Katar’daki FIFA Dünya Kupası: jeopolitik, para ve çifte standart

Dünya futbolu da dahil olmak üzere popüler olan sporların büyük para ve güç odaklarının hakimiyetinde olması herkes için aşina bir durum. Ancak Katar’daki Dünya Kupası ile birlikte bu durum yeni bir aşamaya ulaştı.

Dünya Kupası’nın 2010 yılında FIFA tarafından bu Körfez ülkesine verilmesi, bu kararın verildiği dönemde de bir skandaldı. Katar futbol geleneği olmayan bir ülke. Üç milyon nüfusu var ama bunların sadece onda biri Katar vatandaşı. Ülkenin dayanılmaz sıcağı, turnuva için olağan yaz programını imkânsız hale getirdi. Üstelik ülke, demokrasinin basit biçimlerine bile izin vermeyen bir despot tarafından yönetiliyor.

Katar’ın El Hor kentindeki El Bayt Stadyumu’nun dışında, Katar ile Ekvador arasında oynanan Dünya Kupası A grubu futbol maçı öncesinde düzenlenen tören sırasında havai fişek gösterisi görülüyor, 20 Kasım 2022 Pazar. (AP Photo/Julio Cortez)

Bu kararın alınması için perde arkasında büyük bir siyasi baskı uygulandığı ve büyük miktarlarda paranın rol oynadığı açıktı. Ancak Katar bu konuda istisna değildi. Dünya Kupası’nın Almanya’ya (2006), Güney Afrika’ya (2010) ve Rusya’ya (2018) verilmesi de rüşvet ve yolsuzluk ile gölgelenmişti.

Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesinden bu yana devasa ticari anlaşmalar imzalandı. Sadece FIFA 7,5 milyar dolar gelir bekliyor. Bu, Rusya’daki son Dünya Kupası’nın gelirinden 1 milyar dolar daha fazladır. Katar, Dünya Kupası ve altyapı için 200 milyar doların üzerinde yatırım yaptı: sekiz modern, klimalı stadyuma 8 milyar dolar, 155.000 yataklı 140 otel için 16,5 milyar dolar, yeni bir metro için 36 milyar dolar ve havaalanları, limanlar ve otoyollar için 20 milyar dolar.

Bunlar, Asya’dan gelen büyük bir işçi ordusu tarafından kölece sömürü koşulları altında inşa edildi. Bunaltıcı sıcakta on iki saatlik vardiyalar ve yedi günlük çalışma haftası, tarifsiz derecede kötü konaklama koşulları, genellikle aylarca alıkonulan açlık seviyesindeki ücretler, el konulan pasaportlar ve iş değiştirme yasağı yaygındı. Britanya’daki Guardian gazetesinin haberine göre, Dünya Kupası’nın verilmesinden bu yana geçen on yıl içinde Hindistan, Bangladeş, Nepal, Sri Lanka ve Pakistan’dan 6.750 işçi Katar’da hayatını kaybetti. Uluslararası Af Örgütü, 2010 ile 2019 yılları arasında Katar’da her yaştan 15.000’den fazla yabancının öldüğünü hesapladı. Bu vakaların yüzde 70’inin ölüm nedeni tespit edilememişti.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), maaşı Katar hükümeti tarafından ödenen yerel bir temsilcisine göre ise koşullar biraz iyileşmişti. Dünyanın en zengin ve en pahalı ülkelerinden birinde aylık 1.000 riyal (230 avro) yasal asgari ücret artık yürürlükte idi!

Batılı şirketler inşaat sektöründeki büyümeden büyük fayda sağladılar. Alman planlama ofisi Albert Speer und Partner, Dünya Kupası’nın ana planını ve sekiz futbol stadyumunun taslaklarını hazırladı. 2017’de ölen Albert Speer, Hitler’in mimarı ve silah bakanı olan kişinin oğludur. Deutsche Bahn, Siemens ve SAP’nin yanı sıra diğer birçok Alman ve Avrupa şirketi de Katar’da büyük sözleşmeler imzaladı.

Katar aynı zamanda iyi bir yatırımcıdır. Britanya, Fransa ve Almanya’da çok sayıda gayrimenkul ve lüks otelin sahibi olan şeyhlik, Volkswagen, RWE, Deutsche Bank, Lagardère, Vivendi, Veolia, TotalEnergies ve diğer önde gelen şirketlerin de önemli bir hissedarıdır. Şeyhlik ayrıca Paris Saint-German futbol kulübünü satın almış ve Messi, Neymar ve Mbappé gibi dünya çapında pahalı oyuncuları bünyesine katarak onu Fransa’nın en güçlü takımı haline getirmiştir. Almanya Bundesliga’nın son şampiyonu Bayern Münih’in sponsoru Katar’dır.

Katar ayrıca Rus gaz ve petrolüne karşı yaptırımların uygulanmasından bu yana önde gelen bir sıvılaştırılmış gaz (LNG) ihracatçısı haline geldi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve diğer uluslararası politikacılar LNG anlaşmalarını güvence altına almak için bu yıl Doha’ya ziyarette bulundular.

Jeopolitik hedefler

Emperyalist güçler için ticari çıkarlardan daha da önemlisi Katar’daki jeopolitik hedefleridir. İhtilaflı, enerji zengini Körfez bölgesinin ortasındaki bu küçük devlet onlar için önemli bir siyasi ve askeri üstür.

ABD, İran’ın hemen yakınında bulunan El Udeyd’de, Afganistan, Irak ve Suriye savaşlarında hayati bir rol oynayan ve Ortadoğu’daki en büyük hava üssüne sahiptir. Katar, Muammer Kaddafi’ye karşı Libya savaşına kendi savaş ve nakliye uçaklarıyla katılmıştır. Libya’daki iç savaşı körükleyen ve daha sonra Suriye’de Esad rejimine karşı kullanılan İslamcı terörist grupları desteklemiştir

Batılı siyasetçiler, medya ve futbol yetkilileri şimdi Katar’daki insan hakları durumundan sözde üzüntü duyuyor ve kadınlar ve eşcinseller için eşit haklar çağrısında bulunuyorsa, bu tam bir ikiyüzlülüktür. ABD ve Avrupalı müttefikleri Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’deki savaşlarda bir milyon insanı öldürmüş ve milyonlarcasını da göçe zorlamıştır. Körfez monarşilerinin otoriter hükümdarları onların yanında basit suçlular olarak kalır.

Emperyalist güçler açısından Katar’ın turnuvaya ev sahipliği yapması hiçbir zaman tartışma konusu bile olmadı. Bir yıl önce Doha’ya taşınan ve Dünya Kupası’nın başında tuhaf bir basın toplantısıyla kendisini artık bir Katarlı, Arap, Afrikalı, eşcinsel, engelli ve göçmen işçi gibi hissettiğini açıklayan FIFA patronu Gianni Infantino, bu sinik tavrı en açık şekilde ifade ediyor. 

Maçları heyecanla takip eden, boş zamanlarında genellikle kendileri de futbol oynayan ve şu an Dünya Kupası’nın daha yoksul ülkelerden sınıf kardeşlerinin kemikleri üzerinde oynanmasına samimi öfke duyan birçok futbol taraftarının tiksintisi ise farklı bir konudur.  İnşaat işçilerinin acımasızca sömürülmesi onların da sinirlerine dokunmuştur. Çünkü onlar da artan iş yükü ve düşen ücretlerle karşı karşıyalar. Almanya’da Mayıs 2021’de yapılan temsili bir anket, katılımcıların yüzde 65’inin Alman milli takımının Dünya Kupası’na katılmasına karşı olduğunu ortaya koydu.

FIFA, Dünya Kupası’nı Katar’a nasıl pazarladı?

FIFA’nın 2010 yılında Dünya Kupasını Katar’a nasıl sattığına dair pek çok ayrıntı artık biliniyor. O dönemde karar lehinde oy kullanan yirmi dört yetkiliden yirmi ikisi yolsuzluk nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı ve bazıları hapse girdi. Siyasetçiler ve savcılar görevden alındı ve hatta 1998’den 2016’ya kadar bir mafya babası gibi FIFA’ya hükmeden Sepp Blatter bile, başka bir entrikacı olan Infantino’ya yol açmak için koltuğunu bırakmak zorunda kaldı.

Bu gerçeklerin gün yüzüne çıkması bile emperyalist iktidar mücadelelerinin ve entrikaların bir sonucuydu.

Zürih’teki 2015 FIFA Kongresi öncesinde İsviçreli yetkililer, Zürih’teki lüks Baur au Lac otelinde düzenlenen görkemli bir operasyonla yedi Futbol Federasyonu yetkilisini yolsuzluk suçlamasıyla tutukladı. Yetkililer, 2010 Dünya Kupası ödülü nedeniyle FIFA’ya soruşturma açan ABD yargısı adına hareket ediyordu.

Davanın odak noktası Katar’daki 2022 Dünya Kupası değil, 2010’daki aynı toplantıda kararlaştırılan Rusya’daki 2018 Dünya Kupası’ydı. ABD’nin 2014 yılında Ukrayna’da Rusya karşıtı bir rejimi iktidara getirmesi ve Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından, ABD turnuvanın Rusya’da yapılmasını engellemeye kararlıydı. Başarısız oldular ama soruşturmalar durdurulamayan bir çığı harekete geçirdi.

ABD’nin Katar konusunda hâlâ görülecek hesapları vardı. Ne de olsa 2022 Dünya Kupası için kendileri de başvurmuş ve eski Başkan Bill Clinton ve aktör Morgan Freeman’ın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyeti Zürih’e göndermişlerdi. Görgü tanıklarına göre Clinton oylama sonucunu duyunca etrafa kül tablaları fırlatmıştı.

Katar’ın lehine olan belirleyici faktör –üç Güney Amerikalı delegenin oylarının satın alınmasının yanı sıra– Fransız Michel Platini ile onun etkilediği diğer iki delege oldu. Eski futbol yıldızı o sırada Avrupa futbol federasyonu UEFA’nın başkanıydı ve FIFA’da Blatter’in olası halefi olarak görülüyordu. FIFA’daki oylamadan birkaç gün önce Platini, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Katar Emiri Tamim es-Sani ile bir araya gelmiş ve Katar’a oy vermeye “ikna” edilmişti.

Blatter’in o dönemde ABD’nin çıkarlarını temsil ettiği iddia ediliyordu. Ancak bu onu kurtarmadı. Çünkü 2018 Dünya Kupası’nın Rusya’da düzenlenmesini desteklemeye devam etti. Infantino’nun ABD adalet sistemiyle yakın temas halinde olduğu ve Zürih’teki baskından beş ay sonra New York’ta FIFA’yı soruşturan büyük jüri önünde tanık olarak ifade verdiği söyleniyor. Infantino ayrıca İsviçre’nin en üst düzey savcısı olan Michael Lauber ile de kişisel temaslarda bulundu.

Zürih’teki baskından iki gün sonra Blatter bir dönem daha FIFA başkanlığına seçildi ancak ABD’den gelen baskılar nedeniyle üç gün sonra istifa etmek zorunda kaldı. Blatter’in halefinin seçilmesine kadar geçen sekiz ay içinde İsviçre yargısı Blatter’in en umut vaat eden halefi Platini’yi de görevden aldı.

Federal savcılık 25 cezai soruşturmanın çoğunu düşürürken, Blatter’i Platini’ye 2 milyon dolar “danışmanlık ücreti” ödemekle suçladı. Daha sonra bir mahkeme tarafından aklansa da, FIFA etik komitesi Blatter ve Platini’ye uzun süreli men cezası vererek ABD’lilerin desteğiyle seçilen Infantino’nun önünü açtı. İsviçreli Savcı Lauber de daha sonra işini kaybetti çünkü Infantino’yu soruşturmaya devam ederken seçildikten sonra onunla birkaç kez gizlice görüşmüştü.

Infantino göreve geldikten sonra FIFA içindeki soruşturmayı engelledi ve etik komitesini dağıttı. FIFA’nın tüm haklarını Suudi Arabistan liderliğindeki bir konsorsiyuma devretme girişimi de dahil olmak üzere, işleri selefi Blatter’den daha da ileri götürdü.

ABD yargısının soruşturma gayreti de Rusya’daki Dünya Kupası’nın artık engellenememesi ve FIFA’nın 2026 Dünya Kupası’nı Kuzey Amerika’ya vermesinin ardından zayıfladı.

2015’te FIFA’ya karşı soruşturma başlatan Obama yönetimindeki Adalet Bakanı Loretta Lynch, şu anda FIFA’nın maaşlı çalışanıdır ve Infantino’ya methiyeler düzmektedir. Kendisi 2019 yılında, FIFA yolsuzluk skandalında futbol federasyonunun müvekkilliğini Quinn Emanuel hukuk firmasından devralan Paul Weiss hukuk firmasına katılmıştır.

Emperyalist ittifaklar

Böylece Dünya Kupası’nın Katar’da yapılmasının önünde artık hiçbir engel kalmamıştı. Bu, sadece harika bir iş vaat etmekle kalmamakta, aynı zamanda ABD ve Avrupalı güçler için Rusya ve Çin’e karşı yeni ittifaklar kurmak adına bir platform işlevi görmektedir. Onlar böylece sadece Katar’a değil, aynı zamanda diğer Körfez monarşilerine ve özellikle de şimdiye kadar Rus doğalgazı ve petrolünün kaybını daha yüksek üretim hacimleriyle telafi etmek ve Çin ile bir çatışma rotasına girmek konusunda isteksiz olan Suudi Arabistan’a da kur yapıyorlar.

Temmuz ayında ABD Başkanı Joe Biden, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinden bu yana Suudi hükümdarı Muhammed bin Selman’ı ziyaret eden ilk Batılı devlet başkanı oldu. Dünya Kupası’nın açılış maçında Selman, Infantino ve Katar Emiri’nin yanında onur konuğu olarak oturdu. Oysa 2017-2021 yılları arasında Suudi Arabistan ile Katar savaşın eşiğindeydi.

Asyalı işçilerin öldüresiye sömürülmesine yönelik öfke artık kasıtlı olarak önemsizleştiriliyor. Medya bunun yerine dikkatini neredeyse sadece kadın ve eşcinsel haklarına çevirmiş durumda. “Eleştirel” habercilik, takım kaptanlarının homofobiye karşı olduklarını ifade etmek için “One Love” kol bandı ya da çeşitli gökkuşağı amblemleri takmalarına izin verilip verilmeyeceği sorusuyla sınırlı. Bu tamamen sembolik hareketin bile çok fazla olduğu kanıtlandı. Ulusal futbol federasyonları, Körfez bölgesindeki despotlarla olan kârlı ticari ve siyasi ilişkilerinin zarar görmesine izin vermek istemeyen FIFA’nın koyduğu yasağa boyun eğdiler.

Çifte standart çok açıktır. Irak’a, Libya’ya, İran’a, Rusya’ya, Çin’e ve benzeri ülkelere karşı acımasız emperyalist savaşları meşrulaştırmak söz konusu olduğunda “insan hakları” öne sürülür. Kendi insan hakları ihlalleri ya da müttefik diktatörlerin insan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda ise bunlar görmezden gelinir.

Futbol bu bağlamda sadece bir amaca hizmet eden bir araç olarak kullanılıyor. Her yerde toplumsal eşitsizlik, savaş, faşizm ve çevresel bozulma yaratan kapitalizmin çürümüşlüğü, kültür ve spor da dahil olmak üzere toplumun tüm alanlarına bulaşmaktadır. Ticarete tabi olmayan kültürel ilerleme ve gerçek spor, ancak sosyalizm mücadelesi çerçevesinde, genel çıkarı kâr çıkarlarının üstünde tutan ve ulusal sınırları aşan bir toplumu savunarak mümkündür.

Loading