Erdoğan Ukrayna’nın NATO üyeliğini “hak ettiğini” ilan etti ve Azak komutanlarını serbest bıraktı

Cumartesi günü İstanbul’da Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i ağırlayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna’nın NATO üyeliğini “hak ettiğini” ilan etti. Açıklama, 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek NATO’nun savaş zirvesinin hemen öncesinde geldi.

Zelenskiy ile ortak basın toplantısında “Şüphesiz Ukrayna NATO’ya üyeliği hak ediyor,” diyen Erdoğan, bunun öncesinde de hükümetinin savaşta Ukrayna’ya olan desteğini açıkça ifade ederek şunları söyledi: “… savaşta Ukrayna halkı ülkesinin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını savunuyor… 2014 Kırım’ın uluslararası hukuka aykırı şekilde ilhakından bu yana Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına olan desteğimizi tüm platformlarda ifade ettik.”

NATO üyesi olan Türkiye, Türk burjuvazisinin her iki tarafla da güçlü ekonomik ve askeri bağları nedeniyle NATO ile Rusya arasında manevra yapma politikası izlemeye çalışıyor. Ankara, Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı istilasının ardından Montrö Sözleşmesi’ne dayanarak boğazları hem NATO’nun hem de Rusya’nın savaş gemilerine kapatmış ve müzakere yoluyla çözüm çağrısı yapmayı sürdürmüştü.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy (ortada), Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (solda) ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres Ukrayna'nın Lviv kentinde gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından el sıkıştılar, 18 Ağustos 2022, Perşembe. [AP Photo/Evgeniy Maloletka]

Ankara’nın Ukrayna’nın NATO üyeliğine verdiği destek, ABD liderliğindeki NATO’nun Rusya'ya karşı savaşının keskin bir şekilde tırmandığı koşullarda giderek sürdürülemez hale geldiğini göstermektedir. Erdoğan daha önce de Mart ayında Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay veren son lider olarak Rusya’ya karşı önemli bir tırmanmanın önünü açmıştı. Meclisteki oylama, Türk burjuvazisinin emperyalizmin hizmetinde olduğunu bir kez daha tasdik edecek şekilde oybirliğiyle kabul edilmişti.

Bir yandan NATO’yu Rusya ile doğrudan savaşa sokacak canice bir hamleye desteğini ilan eden Erdoğan, aynı konuşmada “savaşın sona erdirilmesi” çağrısı yaparak “Adil bir barışın kaybedeni olmaz. Taraflar arasındaki anlayış farklılıklarına rağmen barış arayışlarına bir an evvel geri dönülmesi en samimi arzumuzdur,” dedi.

Erdoğan’ın Ukrayna’nın NATO üyesi olmasına desteğini memnuniyetle karşılayan Zelenskiy ise, “Türkiye’nin barış planımıza olan desteği için minnettarım. Bu barış planını hayata geçirmek için çalışıyoruz,” diye konuştu.

Zelenskiy’nin “barış planı” dediği şey, NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşın hiçbir engel tanımaksızın tırmandırılmasıdır. Biden yönetiminin Cuma günü Ukrayna’ya misket bombası gönderme kararını ilan etmesi, NATO’nun savaşa doğrudan katılmasından nükleer silahların konuşlandırılıp kullanımına kadar çok daha pervasız adımların hazırlanmakta olduğuna işaret etmektedir.

Erdoğan’ın Ukrayna’nın NATO üyeliğine açık desteği, Kiev ile resmi bir ittifakın kurulmasının görüşüleceği Vilnius zirvesine günler kala geldi. İttifakın 5. maddesi nedeniyle NATO güçlerini Rusya ile topyekûn bir savaşa sürükleyebilecek olan Ukrayna’nın askeri ittifaka katılımı son dönemde açıkça tartışılıyor.

Nisan ayında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “Ukrayna’nın hak ettiği yer NATO’dur” dedi ve ekledi: “Tüm NATO müttefikleri Ukrayna’nın üye olması konusunda hemfikirdir.” Mayıs ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna’nın NATO’ya girmesi için bir “yol” bulunmasını desteklediğini söyledi.

Haziran ayında Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun Kiev’i ziyaret edip Ukrayna’nın NATO üyeliğine desteğini açıklamasının ardından, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkan Yardımcısı İgor Zovkva Kanada’nın Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını desteklediğini yazılı olarak kabul eden 20 NATO üyesi ülkeden biri olduğunu iddia etmişti.

Ağustos ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’yi ziyaret edeceğini duyuran Erdoğan, ayrıca 17 Temmuz’da süresi dolacak olan tahıl koridoru anlaşmasını uzatmaya çalıştıklarını ve Ukrayna ile Rusya arasında esir takası çalışmalarının sürdüğünü söyledi.

Bununla birlikte, Cumartesi günü Zelenskiy, beklenmedik bir şekilde, Türkiye’de tutulan faşist Azak Taburu komutanlarının kendisiyle birlikte Ukrayna’ya döndüğünü duyurdu.

'Slava Ukraini' faşist sloganıyla sona eren bir tweet atan Zelenskiy, “Türkiye’den eve dönüyoruz ve kahramanlarımızı eve getiriyoruz: Ukraynalı askerler Denis Prokopenko, Sviatoslav Palamar, Serhiy Volinski, Oleh Homenko ve Denis Şleha. Nihayet yakınlarıyla birlikte olacaklar,” diye yazdı.

Geçtiğimiz yıl Mariupol savaşı sırasında Rus güçleri tarafından yakalan aşırı sağcı komutanların, Kiev, Moskova ve Ankara arasında Eylül ayında yapılan anlaşmayla savaşın sonuna kadar Türkiye’de kalmasına karar verilmişti.

Erdoğan-Zelenskiy zirvesini yakından takip eden Kremlin, bu duyuruya sert bir kınamayla tepki verdi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Geri dönüş koşulları hem Türk hem de Kiev tarafınca ihlal edildi,” dedi ve ekledi: “Kimse bizi bu konuda bilgilendirmedi. Anlaşma şartlarına göre bu kişilerin çatışmanın sonuna kadar Türkiye topraklarında kalmaları gerekiyordu.”

Peskov, Türkiye’nin Vilnius’ta düzenlenecek zirve öncesinde NATO ile dayanışma gösterme baskısı altında kaldığını belirterek Erdoğan’ın bu baskıya boyun eğdiğini ima etti.

Zelenskiy’nin ve Batı medyasının sık sık “kahramanlar” olarak söz ettiği Azak komutanları, açıkça Stepan Bandera’nın önderlik ettiği Ukraynalı faşistlerin geleneğini savunuyor. Bu kirli gelenek, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerle işbirliğini, Holokost ve diğer katliamlara suç ortaklığını da içermektedir.

Serbest bırakılan Azak komutanlarından Prokopenko, daha önce dedesinin “Kış Savaşı” sırasında Finlandiya saflarında Sovyetler Birliği’ne karşı savaşmasına atıfta bulunarak şunları belirtmişti: “Sanki aynı savaşı sürdürüyormuşum gibi hissediyorum, sadece cephenin başka bir kısmında, Kremlin’in işgal rejimine karşı bir savaş. Büyükbabam komünizme, Bolşevizme, Sovoklara* karşı korkunç bir nefret duyuyordu.”

Zelenskiy’nin İstanbul ziyareti ve Erdoğan’ın Ukrayna’nın NATO üyeliğine destek açıklaması, İsveç’in NATO’ya üye olması konusunda Ankara ile Stockholm arasında Perşembe günü yapılan son görüşmenin hemen ardından geldi.

Görüşmeden önceki günlerde Washington, Ankara’nın vetosunu kaldırması ve İsveç’in Vilnius zirvesinde NATO üyesi olmasını onaylaması için baskıyı artırdı. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile Çarşamba günü Beyaz Saray’da yaptığı görüşmenin ardından ABD Başkanı Joseph Biden İsveç’in NATO üyeliği başvurusunu “tamamen desteklediğini” söyledi.

Ne var ki, Perşembe günü Brüksel’deki NATO karargâhında yapılan toplantıdan bu yönde bir sonuç çıkmadı. Ankara, İsveç’in, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü Kürt milliyetçisi PKK ve onun Suriye’deki kardeş örgütü YPG ile ABD’deki CIA varlığı Fethullah Gülen’le bağlantılı kişilere yardım ettiğini ya da göz yumduğunu savunuyor.

Erdoğan, Cuma günü İsveç’i kastederek şunları söyledi: “Türkiye, sokaklarında teröristlerin cirit attığı bir ülkeye nasıl güvenebilir? Terör örgütleriyle arasına mesafe koymayan bir devlet, NATO’ya nasıl katkı yapabilir?”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Perşembe günü Brüksel’de yapılan görüşmenin ardından “Türkiye’nin NATO Zirvesi’nde, İsveç’in üyeliğinin onaylamaya hazır olduğunu açıklaması için çalışıyoruz,” dedi. Stoltenberg, daha sonra Erdoğan ile Kristersson’un Vilnius’ta tekrar bir araya geleceğini duyurdu.

* Sovyetler Birliği yanlılarına karşı kullanılan Sovyet karşıtı aşağılayıcı bir ifade.

Loading