Yemen’in eski diktatörü Ali Abdullah Salih Sana’da öldürüldü

Savaş durumundaki Yemen başkenti Sana’nın sakinleri, ülkenin eski diktatörü Ali Abdullah Salih’in Pazar günü öldürülmesinin ve Husi Ensurullah hareketinin önderlik ettiği yönetimi devirme yönündeki Suudi komplosunun açıkça çökmeye başlamasının ardından, hava saldırılarının iki katına çıkarılmasına hazırlanıyorlar.

75 yaşındaki Salih, 2011-2012’deki bir halk ayaklanmasıyla istifaya zorlanana kadar, 30 yıl boyunca ABD destekli bir diktatör olarak Yemen’i yönetmişti. Salih, başkentte Husiler ile kendisine sadık birlikler arasındaki şiddetli çatışmalardan kaçarken, Husi milisleri tarafından vurulup öldürüldü.

İki taraf, kökleri Salih’in mensubu olduğu Şii İslam’ın Zeydi kolunda yer alan Husi asi hareketinin kuzeyden saldırıya geçip Sana’nın kontrolünü ele geçirdiği 2014’ten beri sağlam olmayan bir ittifak içindeydi. Zaten ileri bir parçalanma durumunda olan ittifak, geçtiğimiz hafta kesin olarak bozuldu ve Husiler ile Salih’e sadık birlikler arasındaki silahlı çatışmalarda 125’ten fazla kişi öldü.

Cumartesi günü, Salih, Husiler ile ittifaktan vazgeçtiğini açıkladığı ve orduyu ve polisi onların yönetiminden gelen her türlü emri reddetmeye çağırdığı bir televizyon konuşması yapmıştı. O, ayrıca, Washington’ın sağladığı azımsanmayacak lojistik destek ve silahlarla Yemen halkına karşı 33 aydır soykırımsal bir savaş sürdüren Suudilerin önderliğindeki “koalisyon” ile diyalog çağrısında bulunmuştu.

Husiler, Salih’i, Suudi destekli bir darbe girişiminde bulunmakla suçladılar. Bu değerlendirme, Al Jazeera’nin yayınladığı ve Yemenli yetkililerin isimlerinin açıklanmaması koşuluyla verdikleri röportajlara dayanan bir çözümlemede doğrulandı.

Söz konusu yetkilier, Salih’in Husiler ile köprüleri atmasının, bu yılın başında, Suudi Arabistan’ın ve Yemen’e yönelik saldırıda büyük bir rol oynayan petrol zengini Körfez şeyhliği Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) üst düzey yetkililerine danışarak, Abu Dabi’de planlanmış olduğunu doğruluyordu.

Bu yetkililere göre, plan, Suudi desteğinin, Salih’in 2011-2012’deki kitle ayaklanmalarının ardından atanmış ve daha sonra Husi asiler tarafından istifaya zorlanmış olan eski başkan yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi’den, Salih’in ya da oğullarından birinin önderlik ettiği bir yönetime kaydırılmasını öngörüyordu.

Sürgünde yaşayan ve Suudi Arabistan’da açıkça ev hapsinde olan Hadi, BAE’nin desteğini zaten kaybetmişti. BAE, desteğini Aydarus el-Zübeydi’nin önderlik ettiği güneydeki ayrılıkçı harekete kaydırmış ve desteklediği kuvvetler ile Hadi’ye sadık unsurlar arasında silahlı çatışmalara yol açmıştı.

Salih, onlarca yıl boyunca, Washington’ın ve Riyad’ın Yemen’deki adamı işlevini gördü. Eski bir subay olan Salih, ilk kez 1978’de, ABD destekli Kuzey Yemen’in egemeni olarak iktidara gelmişti. O zamanlar, güneyde, Sovyet desteki Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti vardı. Ülke, Stalinist bürokrasinin SSCB’yi dağıtmasının ortasında, 1990’da yeniden birleşince, Salih tüm Yemen’in devlet başkanlığını üstlendi.

Kendisini geçimsiz ülkeyi bir arada tutma, kuzeydeki Husileri, güneydeki ayrılıkçıları ve Sünni Selefi güçleri kapsayan karşıt hizipleri dengeleme kapasitesine sahip tek kişi olarak gösteren Salih, soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Washington’ın desteğini korudu. O, sonradan, terörle küresel savaş adına büyük çaplı ABD askeri desteği aldı. Bu süreçte, onun on milyarlarca dolarlık bir kişisel servet biriktirdiğine inanılıyor. Obama yönetimi, askerleri kitle gösterilerine ateş açar ve yüzlerce kişiyi öldürüp yaralarken, acı sona kadar Salih’i destekledi.

Salih’in 2012’de istifaya zorlanmasının ardından, hem Riyad hem de Washington, Yemen’in tek meşru hükümetinin önderi olarak Hadi’yi destekledi. Gerçekte, Hadi, Salih’e dokunulmazlık tanır ve yönetiminin büyük kısmı el değmemiş olarak kalırken, ABD ile Suudi monarşisinin Yemen’deki kitlesel halk ayaklanmasını bastırmak için tezgahladığı bir “geçiş” anlaşmasının parçası olarak iktidara getirilmişti. Hadi, sonradan, 2012’deki tek adaylı seçim üzerinden devlet başkanı olarak başa geçirildi. Onun iki yıllık görev süresi üç yıl önce dolmuştu.

Hem Washington hem de Riyad, kuzeyde Suudi Arabistan ile 1.800 kilometrelik bir sınırı paylaşan ve Bab’ül Mendep Boğazı’nda kıyısı bulunan bir ülke olan Yemen’de sıkı bir şekilde kendi denetimleri altında bir kukla hükümeti sürdürmek için mücadele ediyor. Kızıl Deniz’i Aden Körfezi’ne ve Hint Okyanusu’na bağlayan bu dar su yolu [Bab’ül Mendep], küresel petrol ve doğalgaz ihracatı için son derece önemli stratejik bir kanal işlevi görüyor.

ABD ve Suudi müttefiki, ayrıca, Husilere sınırlı destek veren İran’ın çizgisinde bir yönetimin sağlamlaşmasını da engellemeye kararlı. ABD’nin Yemen’e karşı Suudi saldırganlığına verdiği destek, Washington’ın enerji zengini Ortadoğu üzerinde egemenlik iddiasının önünde başlıca engel olarak gördüğü İran ile savaş hazırlıkları ile bağlantılıdır.

Bu amaçla, Suudilerin, Pentagon’un desteğiyle, önümüzdeki günlerde Sana halkına karşı daha da büyük katliamlar gerçekleştirmesi bekleniyor. Suudi ordusu, Pazartesi günü, Yemen başkentinin sakinlerine bir uyarı yayınladı. Uyarıda, “Sivillerin, Husi askeri araçlarından ve toplantılarından en az 500 metre uzak durmalarını istiyoruz.” deniyordu. Böyle bir talimata, Sana’nın tamamen boşatılmasını dışında uymak mümkün değildir. Zaten en az 12.000 sivilin öldürüldüğü bir savaşta, yeni bir kitlesel kıyıma zemin hazırlanıyor.

Salih’in Suudilerin ve BAE’nin desteğiyle kışkırttığı sokak çatışmaları ile birleştirilmiş Suudi hava saldırılarının tırmanması, herkes tarafından dünyadaki en kötü insani kriz olarak kabul edilen durumu daha da kötüleştirmiştir.

Birleşmiş Milletler (BM), Pazartesi günü, çatışmalara “insani bir ara verme” çağrısı yapan bir açıklama yayınladı. BM, “Tırmanan durum, güçlükle işleyen temel hizmetleri … durma noktasına getirme tehdidi oluşturuyor.” dedi. Açıklama, Suudi yönetiminin Yemen’in havaalanlarını, limanlarını ve kara sınırlarını kapatmasına ve gıda, ilaç ve diğer yardım paketlerini geri çevirmesine atıfta bulunarak, “Bu hizmetler, ablukanın etkisine yönelik en son darbe ile birlikte zaten tehlikeye atılmış durumda.” diye ekliyordu.

Açıklama, şöyle devam ediyordu: “Ambulanslar ve sağlık ekipleri yaralılara ulaşamıyor ve halk, yiyecek ve diğer ihtiyaçları satın almak için dışarı çıkamıyor. Yardım çalışanları, milyonlarca Yemenlinin hayatta kalmak için yardıma bağımlı olduğu bir zamanda, yolculuk edemiyor ve kritik öneme sahip can kurtarma programlarını uygulayamıyor.”

Suudi monarşisi, şimdi, ABD’nin desteğiyle, milyonlarca Yemenlinin açlıktan ölmesine ve modern tarihteki en kötü kolera salgınının daha da şiddetlenmesine yol açabilecek önlemlerle, Salih’i yeniden başa geçirme komplosunun başarısızlığa uğramasının intikamını almaya hazırlanıyor.

Loading