinden neredeyse 70 yıl sonra, bir kez daha, Alman İmparatorluğu’nun ve Hitler’in büyük güç politikalarını benimsiyorlar. Rusya karşıtı savaş propagandasının artış hızı, I. ve II. Dünya Savaşları öncesi dönemleri anımsatıyor. Alman hükümeti, Ukrayna’da, II. Dünya Savaşı’ndaki Nazi işbirlikçilerinin geleneğini sürdüren Svoboda ve Sağ Sektör faşistleri ile işbirliği yapıyor. O, iki dünya savaşında Almanya tarafından işgal edilmiş olan bu ülkeyi Rusya’ya karşı bir yığınak alanı olarak kullanıyor.

Bu süreç oldukça ilerlemiş durumda. Almanya ve diğer emperyalist güçler, Rusya’ya karşı savaş yürütmek amacıyla Ukrayna ordusunu ve onun içinde faaliyet gösteren faşist güçleri silahlandırmak için yarışıyor. Bu süreçte, Almanya’nın saldırgan bir askeri güç olarak geri dönmesinin, Avrupalı güçler ve özellikle Almanya ile ABD arasındaki gerilimleri de arttıracağı açıktır. Alman burjuvazisi açısından, Avrupa’da ve Ukrayna ile Rusya üzerinde üstünlük mücadelesi, nihayetinde ABD ile yeni bir çatışmanın hazırlığıdır.

Yıkıcı bir üçüncü dünya savaşı felaketini önlemenin tek yolu, Ukrayna ve Rusya da dahil olmak üzere, uluslararası işçi sınıfının savaşa ve onun nedeni olan kapitalizme karşı sosyalist bir hareket inşa etmesidir. Okurlarımızı bugün Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nde SGP’ye ve onun uluslararası kardeş partilerine katılmaya ve bu mücadelede yer almaya çağırıyoruz.

Loading