Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pazartesi akşamı geç saatlerde İsveç’in NATO üyeliğini desteklemeyi kabul ederek Stockholm’ün ABD liderliğindeki saldırgan askeri ittifakın 32. üyesi olmasının önünü açtı. Açıklama, Rusya’ya karşı savaşın tırmandırılmasının ele alınacağı NATO’nun Vilnius zirvesi arifesinde geldi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Erdoğan’ın onayını duyuran tweetinde “Bu, tüm NATO müttefiklerini daha güçlü ve daha güvenli kılan tarihi bir adımdır,” diye yazdı.

Bu saçma iddianın aksine, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımı, Rusya’yı yarı sömürge statüsüne indirmeyi ve doğal kaynaklarını yağmalamayı amaçlayan ABD/NATO savaşında kuzey cephesini daha da genişletecektir. Finlandiya’nın üyeliğinin Nisan ayında kesinleşmesi NATO’nun Rusya ile olan kara sınırını iki katından fazla arttırırken, İsveç’in entegrasyonu Rusya’nın Baltık Denizi’nde NATO üyeleri tarafından kuşatılacağı anlamına gelmektedir. İskandinav ülkelerinin orduları arasında, ortak bir hava kuvveti kurulması ve ABD birliklerinin bölgeye engelsiz erişiminin sağlanması da dahil olmak üzere, bölgeyi ortak bir operasyon alanına dönüştürme planları oldukça ilerlemiş durumda.
Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması, ABD emperyalizminin Vilnius zirvesi başlamadan önce konunun çözüme kavuşturulması için baskı yaptığı birkaç gün süren yoğun görüşmelerin ardından geldi. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson geçtiğimiz Çarşamba günü Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joseph Biden’ı ziyaret etti. Biden Kristersson’a İsveç’in NATO üyeliğini “sabırsızlıkla beklediğini” söylemişti.
Pazar günü Biden ile bir telefon görüşmesi yapan Erdoğan, Biden’a İsveç’in üyeliğini hâlâ onaylamadığını söyledi. Türk basınında yer alan açıklamaya göre, “Erdoğan, İsveç’in terörle mücadele mevzuatında değişiklikler yaparak doğru yönde bazı adımlar attığını” ancak İsveç’in Kürt örgütlerin“serbestçe terörü öven gösteriler yapmaya devam etmesinin atılan adımları boşa çıkardığını” ifade etti.
Pazartesi günü erken saatlerde bir basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, hükümetinin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasının, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne kabulü için müzakerelerin yeniden başlatılması şartına bağlanmasını istedi. Bu önerinin aralarında Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un da bulunduğu önde gelen Avrupalı siyasetçiler tarafından reddedilmesi ve Erdoğan’ın Kristersson ile bire bir görüşmesinin ardından, Stoltenberg başkanlığında yapılan son toplantıda nihayet bir anlaşmaya varıldı.
Anlaşmaya varılmasının dayatılmasında belirleyici rol şüphesiz Washington tarafından oynanmıştır. ABD’nin, Ankara’nın İsveç’in NATO’ya girmesine izin vermemesi halinde gözde F-16 savaş uçaklarını Türkiye’ye vermeme tehdidinde bulunduğu bildirildi.
Erdoğan’ın açıklaması, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile hafta sonu İstanbul’da yaptığı görüşmenin ardından geldi. Erdoğan ortak basın toplantısında Ukrayna’nın NATO üyeliğini “hak ettiğini” açıklamıştı. İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesiyle birlikte, Erdoğan’ın bu açıklaması, Türk burjuvazisinin her iki tarafla da güçlü ekonomik bağları nedeniyle bir tarafta emperyalist güçler diğer tarafta Rusya arasında bir denge politikası izleme çabasının giderek daha sürdürülemez hale geldiğinin altını çizmektedir.
İsveç, Ankara’nın elini rahatlatmak için, 2019’da Kürt milliyetçisi Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) karşı askeri harekata başlamasının ardından Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırdı. İsveç ayrıca terör şüphelilerinin Türkiye’ye ve diğer ülkelere hızlı bir şekilde iade edilmesini sağlayacak yeni ve kapsamlı bir terörle mücadele yasasını kabul etti. Nisan ayında İsveç’te İslamcı aşırılık yanlılarına yönelik bir dizi terörle mücadele baskını düzenlendi. Bununla birlikte, İsveç’teki çok sayıda Kuran yakma olayı iki ülke arasındaki sürtüşmeleri arttırmıştı.
Washington ve Avrupalı emperyalist müttefiklerinin İsveç’i NATO’ya dahil etme kararlılığı, ülkenin stratejik konumu ve askeri yeteneklerinin yanı sıra geniş İskandinav ve Arktik bölgelerinin Rusya’ya karşı savaştaki önemiyle de bağlantılıdır. Stockholm, Baltık Denizi’nin kıyısında, Rusya’nın yanı başındaki deniz trafiğine ve boru hatlarına ev sahipliği yapmaktadır. Gotland adası, Baltık’ta Rusya’nın Kaliningrad özel bölgesinin 300 kilometre kuzeybatısındaki stratejik konumu nedeniyle Soğuk Savaş sırasında önemli bir askeri üs olmuştu. İsveç’in sınırları aynı zamanda, özellikle yeni doğal kaynaklar keşfedildikçe gerginliğin arttığı bir alan olan Kuzey Kutup Dairesi’ne kadar uzanıyor.
ABD halihazırda Norveç ile, “mutabık kalınan bölgelerde” kısıtlama olmaksızın faaliyet göstermeleri için askeri güçlere geniş kapsamlı bir serbestlik tanıyan ve ülkede görev yapan birlikleri, görevde olmadıkları zamanlar da dahil olmak üzere ABD’nin yetki alanına sokan bir savunma işbirliği anlaşması imzaladı. Benzer anlaşmalar Finlandiya ve İsveç ile de müzakere ediliyor. İskandinav savunma komutanları ayrıca NATO birliklerinin ve ikmallerinin İskandinav ülkelerinin batı kıyılarındaki çeşitli limanlar üzerinden hızlı bir şekilde taşınması için büyük bir plan hazırladılar. Bu limanlar Danimarka’daki Esbjerg’den İsveç’teki Göteborg’a ve Norveç’teki Trondheim ve Tromsø’ya kadar uzanmaktadır.
NATO güçlerinin herhangi bir bahaneyle Kuzey bölgesinde büyük bir askeri tırmanışa geçme olasılığı, Kiev’deki aşırı sağcı rejimin karşı karşıya olduğu derinleşen kriz göz önüne alındığında daha da olası hale gelmektedir. Ukrayna’daki savaşta 200 bini Ukraynalı olmak üzere yüz binlerce askerin öldüğü tahmin ediliyor. Ukrayna asker toplamak için ülkeyi tarıyor, itaat etmeyenleri hapse atıyor. Bu yaz başlatılan karşı saldırı büyük ölçüde başarısız oldu ve savaşın sürdürülmesi emperyalist güçlerin neredeyse sınırsız biçimde ülkeye milyarlarca dolarlık gelişmiş silah akışı sayesinde mümkün oldu.
İsveç’in NATO’nun Rusya’ya karşı savaşında bir cephe ülkesi olarak ortaya çıkması, bir zamanlar kuzey Avrupa’yı bölen eski çatışma hatlarını yeniden canlandırıyor. İsveç 17., 18. ve 19. yüzyıllarda Rus İmparatorluğu ile bir dizi savaş yaptı. Bunlar, Napolyon Savaşlarının bir parçası olan 1808-09 Finlandiya Savaşı ile doruğa ulaştı. Bu savaşta İsveç, Çarlık İmparatorluğu’na bağlı büyük bir dükalık haline gelen Finlandiya’nın kontrolünü kaybetti.
İsveç daha sonra NATO’nun Afganistan’daki yeni sömürgeci işgaline katılana kadar tarafsızlık politikası izledi. Bunula birlikte ülke, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem boyunca ABD emperyalizmiyle derinden bütünleşmiştir. İsveç, Soğuk Savaş sırasında özellikle Moskova’ya yönelik casusluk operasyonları için ABD istihbarat kurumlarıyla yakın işbirliği içinde çalıştı.
Tarihsel olarak İsveçli şirketler, dinamit ve elle kullanılan roketatar gibi silahları icat etmiş olan önemli silah üreticileridir. İsveç, 10 milyon nüfuslu küçük bir ülke olmasına rağmen, gelişmiş Archer taşınabilir topçu sistemi de dahil olmak üzere Ukrayna’ya milyarlarca dolarlık askeri teçhizat gönderdi. İsveç, 2022-2028 yılları arasında askeri bütçesini yüzde 64 oranında arttırmayı ve yıllık zorunlu asker sayısını mevcut 10.000’den iki katına çıkarmayı planlıyor.
İsveç’in Gotland sınıfı denizaltıları, daha uzun süre su altında kalabilme özelliğiyle dünyanın en gelişmiş nükleer olmayan denizaltıları arasında sayılmaktadır. İsveç Donanması ayrıca, kıyı bölgeleri boyunca sığ takımadalarla dolu, zorlu bir su kütlesi olan Baltık Denizi’nde de geniş deneyime sahiptir. Rusya ile açık bir savaş çıkması halinde bu bölge yoğun bir çatışma alanı haline gelecektir.
Biden ve Kristersson arasında geçen hafta Beyaz Saray’da yapılan görüşmede Kristersson ülkenin NATO’ya sağlayacağı bu katkıya işaret etti. Kristersson, “[NATO çatısı altında] ortak koruma arayışındayız ama aynı zamanda NATO’nun tamamı için bir güvenlik sağlayıcısı olarak katkıda bulunabileceğimiz şeyler olduğunu düşünüyoruz,” dedi.
İsveç’in devasa askeri takviyesinin ve bölgenin Rusya ile savaşta bir cepheye dönüşmesinin bedeli emekçi halka ödetilecektir. İsveç, kısmen savaşın yol açtığı büyük bir enflasyon kriziyle karşı karşıya. Ülkedeki eşitsizlik, kayıtların tutulmaya başlandığı 1970’li yıllardan bu yana en yüksek seviyelerde. İsveç şu anda Avrupa’da hafif de olsa resesyonda olan tek ülkedir. İsveç’in hem sözde sol Sosyal Demokrat Partisi’nden hem de geleneksel sağ partilerinden gelen bir dizi sağcı hükümet, onlarca yıldır eğitim ve sağlık hizmetlerinde kesintiler yaparak ülkenin bir zamanlar çok övülen kamu hizmetlerini ve sosyal programlarını büyük ölçüde yok etti.
Daha fazlasını okuyun
- Erdoğan Ukrayna’nın NATO üyeliğini “hak ettiğini” ilan etti ve Azak komutanlarını serbest bıraktı
- Finlandiya’nın NATO üyeliğinin TBMM’de kabulü: Tüm düzen partileri emperyalizmin hizmetinde
- Kur’an yakma provokasyonlarının ardından Türkiye ile Batılı müttefikleri arasındaki gerilimler artıyor
- Türkiye-İsveç-Finlandiya anlaşması, NATO’nun Rusya’ya karşı genişlemesinin önünü açıyor
