Orta sınıfın ırka dayalı politikalarına adaptasyon

Cornel West, Black Lives Matter yanlısı Melina Abdullah’ı yardımcı aday olarak seçti

Çarşamba sabahı The Tavis Smiley Show’a katılan bağımsız başkan adayı Cornel West, başkan yardımcısı adayının Melina Abdullah olacağını açıkladı. Abdullah, Los Angeles Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde kadrolu profesör, Black Lives Matter’ın (Siyahların Yaşamları Değerlidir-BLM) Los Angeles şubesinin kurucularından ve Black Lives Matter Grassroots’un (BLMGR) kurucusudur.

Dr. Melina Abdullah, Black Lives Matter Los Angeles Eş Kurucusu, 15 Temmuz 2023 Cumartesi günü Los Angeles'taki Leimert Park semtinde düzenlenen "#BLM 10 Yaşında Halkın Adalet Festivali" sırasında. [AP Photo/Damian Dovarganes]

West ve Abdullah ırksal kimliklerini ve dinlerini ön plana çıkarıyor. Yaptığı seçimi duyuran bir kampanya açıklamasında West, Abdullah’ın “eşsiz Siyah analizi”ne atıfta bulundu. West bu analizin, “çökmekte olan imparatorlukla, beyaz üstünlüğü ile ve patriyarki devrimizle yüzleşmemize yardımcı olduğunu” iddia etti.

Smiley ile yaptığı röportajda West, “Ben İsa için adayım, o ise [Abdullah] Allah için aday!” dedi. Abdullah da aynı röportajda West’in kendisini yardımcı aday olarak davet etmesinin ardından “sanki Tanrı benimle konuşuyormuş gibi” hissettiğini söyledi.

İki resmi iktidar partisinin aksine West, tüm üçüncü parti adayları gibi, Kasım ayında birçok eyalette oy pusulasında yer almak için imza toplamaya başlamadan önce bir yardımcı aday belirlemek zorunda. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tarafından üçüncü partilerin önüne konulan pek çok anti-demokratik engelden biri olarak, ABD eyaletlerinin yarısından fazlası (26) ve Columbia Bölgesi, üçüncü parti adaylarının oy pusulasına girebilmek için dilekçe vermeden önce bir yardımcı aday belirlemesini şart koşuyor.

West, Abdullah’ı (evlenmeden önceki soyadı Reimann) seçerek, üst orta sınıf ve Demokratik Parti tarafından uygulanan ve propagandası yapılan ırksal bölünme siyasetini kasıtlı olarak güçlendirmektedir.

Kendisini neredeyse tamamen “Siyah bir kadın” olarak tanıtan Abdullah, 1946’da New York’ta doğmuş, dine bağlı olmayan bir Yahudi olan John Reimann’ın kızıdır.

Abdullah’ın dedesi ve John’un babası ise, Adolf Hitler’in yükselişi sırasında Almanya’dan kaçmış Alman-Yahudi Marksist bir iktisatçı olan Günter Reimann’dır (asıl adı Hans Steinicke). Günter gençliğinde Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in Almanya’daki Spartaküs Birliği’nin yayın organı Die Rote Fahne (Kızıl Bayrak) için yazıyordu. Liebknecht ve Luxemburg’un 19 Ocak’ta öldürülmesinin ardından gazete, Hitler’in 1933’te iktidara gelmesine kadar Almanya Komünist Partisi (KPD) tarafından yayımlanmaya devam etti.

Günter 2005 yılında yaşamını yitirdi. John halen Abdullah’ın da yakın ilişkiler içinde olduğu Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri’nin (DSA) üyesidir. Reimann kişisel blogunda, ABD/NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşa ABD tarafından fon sağlanmasını savunuyor.

Abdullah, büyükbabasının aksine sınıf temelli bir analizi reddediyor. Abdullah, BLM-Los Angeles’ı kurmadan önce Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde Pan-Afrika Çalışmaları Bölümü’nün başkanlığını yürütüyordu. 2003 yılında yazdığı “Parçalarının toplamından daha büyük: Siyah kadınlar ve siyasi temsil üzerine çok eksenli bir analiz” başlıklı tezinde Abdullah, on yıllardır Demokratik Parti ideolojisinin temelini oluşturan “kesişimsellik” yaklaşımını ve postmodernist çerçeveyi geliştirdi.

Irka dayanan ve mistisizm temelli politikaları savunan Abdullah şunları iddia ediyordu:

Siyah kadınlar ırk ve cinsiyetin kesiştiği noktada durmaktadır, kimlikleri sadece ırk dezavantajı ve cinsiyet dezavantajının toplamıyla tanımlanamaz; kesişme noktasında üçüncü bir dezavantaj konumu doğar ve bu konum bölünemez ve ne sadece ırk eksenine ne de sadece cinsiyet eksenine atfedilebilir.

“Dolayısıyla,” diyor Abdullah, “Siyah kadınlar kendi cinsiyet gruplarının, ırk gruplarının ve Siyah kadınlar grubunun tam üyesi olma gibi eşsiz bir konumdadırlar.” O halde:

Siyah kadın temsilciler, Siyahlar (cinsiyetleri ne olursa olsun), kadınlar (ırkları ne olursa olsun) ve Siyah kadınlar için gerçek temsilciler olarak hizmet etmek üzere benzersiz bir şekilde vasıflandırılmıştır.

Abdullah, tezini yazdıktan on yıl sonra Black Lives Matter örgütünün önde gelen bir üyesi ve organizatörü haline gelecekti. 2013 yılında Trayvon Martin’in polis tarafından öldürülmesinden bugüne kadar, Abdullah’ın da aralarında bulunduğu BLM liderleri, polis şiddetine karşı düzenlenen protestolara defalarca müdahale ederek, polisin “fonlarının kesilmesi” ve Demokratik Partili politikacılara çağrıda bulunma yoluyla reform yapılabileceği yanılsamasını beslediler. Aynı zamanda BLM, tüm etnik kökenlerden işçileri ve yoksulları etkileyen polis şiddetini yanlış bir şekilde tamamen ırksal terimlerle sunuyor.

Abdullah ve BLM, polisin kapitalist toplumdaki sınıfsal rolünü kasıtlı olarak örtbas ederek, uluslararası bir olgu olan polis şiddetine karşı sınıf temelli bir hareketin gelişmesini engellemeye çalışıyor.

Abdullah ve BLM’ye hakim olan gerici ve benmerkezci siyaset, 2021 yılında eş kurucu Patrisse Cullors’un istifasının ardından Black Lives Matter Global Network Foundation (BLMGNF) liderliğini saran skandalda kendini göstermişti.

Abdullah 2022 yılında BLMGNF’ye dava açarak örgütün para çaldığını ve bağışları kötüye kullandığını iddia etti. Bu kapsamda Los Angeles’ta 6 milyon dolarlık bir malikane satın alındı ve bu malikane Adbullah ile BLM liderleri Alicia Garza ve Cullors’un yer aldığı utanç verici bir videoya sahne oldu. Videoda Cullors, Garza ve Abdullah bir yandan ordövrlerini yiyip şampanyalarını yudumlarken, 2020 ve 2021 yılları arasında 90 milyon dolar bağış toplama sırasında yaşadıkları zorluklardan yakınıyorlar.

2023 yılında bir Los Angeles yargıcı Abdullah’ın BLMGNF’ye karşı açtığı davayı reddetti ve kuruluşun yöneticilerinden Shalomyah Bowers’a 100.000 doların üzerinde avukat masrafı ödemesine karar verdi.

Abdullah kimlik politikalarının adeta bir karikatürüdür. Onu iyi tanımayan biri, tüm kamusal kişiliğinin bir gösteri sanatı olduğunu düşünebilir. Adbullah, Twitter/X hesabında @DocMellyMel rumuzu ile yıllardır Siyah milliyetçisi, kapitalizm yanlısı ve açıkça ırkçı, gerici anlayışlar öne sürüyor.

Abdullah'ın bazı saçma ve ırkçı tweetlerinden birkaç örnek. [Photo: @DocMellyMel]

Abdullah defalarca “beyaz şirketlerin” boykot edilmesi yoluyla “Siyahların kurtuluşu” lehinde tweet attı. Geçtiğimiz Kasım ayında “Siyah İnşa Et, Siyah Satın Al, Siyah Bankaya Para Yatır” etiketiyle tweet attı.

Abdullah, ailesinin büyük bir kısmının beyaz olmasına rağmen ırk ayrımcılığı lehine tweet atmayı alışkanlık haline getirmiştir. 6 Temmuz 2019 tarihli bir tweetinde Abdullah, “30 dakikalık yürüyüşüm sırasında Beyazlar ve köpekleri geçebilsin diye üç kez kaldırımdan inmek zorunda kaldığından” şikayet ediyor ve şöyle devam ediyordu: “Sanki kentin dönüşümü #JimCrow geri gelmiş gibi geldi bana.”*

18 Haziran 2021 tarihli bir tweetinde Abdullah, “Beyaz insanlar; #Juneteenth barbeküsüne gelmeyin” ** diye yazdı ve daha sonraki bir tweetinde bunun “Siyah insanlar için KUTLAMA GÜNÜ” ve “Beyaz insanlar için TAZMİNAT ÖDEME GÜNÜ...” olduğunu söyledi.

Abdullah, 2020’deki Demokratik Parti başkanlık tartışmaları sırasında, “Beyaz hiç kimse Nijer ulusuna atıfta bulunmamalıdır. Nokta,” diyordu.

İki aydan biraz daha uzun bir süre önce, 11 Şubat’ta Abdullah “Neden Taylor Swift hayranı olmanın biraz ırkçı olduğunu hissediyorum?” şeklinde bir tweet attı. Bir kullanıcı “her şey ve herkes ırkçıdır” diye yanıt verince Abdullah “Hayır. Sadece beyazlar ırkçı olabilir,” dedi.

Tahmin edilebileceği gibi Abdullah, Amerikan tarihini ırksal temelde tahrif eden New York Times’ın “1619 Projesi”nin hayranıdır. Proje, pek çok yalanın yanı sıra, “sadece Siyahların” ırkçılığa ve köleliğe karşı mücadele ettiğini öne sürüyordu. Ocak 2023’te Abdullah, Nikole Hannah-Jones Los Angeles’ta projenin Hulu televizyon uyarlamasını tanıttığı sırada “1619 Projesi”nin baş yazarı olan Jones’tan olumlayarak alıntılar yaptı.

West gibi Abdullah da COVID-19 pandemisinin yayılmasına karşı mücadele etmekten vazgeçti ve hatta aşı karşıtı görüşlerini dile getirdi. Abdullah Eylül 2020’de şu tweeti attı: “Aceleye getirilmiş, test edilmemiş COVID-19 aşısını almak için ilk sırada kim olacak? #NotIt #PresidentialDebate2020.”

West ve Abdullah’ın siyah milliyetçisi ve anti-Marksist kampanyasında bırakın solculuğu, ilerici hiçbir şey yoktur. Polis şiddetine ve Gazze’deki soykırıma son vermek isteyen işçiler ve gençler, ırksal bölünmeyi amaçlayamaz. Onlar polis şiddetinin, savaşın, eşitsizliğin, ırkçılığın ve faşizmin kaynağı olan kapitalist sisteme karşı uluslararası işçi sınıfını kitlesel bir hareket olarak birleştirmeyi amaçlayan bir siyasi perspektifle donatılmalıdır.

Dipnotlar

* Jim Crow yasaları, 19. ve 20. yüzyılda ABD’nin güney eyaletlerinde var olan ırksal ayrımcılığa dayalı yasalardır.

** Juneteenth, ABD’de Afro-Amerikan kölelerin kurtuluşunun kutlandığı bir federal bayramdır. ABD’de köleciliğin son bulduğu 19 Haziran 1865 gününe dayanmaktadır.

Loading