Almanya genelinde okulların açılması ve bunu takip eden vakalardaki artışların ardından Güvenli Eğitim İçin Taban Komiteleri Ağı, geçtiğimiz hafta Perşembe günü toplandı. Toplantının çevrimiçi katılımcıları arasında öğrenciler, öğretmenler, ebeveynler ve çocuk bakımı çalışanları vardı.

Toplantının açılış konuşmasını Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Sozialistische Gleichheitspartei, SGP) Bundestag seçim adayı Gregor Kahl yaptı. Kahl şöyle belirtti: “Bugünkü toplantımız, Alman federal ve eyalet hükümetlerinin, tüm Avrupa ve Amerika hükümetleriyle birlikte çocukları [COVID-19’a] maruz bırakma politikası izlediği gerçeğiyle karşı karşıya.”

Okulları açma politikası nedeniyle çocuklar ve gençler arasındaki vaka sayılarında patlayıcı bir artışa rağmen, temel koruma önlemleri bile kaldırılıyor. “Bu politika, aşılanmamış çocukları enfekte olmaya zorlamakla eşdeğerdir ve on binlerce hayatı riske atmaktadır.”

Gregor Kahl ayrıca, önde gelen bilim insanları tarafından savunulan bir strateji olan virüsü yok etme ihtiyacına da değindi: “Tarih boyunca diğer hastalıklarda olduğu gibi, her ülkede, vaka seviyeleri sistemli olarak sıfıra indirilmeli ve virüs yok edilmelidir.”

Okulların açılmasının feci sonuçları, David Brown’un Amerika Birleşik Devletleri’ndeki durum hakkında verdiği raporda vurgulandı. David Brown, Kalforniya’daki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SEP) ve yerel Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi’nin bir üyesidir.

Brown, “Çocukların hastaneye kaldırılmalarının sayısı rekor seviyelere yükseldi,” dedi ve bunun, yüz yüze eğitime dönüşle birlikte daha bulaşıcı Delta varyantından kaynaklandığını belirtti. Aşılara rağmen, her gün 2.000’den fazla insan ölüyor. Çocuklar arasında hastaneye yatış oranı [100.000’de] 0,5; Almanya’da bu, yoğum bakım ünitelerindeki yaklaşık 70 çocuğa eşdeğer olacaktır.

Brown, bu açılış politikasına karşı bir dizi protestonun kendiliğinden patlak verdiğini ve SEP’in bunlara Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi kurarak yanıt verdiğini söyledi. “Komiteler, Kaliforniya, Teksas, Tenessee, New York, Pennsylvania ve Kanada’da kuruldu.” Brown, dünyanın dört bir yanındaki öğretmenlerin ve öğrencilerin aynı tehlikelerle karşı karşıya olduğunu vurguladı ve bu nedenle toplantıdaki katılımcıları mücadelelerini küresel olarak birleştirmeye ve Taban Komiteleri Uluslararası İşçi İttifakını (TK-Uİİ) birleştirmeye çağırdı.

Hessen’den bir ilkokul öğretmeni ve 12 yaşından küçük üç çocuğun annesi olan Anna, okullardaki feci duruma genel bir bakış sundu. Anna, “İlkokullardaki durum oldukça endişe verici,” dedi.

“Hessen’deki Eğitim Bakanlığı, geçen okul yılında çocukların maskelerine ara vermeleri için her 20 dakikada bir sınıfı havalandırmamız gerektiğini bildirdi. Öğretmenler bu amaçla bir çalar saat kurdular. Temel olarak, tüm havalandırma araları ve çocuklara maskelerini doğru kullanmalarını tavsiye etmenin arasında bir şeyler öğretmek için neredeyse hiç zamanım kalmıyor.” Üstelik, çocuklar genellikle “onları hiçbir şeyden korumayan” aşırı büyük cerrahi maskeler takıyorlar.

Anna, “Maske zorunluluğu bu haftanın başında getirildi çünkü yaşadığımız bölgede günlük vaka oranı [100.000 kişi başına] 50’nin hemen altında.” dedi. “Sınıflar genellikle çok küçük olduğu için mesafe koymak gibi basit bir sağlık kuralını uygulamak bile mümkün değil. Biri genellikle bir sınıfta 25 çocukla birlikte oturuyor.”

Ayrıca, odada sadece bir lavabo olduğu ve soğuk su aktığı için hijyen koşulları da kötü. Anna, “Yedi yaşındaki 25 tane çocuk ellerini birkaç kez yıkamak zorunda kaldığında, bu inanılmaz zaman alıyor.” diye açıkladı. “Çocuklar tüm maske molaları ve el yıkama arasında neredeyse hiç eğitim göremiyorlar.”

Düzenli havalandırma da her yerde mümkün değil çünkü pencereler genellikle tamamen açılmak yerine sadece üstten açılıyor. Buna rağmen, ne Anna’nın ilkokuluna ne de bölgenin geri kalanında hava filtreleri takılmamış.

Anna, kendileri için hava filtreleri almayı teklif ettiklerinde yetkililerin kendisini ve velileri nasıl geri çevirdiğini anlattı. Kullanılan uyduruk argüman, filtrelerin yararlılığına dair yeterli kanıt olmadığıydı, bu yüzden yönetim onları satın almamaya karar vermiş ve ayrıca velilerin bunu yapmasını yasaklamış. “Bu, şu anda kötü hijyen koşulları altında, maskesiz ve havalandırması yetersiz odalarda oturduğumuz anlamına geliyor.”

Pek çok meslektaşları, yüksek baskı seviyeleri nedeniyle psikolojik sorunlardan dolayı geçtiğimiz yıllarda okuldan ayrılmış. Anna, “Bir süre boyunca biz öğretmenlere yalnızca hizmet çalışanı olarak bakıldığını hissettim.” dedi. “Sonbahar için hiç iyimser değiliz.”

Hükümetin koronavirüs politikası, ebeveynleri de bir çıkmaza sokuyor. Andreas isimli bir katılımcı, kalıcı kısmi kapanma politikasının, özellikle işçi sınıfı ailelerden gelen çocuklar üzerinde ne gibi etkileri olduğunu sordu.

Buna cevaben, tartışmadaki çeşitli katılımcılar, okulların kapatılmasına, gerekli olmayan tüm işyerlerinin tam ücret tazminatı ve diğer garantili iş güvencesi ile kapatılmasının eşlik etmesi gerektiği yanıtını verdi. Bir yok etme stratejisi ile pandemi bir veya iki ay içerisinde sona erdirilebilir.

Anna’nın anlattığı okullardaki koşullar, her ikisi de öğrenci olan Florian ve Tamino tarafından sunulan raporlarda doğrulandı. Hem Florian hem de Tamino Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE) üyesi ve Baden-Württemberg’deki okullarda 12. sınıftalar.

Florian, katkı konuşmasında, “Hâlâ iki hafta boyunca sınıflarda maske zorunluluğumuz var, ondan sonra kaldırılacak.” dedi. Tamino, “Baden-Württemberg’de vaka oranı yaklaşık [100.000’de] 90 ve öğrenciler arasında iki kat daha yüksek.” dedi. “Karantina koşulları da kuşatıldı: Hastalık durumunda, yalnızca enfekte olan kişi karantinaya alınıyor, doğrudan yanında oturanlar bile karantinaya alınmıyor.”

Federal seçimler için SGP adayı ve Saksonya eyaletinde bir öğretmen olan Martin Mauer, anaokullarında hüküm süren koşullar hakkında bilgi verdi. Martin, “Okullara benzer şekilde, sadece hastalanan çocuk karantinaya alınıyor.” dedi. Testler yapılması gerekiyordu, ancak şimdiye kadar hiçbiri teslim edilmedi.

Katılımcılar ayrıca üniversitelerin yakın zamanda açılmasına karşı uyardılar. Bu, aşılama oranı ile meşrulaştırılan bir hamle. Leipzig’den bir öğrenci olan Christopher, aşı gibi önlemlerin tek başına pandemiyi durduramayacağını belirtti: “Aşılananlar arasında giderek daha fazla vaka bildiriliyor ve bunun üniversitelerde yüz yüze eğitimin başlamasıyla bağlantılı olduğu kabul ediliyor.”

Acımasız bulaşı politikası tüm Federal Meclis partileri tarafından uygulanıyor ve milyonlarca insanı tehlikeye atıyor; bu konular, federal seçimler için mevcut kampanyada göz ardı ediliyor. Bu gerçeğe, en son taksi şoförü olarak çalışmış iki çocuk babası Eylem dikkat çekti. Eylem, gençlerin giderek siyasallaştığını gözlemledi. Çocukları ona “bu, içeriği olmayan bir seçim” demişler. Eylem, tanıdık çevresinden insanların, partilerin hepsinin aynı olması nedeniyle artık kime veya neye oy vereceklerinin bilmediklerini bildiriyor.

SGP, Bundestag’daki (Federal Meclis) tüm partilerin bu canice koronavirüs politikasına karşı seçime giriyor ve güvenli eğitim ve güvenli işler için taban komiteleri kurulmasını destekliyor.

Toplantı, pandeminin tüm sektörlerden işçiler için bir felaket olduğunu ve virüsün yok edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koydu. Bunun için öğrenciler, öğretmenler ve veliler birlikte mücadele etmeli ve taban komitelerinde birleşmeliler.

İhtiyaç duyulan şey, okulların ve zorunlu olmayan fabrikaların tam ücret tazminatıyla kapatılmasıdır. Karantina, planlı toplu test, temas takibi ve uluslararası olarak koordine edilen kapanmalar sayesinde pandemi durdurulabilir.

Kahl’ın toplantını sonunda SGP için açıkladığı gibi, bu program pandemi vurguncuları mülksüzleştirilerek finanse edilmeli. Mücadeleyi gençler ve işçiler üstlenirse, hayatları kârın önüne koyan bir toplum inşa etmek mümkündür.

Toplantıda eylem komiteleri oluşturmak, Güvenli Eğitim İçin Taban Komiteleri Ağı’nın Facebook grubuna katılmak ve SGP’nin pandemiye karşı mücadeleyi de ele alacak olan son seçim toplantısını takip etmek için bir çağrı yapıldı.