Rus mahkemesi Marksist bir çevrenin üyelerine ağır hapis cezaları verdi

Rusya'nın Yekaterinburg kentinde, bir Rusya Federal İcra Servisi çalışanı, “Adalet Sarayı” yazan mahkeme binası çevresinde devriye geziyor. [AP Photo/Dmitri Lovetsky]

Yekaterinburg’daki bir Rus askeri bölge mahkemesi, Ufa’daki Marksist bir çevrenin beş üyesinin, terörist yöntemlerle Rus hükümetini devirmeyi planladıkları iddiasıyla 16 ila 22 yıl arasında ağır hapis cezası almalarına ve yüksek güvenlikli cezaevlerine gönderilmelerine karar verdi. Bu dava, Rusya’da demokratik haklara yönelik baskıların önemli ölçüde yoğunlaştığını ve Putin rejimine karşı her türlü sol muhalefeti ve Marksizmi karalamaya yönelik girişimleri ortaya koyuyor.

Sanıklar, terörist bir örgüt kurmak veya bu örgüte katılmak, şiddet yoluyla iktidarı ele geçirmeyi planlamak, silah ve patlayıcı ele geçirmek, terörizmi kamuoyunda meşrulaştırmak veya propaganda yapmaktan suçlu bulundu.

Beş sanık, Stalinist Rusya Federasyonu Komünist Partisi (RFKP) eski milletvekili Dmitri Çuvilin, yardımcısı Rinat Burkeev, emekli Yuri Efimov, doktor Aleksey Dmitriev ve devlet güvenlik hizmetleri eski üyesi Pavel Marisol’du. Son ikisi daha önce Doğu Ukrayna’nın Donbass bölgesinde gönüllü olarak görev yapmışlardı. Bu bölgede, 2014 yılının Şubat ayında Kiev’de Batı yanlısı bir darbe gerçekleştirildikten sonra, Rusya destekli ayrılıkçılar ile NATO destekli Ukrayna ordusu arasında şiddetli bir iç savaş yaşanmıştı.

Savcılığa göre, yerel Stalin müzesinde haftalık Marksist metin tartışmaları için bir araya gelmenin yanı sıra, atış talimleri yapıyorlar ve Ufa’daki askeri binalara saldırı düzenleyerek silah ve patlayıcı ele geçirmek için somut planlar yapıyorlar. İddia edilen hedefleri, bir Sovyet diktatörlüğü kurmaktı. Savcılık, grubun 2016’dan beri aktif olduğunu iddia ediyor. Tutuklamalar, Putin rejiminin Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasından bir ay kadar sonra, 25 Mart 2022’de gerçekleşti.

Tüm sanıklar suçlamaları reddetti. Savcılık, büyük ölçüde, Rus gizli servisi (FSB) için çalışan, Ukrayna doğumlu eski bir grup üyesinin ifadesine başvurdu. Sanıklar, kendilerine karşı açılan davanın “Rus komünist fikirlerini yok etmek” için uydurulduğunu, herhangi bir terör örgütüyle bağlantıları olmadıklarını ve tüm konuşmalarının “sarhoş gevezelikleri” olduğunu iddia ettiler. Kararın açıklanmasının ardından, mahkeme salonunda “faşistler” diye bağırdılar. Hepsi işkence ve diğer baskı yöntemlerine maruz kaldıklarını iddia etti.

Bu kişilerin Rus devleti ve ordusu ile sağcı, devletle iç içe bir parti olan RFKP ile olan bağlantıları, bu grubun niteliği hakkında soru işaretleri uyandırmakta ve devlet aygıtı içindeki çatışmaların bu davada rol oynamış olabileceğini göstermektedir. Ancak, medyada yer alan haberler ve aşırı hapis cezaları, Rus devletinin bu davayı her şeyden önce Putin rejimine karşı sol muhalefeti sindirmek için kullanmak istediğini açıkça ortaya koymaktadır.

Mahkeme salonunda ve medyada, sanıkların Karl Marx, Friedrich Engels ve 1917 Rus Devrimi’nin eş lideri Vladimir Lenin’in klasik Marksist metinlerini okudukları gerçeği üzerinde yoğun bir şekilde duruldu. Rus medyasında sanıklar kasıtlı olarak “Marksistler” olarak tanımlandı ve iddianameye bakıldığında Marksizmin terörizmle bağlantılı olduğu yönünde yanlış bir izlenim yaratıldı.

Son on yılda, klasik Marksist metinleri açıkça incelemeye çalışan gençlik grupları ve diğer çevrelerde belirgin bir büyüme olmuştur. Birçoğu — görünüşe göre Ufa’daki gibi — Stalinizmin baskın etkisi altında kalırken, diğerleri Stalin’in başlıca sosyalist ve enternasyonalist muhalifi Lev Troçki’nin fikirlerine ilgi duyuyorlardı. Ufa’daki grubun üyelerine verilen ağır hapis cezaları, bu çevrelerde yer alan işçileri ve gençleri, daha geniş anlamda klasik Marksizmle ve özellikle Troçkizmle ilgilenenleri karalamak, suçlu ilan etmek ve sindirmek amacıyla verilmiştir.

Bunlar arasında en dikkate değer olanı, eski Sovyetler Birliği’nin dört bir yanından gelen ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’ne katılan Troçkist bir gençlik grubu olan Bolşevik- Leninistlerin Genç Muhafızları’dır (YGBL). Grubun lideri Ukraynalı Troçkist Bogdan Syrotiuk, uydurma “vatana ihanet” suçlamasıyla Ukrayna’da hapse atıldı; çünkü YGBL Ukrayna’daki savaşa karşı ilkesel, Marksist bir tutum sergileyerek Rus ve Ukrayna işçilerinin birliği için mücadele ediyor.

Ufa’daki grubun davasının önemi, ancak sansür ve tarihsel tahrifat kampanyasının giderek tırmandığı daha geniş bir siyasi bağlamda anlaşılabilir. Özellikle geçtiğimiz yıl boyunca Putin rejimi, medya ve internet sansürünü sistematik olarak yoğunlaştırırken, devrimin “mezar kazıcısı” Yosif Stalin’i yüceltmeye devam etti ve on binlerce devrimcinin öldürüldüğü Stalinist terörle ilgili tarihsel araştırmaları baltaladı.

İlkbahardan bu yana, Rusya’nın birçok bölgesinde internet kesintileri yaşanıyor ve bu kesintiler nedeniyle insanlar bazen haftalarca internetten mahrum kalıyor. Rusya’daki insanların uluslararası gelişmeler ve tartışmalar hakkında bilgi edinmek ve Rusya dışındaki insanlarla iletişim kurmak için kullandıkları YouTube ve WhatsApp gibi en önemli sosyal medya platformlarının çoğu tamamen veya kısmen engellenmiştir. WSWS’de yakın zamanda yayınlanan bir makalede belirtildiği gibi, Ukrayna savaşında ABD emperyalizmiyle bir anlaşma müzakere etmeye çalışan Vladimir Putin düzenli olarak Trump yönetimini överken Rus işçiler Trump yönetiminin gerici politikaları hakkında neredeyse hiçbir bilgiye erişememektedir.

Rus oligarşisi, dış dünyadan bilgiye erişimin önünü giderek daha fazla keserken, tarihsel gerçekleri çarpıtma kampanyasını ve Yosif Stalin’i yeniden yüceltme çabalarını da yoğunlaştırdı. Ekim Devrimi’nin 108. yıldönümüne denk gelen bir tarihte, Rus devlet televizyonu, en alçakça ve çirkin tarihsel iftiralar ve tahrifatlarla dolu, Rus Devrimi Günlükleri adlı büyük bir televizyon dizisi yayınladı. Dizinin ana finansörü ve yapımcısı, 2023 yılında 14,4 milyar dolarlık net servete sahip Rusya’nın en zengin oligarklarından biri Alisher Usmanov’du.

2021 yılının Aralık ayında yasaklanan ve Büyük Terör araştırmalarıyla ilgilenen başlıca kuruluş olan Memorial’ın yaptığı bir inceleme, 2025 yılında Stalin anıtlarının dikilmesinde belirgin bir artış olduğunu ortaya koydu. Buna göre, 2025 yılının Ocak ve Kasım ayları arasında Stalin’i onurlandıran 17 yeni anıt ve anma plaketi dikildi; bu sayı, 2024 yılının tamamında dikilen anıt ve plaket sayısından daha fazla. Memorial’e göre, Büyük Terör’ü bugüne kadar savunan ve Putin rejimine “sadık muhalefet” olarak işlev gören Stalinist RFKP ile Ukrayna savaşı gazileri, bu girişimlerin çoğunun arkasındaki itici güç olmuştur.

Aynı zamanda Kremlin, Rus ve yabancı araştırmacıların Komünist Enternasyonal ve Büyük Terör’ün tarihi hakkında hayati öneme sahip bilgilere erişimini önemli ölçüde kısıtlamaya başladı. Bu amaçla, Asya, Avrupa ve Latin Amerika’daki işçi hareketinin tarihi hakkında geniş bir materyal içeren Komünist Enternasyonal’in tarihi ile ilgili arşivlerin çoğu “devlet sırrı” olarak yeniden sınıflandırıldı ve artık araştırmacılar tarafından erişilemez hale geldi. Rusya devleti ayrıca, terör kurbanlarına ait kişisel dosyalara ancak kurbanın bir yakını açıkça izin verdiği takdirde erişilebileceğini belirten eski bir uygulamayı yeniden yürürlüğe koydu. Hayatta olan ya da bilinen hiçbir yakını olmayan kurbanların arşiv materyallerine erişimi bu kural nedeniyle imkansız hale geldi.

Ukrayna’daki savaş ve Rusya ve uluslararası alanda büyüyen sosyal kriz koşullarında, bu hamleler, her şeyden önce Kremlin’in, yurtdışındaki işçilerin karşı karşıya olduğu durumla ilgili bilgilere erişimin ve Ekim Devrimi’ne karşı Stalinizmin işlediği suçlarla ilgili tarihsel gerçeğin, Rus işçi sınıfının güçlü enternasyonalist ve Marksist geleneklerinin yeniden canlanmasının temelini oluşturacağı korkusundan kaynaklanmaktadır.

Loading