Avrupa’da COVID-19’dan 750 bin kişi öldü

Çarşamba günü Avrupa, COVID-19’dan 750 bin ölümü geçerek korkunç bir kilometre taşını geride bıraktı.

Worldometer’a göre, kaydedilen 5.091 ölümle beraber, Rusya ve Ukrayna dahil olmak üzere kıtadaki ölü sayısı, 751.432’ye ulaştı. Bu korkunç sayıya, kıtada kaydedilen ilk ölümden sadece bir yıl sonra ulaşılmış oldu. İlk ölüm olarak, geçtiğimiz yıl 15 Şubat’ta, Fransa’daki bir hastanede Çinli bir turistin hayatını kaybettiği bildirilmişti.

Cambridge, İngiltere’deki Royal Papworth Hastanesi’ndeki yoğun bakım ünitesinde koronavirüslü bir hastaya bakan klinik personeli, 5 Mayıs 2020 [Kaynak: AP aracılığıyla Neil Hall]

Her kıtada her gün binlerce ölüm bildirilirken, dünya genelinde ölü sayısı Çarşamba akşamı 2.362.515’e ulaştı.

Nature dergisinin fazla ölümlere yönelik araştırmasına göre, hükümetlerin ölçtüğü COVID-19 ölümlerinin sayısı, gerçek sayıdan yüzde 20 civarında daha az. Bu, Avrupa’da gerçek ölü sayısının bir milyona yaklaştığı anlamına gelmektedir.

Geçtiğimiz yıl 31 milyondan fazla koronavirüs enfeksiyonu Avrupa nüfusunu kırıp geçirdi. Bu haftanın ilk üç gününde 370 binden fazla yeni vaka bildirildi. Bunların birçoğu da asıl türün mutasyonlarıydı.

Kapitalist sınıf toplumla savaş halinde. Geçtiğimiz hafta, saygın British Medical Journal, dünyadaki hükümetlerin pandemi karşısında izledikleri politikayı “toplumsal cinayet” olarak suçladı.

Avrupa ve dünya genelinde tanık olunan çapta ölümlerin savaş dönemi dışında eşi bulunmamaktadır. I. Dünya Savaşı’nda günde ortalama 6.060 ölüm meydana geliyordu. Pandeminin başlamasından bir yıl sonra, COVID-19’dan dünya genelinde Salı günü 13 bin, Çarşamba günü ise 14 binden fazla ölüm gerçekleşti. 48 saatlik zaman zarfında, Avrupa’da 10.500’den fazla ölüm kaydedildi.

I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da yapılan Somme ve Verdun muharebeleri, tarihteki en korkunç olaylar arasındaydı. Askerler aylarca makineli tüfekler ve toplarla yok edilirken tahminen 600.000 kişi hayatını kaybetmişti. Bugün ölümcül bir virüsten dolayı kıta genelinde çok daha fazla can kaybedilmiş durumda. Pandemi şiddetle devam ederken, işçiler hâlâ tehlikeli fabrikalara, ofislere ve okullara gönderiliyor.

Siyasi çizgileri ne olursa olsun tüm hükümetler bu politikayı izliyor. Hepsi, oligarklar ve büyük şirketler tarafından dikte edilen aynı sürü bağışıklığı gündemine sahipler. Yine hepsi, milyonlarca insanın hayatına ve sağlığına yönelik tehdit karşısında kayıtsızlar; özellikle de bu işçi sınıfını vuruyorsa.

Virüsün ciddi bir önlem alınmadan halk içinde yayılmasına izin veren “sürü bağışıklığı” politikasının, daha uygun bir şekilde bir ölüm politikası olarak adlandırılması gerekiyor. Bu, en acımasız şekilde, pandeminin başında, Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson’ın eski başdanışmanı Dominic Cummings tarafından şöyle özetlenmişti: “sürü bağışıklığı, ekonomiyi koru, eğer bu bazı emeklilerin ölmesi anlamına geliyorsa ne kötü.”

Pandemi, Britanya’da 120 binden fazla can aldı.

Virüsün daha ölümcül ve bulaşıcı türlere dönüştüğü koşullarda her gün halen binlerce kişi hayatını kaybederken ve nüfusun yalnızca bir kısmı aşılanmışken, egemen seçkinler, sınırlı kapanma önlemlerinin bile olabildiğince çabuk sonlandırılması ve okullarla işyerlerinin tamamen geri açılması konusunda ısrarcılar.

Korkunç sonuçlar en net olarak, birçok kısıtlamayı kaldırdıktan sonra, son derece bulaşıcı Britanya varyantı halka hızla yayıldığı için son dönemde dünyadaki en kötü ölüm oranına sahip olan Portekiz’de görülebilir.

  • Britanya’da, “son kapanma” olarak adlandırılan süreci sona erdirecek “yol haritası” 22 Şubat’ta başlıyor ve İskoç Ulusal Parti yönetimi, daha o tarihten itibaren okullar açmayı planlıyor.
  • Fransa’daki kısmi kapanma sırasında okullar açık tutuluyor. Geçtiğimiz hafta üniversiteler kısmen geri açılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, kısa süre önce yapılan bir Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında şunları söylediği basına sızdı: “Varyantlarla ilgili sorularıma tek bir senaryoyla, yeni bir kapanma senaryosuyla yanıt veren bilim insanlarından gına geldi… Yeni bir kapanmayı önlemek için her şey yapılmalı.”
  • Almanya, Çarşamba günü kapanma tedbirlerini gözden geçirdi ve okullarla çocuk bakım merkezlerini tamamen açmaya doğru ilerliyor. Salı günü, Almanya İşveren Dernekleri Konfederasyonu Başkanı Rainer Dulger, Redaktionsnetzwerk Deutschland haber kanalına şunları söyledi: “İşverenler açısından, geniş bir çoğunluk tarafından da desteklenen, net ve kurallara dayalı bir açılış senaryosunu nihai olarak tespit etmeden kısıtlayıcı önlemlere devam etmek akıl almaz olacaktır.”

Britanya’da egemen sınıfın bu konudaki mesajı, Çarşamba günü Muhafazakâr Parti yanlısı Daily Telegraph tarafından yayınlandı. Gazetenin editör yardımcısı Philip Johnston şunu ilan ediyordu: “Hükümet şu anda tek gerçekçi stratejimizin virüsü grip gibi tedavi etmek olduğu konusunda dürüst olmalı.”

Johnston, şunları ekliyordu: “Hükümetin gerçekler konusunda insanlara karşı açık olması gerekiyor. Onlarca yıl Covid ile yaşayacağız, insanlar ona yakalanacak ve binlercesi ölecek. Geçmişteki bulaşıcı hastalıklarda olan budur ve şimdi azaltma, tedavi etme ve aşılama konusunda daha iyi bir konumdayken, bununla olacak olan da budur.”

Johnston, egemen sınıf için her yerde önemli olan tek şeyin kâr olduğunu özetleyerek, “Virüsü ortadan kaldıramayız. Peki, yapabiliriz ama bedeli çok büyük olur,” diye yazıyordu.

İşçi sınıfı gerçekleşen bu kitlesel katliama ancak duruma kendi sosyalist programıyla bağımsız bir şekilde müdahale ederek karşı koyabilir.

Her işyerinde taban komiteleri kurulmalı ve bu komiteler, hayati olmayan tüm üretimin işe dönüş güvenli olana kadar durdurulmasını sağlamalıdır.

Virüsün bulaşma merkezleri oldukları kanıtlanmış olan okullar ve diğer eğitim kurumları kapatılmalı ve uzaktan eğitim için gereken tüm kaynaklar kullanıma sunulmalıdır.

Ücretler ve işler, pandemi vurguncularının; büyük ulusötesi şirketlerin ve mali oligarşinin varlıklarına ve servetlerine el koyarak güvence altına alınmalıdır.

Dünya genelinde işçiler ve gençler, tehlikeli koşullarda çalışmaya ve faaliyet göstermeye karşı çıkıyor. Almanya’da öğrencilerin okul grevleri patlak verdi ve öğrenciler, öğretmenlerin ve diğer eğitim emekçilerinin desteğini kazandılar. Fakat ABD, Chicago’daki öğretmenlerin son mücadelesi de dahil olmak üzere her deneyimin gösterdiği gibi, işçi sınıfı, kaderini kapitalizm yanlısı, çürümüş sendikalara teslim edemez. Sendikalar, öldürücü işe ve okula dönüş politikalarının uygulanması konusunda her siyasi çizgiden hükümetlerle ittifak halinde çalışmaktadır.

Bu mücadele, siyasi bir program ve önderlik gerektirmektedir. Avrupa ve dünya genelindeki Sosyalist Eşitlik Partileri, pandemiye karşı mücadeleye öncülük ediyor. Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi, 31 Ocak’ta Dünya Sosyalist Web Sitesi’nde yayımlanan “Kapitalizme Karşı Sosyalizm: Pandemi ve Küresel Sınıf Mücadelesi” başlıklı perspektif yazısında, işçi sınıfının sürece müdahale edip kitlesel ölümleri önleyebileceği bir programın ana hatlarını çizdi.

WSWS’nin perspektif yazısı, “pandemiye yönelik yanıtın hayatları kurtarmak yerine mali piyasaları kurtarmaya öncelik vermesi gerektiğinde” ısrar eden kapitalist programa karşı çıkmak için, işçilerin “pandemiye yönelik yanıtın mali piyasaları kurtarmak yerine hayatları kurtarmaya öncelik vermesi gerektiğinde ısrar eden” bir sosyalist program uğruna mücadele etmesi gerektiğini vurguluyordu.

10 Şubat 2021

Loading