COVID-19 pandemisi, sınıf mücadelesinin dönüşü ve Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Almanya) görevleri

Berlin, Tiergarten’daki Verdi yürüyüşü (Fotoğraf: WSWS)

Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Almanya şubesi Sosyalist Eşitlik Partisi (Sozialistische Gleichheitspartei, SGP), 19–22 Kasım’da parti kongresini düzenledi. Aşağıda, delegeler tarafından oybirliği ile kabul edilen kongre kararını yayımlıyoruz. SGP’nin yeni ulusal komitesi, Christoph Vandreier’i genel başkan, Dietmar Gaisenkersting’i ise genel başkan yardımcısı seçti. Uzun süre parti genel başkanlığı yapan Ulrich Rippert, ulusal komite tarafından onursal genel başkan seçildi. Johannes Stern ise Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin Almanca sayfasının baş editörü seçildi.

* * *

1. Sosyalist Eşitlik Partisi (Sozialistische Gleichheitspartei, SGP) Kongresi, siyasi faaliyetimizin kararlı bir şekilde geliştirilmesini gerektiren olağanüstü koşullar altında gerçekleşiyor. İki yıl önce, Troçkist hareketin tarihinin gözden geçirilmesine dayanarak, hareketimizin tarihinde beşinci aşamaya girdiği sonucuna varmıştık. Bu, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) programı ve ilkelerinin küresel işçi sınıfının yeni bir devrimci yükselişiyle kesişmesiyle karakterize edilmektedir. Bu koşullar altında, partinin müdahalelerinin kendisi nesnel gelişmenin belirleyici bir unsurudur ve en büyük önemi kazanır. Bu, tüm önemli siyasi sorunlar açısından açıkça ortadadır.

Pandemi ve COVID-19’u ortadan kaldırma mücadelesi

2. Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) ve DEUK, krizin başlangıcından bu yana, pandemiyi, dünya kapitalist sisteminin çoktan ilerlemiş olan ekonomik, toplumsal ve siyasi krizini büyük ölçüde hızlandıran tetikleyici bir olay olarak nitelendirdi.

3. Pandeminin patlak vermesi, hâlihazırda büyük toplumsal eşitsizlik, egemen sınıfın otoriter yönetim biçimlerine yönelmesi ve bir üçüncü dünya savaşı tehdidi oluşturan emperyalist militarizmin büyümesiyle karakterize edilen bir zamanda geldi. Virüs ulusal sınır tanımıyor; her ülke aynı sosyal ve politik çatışmalarla sarsılıyor. Milyonlarca cana mal olan bu dünya çapındaki kriz, küresel bir çözüm gerektiriyor.

4. Pandeminin patlak vermesinden neredeyse iki yıl sonra, 1,3 milyondan fazlası Avrupa’da ve neredeyse 100.000’i Almanya’da olmak üzere resmi olarak 5 milyondan fazla insan virüse kurban gitti. Böylesi sayılar savaş zamanı dışında görülmemiştir ve gerçek ölü sayısı çok daha yüksektir. The Economisttarafından derlenen fazladan ölüm verilerine göre, dünya çapındaki gerçek ölüm sayısı 16,7 milyon kişidir. Bu, I. Dünya Savaşı’ndaki can kaybıyla yaklaşık olarak aynıdır. Her ay 200.000’e yakın insan COVID-19’dan ölmektedir.

5. Bu toplu ölüm dalgasının ortasında, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler pandeminin sona erdiğini ilan ediyor ve kalan koruyucu önlemleri –feci sonuçlara yol açarak– kaldırıyor. Görevi sona eren ve göreve yeni gelen Alman federal hükümetleri, “salgın durumu”nu sona erdirme kararlarıyla, geçtiğimiz kış yaşanan felaketi bile gölgede bırakacak bir duruma zemin hazırlıyorlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Direktörü Hans Kluge, Avrupa’da sadece üç ay içinde koronavirüsten 500.000 ölümün daha olabileceği konusunda uyardı.

6. Alman hükümetinin tüm Avrupa’ya dayattığı ölüm politikasının arkasında belirli siyasi ve ekonomik çıkarlar yatmaktadır. Egemen sınıf, 2020 ilkbaharında sözde koronavirüs kurtarma paketleriyle büyük bankalara ve şirketlere akan devasa meblağları işçi sınıfından çıkarmak istiyor. Kasıtlı kitlesel enfeksiyon politikasının arkasındaki bir diğer faktör, Alman emperyalizminin jeostratejik ve ekonomik hırsıdır. Berlin, pandemiyi Avrupa Birliği’ni (AB) Almanya liderliğinde daha da güçlü bir şekilde organize etmek ve kendisini uluslararası rakiplerine karşı konumlandırmak için bir fırsat olarak görüyor. Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokratlardan (FDP) oluşan “trafik ışığı” koalisyonunun ilk belgesinde ileri sürüldüğü gibi, “Avrupa’nın sağlam ve sürdürülebilir kamu maliyesi temelinde pandemiden ekonomik olarak güçlü çıkmasını sağlamayı” amaçlıyor. Bu, “ulusal Avrupa orduları arasında daha fazla işbirliği” ve Bundeswehr (Silahlı Kuvvetler) için daha iyi teçhizat gerektirecek.

7. WSWS ve DEUK, pandemiye karşı mücadelenin yalnızca tıbbi bir sorun olmadığını vurgulamıştır. Bu mücadele, toplumsal eşitsizliğe, savaşa ve diktatörlüğe karşı mücadelede olduğu gibi, işçi sınıfının sosyalist bir program temelinde bağımsız siyasi müdahalesini gerektirmektedir.

8. Ağustos 1914’te patlak verdikten sonra durmadan daha korkunç bir ivmeyle gelişen Birinci Dünya Savaşı ile paralellik kurduk. Ölüm normalleştirildi, sürekli yeni genç kitleler cepheye gönderildi ve “insan malzemesi” olarak harcandı. Kapitalist savaş çığırtkanlarının jeopolitik ve ekonomik çıkarları barışçıl bir çözümü imkânsız kıldığı için, çekilen acılara rağmen savaş sona erdirilemedi. Savaşı sona erdirmek için, tüm savaşan ülkelerin işçi sınıfının devrimci bir sosyalist program temelinde seferber edilmesi gerekiyordu. Bu, işçi sınıfının burjuva egemenliğini devirip toplumun önderliğini devraldığı Rusya’daki 1917 Ekim Devrimi’nde güçlü bir şekilde doğrulanan Lenin ve Troçki’nin perspektifiydi.

9. Savaşa karşı mücadele gibi, pandemiye karşı mücadele de sınıfsal ve devrimci bir sorundur. Federal seçim bildirimizde şunları ifade etmiştik: “Pandemiyi kontrol altına alma mücadelesi, toplumdaki iki büyük sınıfın –kapitalist sınıfın ve işçi sınıfının– uzlaşmaz şekilde karşıt taleplere sahip olduğunu giderek daha net gösteren bir sınıf mücadelesine dönüşmektedir.”

10. Pandemiyi kontrol altına alma stratejileri arasındaki ayrım, WSWS tarafından uluslararası üne sahip bilim insanlarının katıldığı iki önemli internet seminerinde vurgulandı. Kapitalist sınıf, ya “sürü bağışıklığı” (yani serbest bulaşma) stratejisini ya da azaltma olarak bilinen sınırlı kısıtlama stratejisini izliyor. Her iki strateji de nüfusun kitlesel olarak virüsle enfekte olması, milyonlarca insanın her yıl önlenebilir şekilde ölmesi veya uzun vadeli sağlık sorunları yaşaması anlamına geliyor.

11. Bizler, resmi toplu ölüm ve sosyal sefalet politikasının aksine, hayatları kurtarmak üzere SARS-CoV-2’nin küresel olarak ortadan kaldırılması için işçi sınıfı içinde mücadele ediyoruz. Bu sosyalist politika şunları içermektedir: Pandemi kontrol altına alınana kadar tüm okulların ve hayati olmayan işyerlerinin derhal kapatılması! Bundan etkilenen tüm işçiler için tam ücret ödemesinin yanı sıra kendi hesabına çalışanlar için gerçek yardım ve yoksul haneler için kapsamlı destek! Aşı milliyetçiliği ve tüccarlığı yerine küresel olarak koordine edilen bir aşı programı!

SGP, WSWS uluslararası yayın kurulunun, işçiler tarafından koronavirüs pandemisine yönelik uluslararası bir soruşturma olan Küresel İşçi Soruşturması girişimini desteklemektedir. Bu girişimi geliştirmek ve son iki yılda pandemi sürecinde egemen sınıfın işlediği suçları ortaya çıkarmak için tüm gücümüzü seferber edeceğiz. Buna paralel olarak, SARS-CoV-2’yi küresel olarak ortadan kaldırmak için bilimsel olarak gerekli tedbirlerin uygulanması adına verilen mücadeleyi güçlendireceğiz.

Bu, her şeyden önce, güvenli işyerleri ve güvenli eğitim için taban komitelerinin geliştirilmesini gerektirir. Pandemi ile mücadele, küresel olarak koordine edilen bir kampanya geliştirilerek okullara ve işyerlerine taşınmalıdır. Bu amaçla, DEUK, Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’nı (TK-Uİİ) kurmuştur.O, işçi sınıfının pandemiyi sona erdirmek ve milyonlarca hayatı kurtarmak üzere küresel mücadelelerini koordine etmesi için kritik bir merkez işlevi görecektir. TK-Uİİ’nin gelişimi, pandemiye karşı mücadeleyi toplumsal eşitsizliğe, savaşa, diktatörlüğe ve kapitalist sisteme karşı mücadeleyle birleştirmek üzere işçi sınıfının sosyalist önderliği olarak SGP’nin ve DEUK’un inşasıyla el ele gitmelidir.

İklim değişikliğiyle mücadele

12. İklim değişikliğiyle mücadelede insanlık, pandemidekiyle aynı temel zorluklarla karşı karşıya. Koronavirüs gibi, sera gazları da devlet sınırı tanımıyor. Son yıllarda tırmanan doğal afetlerde –bu yaz Almanya’da yüzlerce kişinin ölümüne neden olan yıkıcı sel de dahil olmak üzere– egemen seçkinlerin insan yaşamına ve tüm gezegenin geleceğine karşı kayıtsızlığı apaçık ortada.

13. İklim sorunu, tüm temel toplumsal sorular gibi –toplumsal eşitsizlik, koronavirüs pandemisi, aşırı sağcılık, sığınmacı politikası ve savaş– sınıfsal bir sorundur ve uluslararası bir yanıtı gerektirmektedir. Böyle bir yanıt, kâr maksimizasyonuna ve ulus devletler arası rekabete dayanan ve bilimsel uyarıları hiçe sayan kapitalizmle bağdaşmaz.

SGP’nin görevi, iklim değişikliğiyle mücadeleyi işçi sınıfına yöneltmektir. Toplumu, özel kârı değil, toplumsal ihtiyaçları karşılayacak şekilde dönüştürmekte asli bir çıkarı olan tek toplumsal güç işçi sınıfıdır. Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE), stajyerler, öğrenciler ve işçi sınıfı gençliğinin diğer kesimleri arasında etki kazanma çabalarını güçlendirecektir.IYSSE, bugün radikalleşmekte olan yeni nesil gençler içinde siyasi perspektif ile ilgili temel soruları açıklığa kavuşturmak için iklim değişikliği üzerine düzenlenenler gibi kitlesel protestolara müdahale ediyor. İklim krizine sosyalist bir yanıt geliştirmek, iklim hareketini protesto siyaseti temelinde mali sermayenin çıkarlarına tabi kılmaya çalışan Yeşil ve sahte sol akımlara karşı aralıksız bir polemik gerektiriyor.

Sınıf mücadelesinin dönüşü ve taban komitelerinin inşası

14. Dünya sosyalist devriminin nesnel koşulları oldukça gelişmiş durumdadır. 2020’nin başında Uluslararası Komite, yeni yıl açıklamasında, 2020’lerin toplumsal devrim on yılı olacağını ilan etmişti. Bu öngörü, kapitalist sistemin ileri toplumsal ve siyasi krizinin bir analizine dayanıyordu. O zamandan beri yaşanan gelişmeler bu analizi tamamen doğrulamıştır.

15. Dünya genelinde işçiler ve gençler arasında, egemen sınıfın pandemi politikalarına ve buna bağlı olarak işlere ve ücretlere yapılan saldırılara karşı patlayıcı bir direniş gelişiyor. 2020 ilkbaharında, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki önemli otomotiv, imalat ve gıda fabrikalarındaki kendiliğinden grev dalgası, kapitalist hükümetleri ilk karantinaları uygulamaya zorladı. 2020 sonbaharında Yunanistan, Fransa ve Almanya’da yeniden açılma politikalarına karşı okul grevleri de dahil olmak üzere protestolar düzenlendi.

16. Şimdi dünya çapında bir kez daha toplu ölümlere, iş ve ücretlere yönelik saldırılara karşı grevler ve protestolar gelişiyor. Her yerde, hükümetler ve şirketler, sendikaların yardımıyla tarihi saldırıları kabul ettirmek için koronavirüs pandemisini kullanıyor. Almanya’da egemen sınıf, cepheden topyekûn bir saldırı planlıyor. Özellikle, tüm işlerin yüzde 31’ini oluşturan sanayi sektöründe (Britanya, Fransa ve ABD’de bu oran yaklaşık yüzde 20’dir), büyük bir çalkantının eli kulağındadır. Yalnızca otomotiv sanayisinde, listede yarım milyon işçinin işten çıkarılması var.

17. İşçiler artık bunu mücadele etmeden kabul etmeye razı değiller. Dünya kapitalizminin merkezi olan ABD’de, şu anda son on yılların en büyük grev dalgası gelişiyor. Almanya’daki federal seçimler de çok sayıda grev ve protestonun baskısı altında gerçekleşti. Bu sınıf mücadelelerini, DEUK tarafından uzun süre önce öngörülmüş olan iki özellik karakterize ediyor: bu mücadeleler daha önce hayal bile edilemeyecek bir derecede uluslararası hale geliyor, birbirine bağlı bir dünya hareketi olarak gelişiyorlar ve korporatist sendikalara karşı bir başkaldırı biçimini alıyorlar.

18. Bu durumda, partimizin müdahalesi sınıf mücadelesinin gelişiminde giderek belirleyici faktör haline geliyor. Mayıs ayında DEUK ve ona bağlı Sosyalist Eşitlik Partileri, “uluslararası ölçekte fabrikalarda, okullarda ve işyerlerinde işçilerin bağımsız, demokratik ve militan taban örgütlerinin yeni biçimlerinin yapı iskeletini geliştirmek” için Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı (TK-Uİİ) girişimini başlattı. Bu girişim şu anda ABD’de, örneğin Volvo Kamyon, Dana ve John Deere’de taban komiteleri oluşturan işçiler tarafından sahipleniliyor. Burada, Almanya’da öğretmenler, eğitim emekçileri ve ebeveynler ile otobüs şoförleri güvenli işyerleri ve güvenli eğitim için ilk taban komitelerini oluşturdular.

Bu saldırı artık ileriye taşınmalıdır. İşçileri mücadelede siyasi olarak yönlendirmek ve onlara önderlik etmek partinin görevidir. WISAG havaalanı işçilerinin, tren sürücülerinin, hemşirelerin, Gorillas teslimatçılarının ve otomotiv işçilerinin grev ve protestolarına yorum yapmakla kalmayarak aktif olarak müdahale ettik.Ulusalcı sendikalardan siyasi ve örgütsel bir kopuşu savunduk ve siyasi yönelim ve perspektifle ilgili kritik soruları sabırla açıkladık. Bağımsız taban komitelerinden oluşan bir ağ geliştirmek ve TK-Uİİ’yi uluslararası düzeyde inşa etmek için, SGP ve DEUK, işçi sınıfı içinde sosyalist bir önderlik olarak inşa edilmelidir.

Militarizme ve savaşa karşı mücadele

19. En önemlisi, pandemi, savaş tehdidini de şiddetlendirmiştir. ABD hükümeti sadece Çin’i pandemiden sorumlu olmakla suçlamakla kalmıyor, aynı zamanda nükleer güçler Rusya ve Çin ile askeri bir çatışmaya giderek daha doğrudan hazırlanıyor. Avrupalı devletler de krizi daha fazla silahlanmak için kullanıyor.

20. Dünya kapitalizminin, egemen sınıf tarafından son yüzyılda savaş ve faşizm yoluyla çözülmeye çalışılan çelişkileri bir kez daha Almanya’da yoğunlaşıyor. Artan ticaret savaşları ve büyük güç çatışmaları, Alman ihracat sanayisinin altını oyuyor. ABD ile Çin arasında tırmanan çatışma, Alman burjuvazisini içinden çıkılmaz bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor: Çin’e karşı ABD ile ittifak kurarsa, ihracat pazarını ve Çin’deki yatırımlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olacak. ABD’ye karşı çıkarsa, dünyanın en büyük askeri gücüne karşı zor durumda kalacak ve ayrıca ekonomik dezavantajlara katlanmak zorunda kalacak.

21. Avrupa’yı Almanya’nın önderliği altında “üçüncü bir dünya gücü” olarak hazırlama girişimi, yalnızca Washington ile değil, aynı zamanda Avrupalı “müttefikleri” ile de çatışmayı kızıştırıyor. Avrupalı güçler arasındaki gerilimin boyutu, Brexit ve Kuzey İrlanda konusundaki anlaşmazlık, Britanya ile Fransa arasında AUKUS paktı ve balıkçılık hakları konusunda artan ihtilaf ve AB ile Polonya ve Macaristan arasında büyüyen anlaşmazlıklar eliyle gözler önüne seriliyor. Artan ekonomik, toplumsal ve siyasi kriz, Avrupa ve Alman kapitalizminin 20. yüzyılda çözülmemiş tüm sorunlarını geri getiriyor.

22. SGP, işçi sınıfını bu gelişmeye hazırlamıştır. 2014’te Alman militarizminin geri dönüşünün nesnel itici güçlerini analiz eden bir karar yayımlamış ve bunun geniş kapsamlı etkileri konusunda uyarıda bulunmuştuk. Dönemin Dışişleri Bakanı ve bugün Federal Cumhurbaşkanı olan Frank-Walter Steinmeier’in (SPD) Münih Güvenlik Konferansı’nda Almanya’nın “küresel politikalar konusunda kenardan yorum yapamayacak kadar büyük” olduğunu ilan etmesinden sadece birkaç ay sonra şöyle yazmıştık:

Tarih, büyük bir şiddetle geri dönüyor. Alman egemen sınıfı, Nazilerin suçlarından ve II. Dünya Savaşı’ndaki yenilgisinden neredeyse 70 yıl sonra, bir kez daha, Alman İmparatorluğu’nun ve Hitler’in büyük güç politikalarını benimsiyorlar. Rusya karşıtı savaş propagandasının artış hızı, I. ve II. Dünya Savaşları öncesi dönemleri anımsatıyor. … Savaş sonrası dönemin, Almanya’nın Nazilerin berbat suçlarından dersler çıkarmış, “Batı’ya katılmış”, barışçı bir dış politika benimsemiş ve istikrarlı bir demokrasi geliştirmiş olduğu biçimindeki propagandasının yalan olduğu ortaya çıkmış durumda. Alman emperyalizmi, tarihsel olarak biçimlenmiş gerçek yüzünü, hem içeride hem de dışarıda, tüm saldırganlığıyla bir kez daha gösteriyor.

23. O zamandan beri, bu değerlendirmenin doğruluğu giderek daha net hale geldi. Büyük koalisyon, son sekiz yılda savunma bütçesini yaklaşık 20 milyar avro artırdı, Afrika ve Ortadoğu’da yeni savaş misyonları düzenledi, Rusya sınırına muharebe birlikleri yerleştirdi ve hatta kısa süre önce Hint-Pasifik’e bir savaş gemisi gönderdi. Bir sonraki federal hükümet, bu büyük güç siyaseti ve savaş sürecini daha da yoğunlaştıracaktır. Bunun için uzun zamandır planlar yapılıyor. Mayıs ayında, Savunma Bakanlığı, Alman ordusunu nükleer savaş da dahil olmak üzere büyük askeri çatışmaların yürütülmesine hazırlamayı amaçlayan “Bundeswehr’in Geleceğinin Köşe Taşları” belgesini kabul etti.

Yıkıcı bir üçüncü dünya savaşı tehdidi, uluslararası işçi sınıfının, savaşın nedenini –kapitalist kâr sistemini– ortadan kaldırmayı ve küresel bir sosyalist toplum kurmayı amaçlayan savaş karşıtı bir hareketinin inşa edilmesine muazzam bir aciliyet kazandırıyor.SGP, bu yolda DEUK içindeki kardeş örgütleriyle yakın işbirliği içinde çalışacaktır. Avrupa’da bu örgütler, Britanya’daki Sosyalist Eşitlik Partisi, Fransa’daki Sosyalist Eşitlik Partisi (Parti de l'égalité socialiste) ve Türkiye’deki Sosyalist Eşitlik Grubu’dur. Kıtada yeniden savaşa ve barbarlığa dönülmesine karşı verilen mücadele, Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri için verilen mücadeleyle doğrudan bağlantılıdır.

Sağcı tehlike ve SGP’nin Verfassungsschutz’a karşı davası

24. Dünyanın dört bir yanında egemen sınıf, kapitalizmin derin krizine, 1930’larda olduğu gibi otoriter yönetim biçimlerine ve faşizme yönelerek yanıt veriyor. Kasıtlı kitlesel enfeksiyon, eşitsizlik ve savaş programı demokratik haklarla bağdaşmaz. Donald Trump’ın 6 Ocak’taki darbe girişimi ve Demokratik Parti’nin korkakça tavrı, burjuvazinin önemli kesimlerinin umutlarını otoriter yönetim biçimlerine bağladığını ya da buna göz yumduğunu göstermiştir. Jair Bolsonaro’nun Brezilya’daki darbe planları ile İspanyol ve Fransız orduları içindeki komplolar da bunun ifadesidir.

25. Almanya’da bu gelişme özellikle ileri düzeydedir. Dört yıl önce, SPD ve CDU (Hristiyan Demokrat Birlik), halkın arkasından büyük koalisyonun yeniden kurulmasını müzakere ettiğinde, yeni hükümeti Nazilerden bu yana en sağcı hükümet olarak adlandırmıştık. Bu, özellikle hükümetin saldırgan “hayattan önce kâr” politikasını uyguladığı, bankalara ve şirketlere yüz milyarlarca dolar aktardığı ve Bundeswehr’in büyük çapta silahlanmasını hayata geçirdiği pandemi sırasında doğrulanmıştır.

26. Aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD), resmen ana muhalefet haline getirildi ve siyaset kurumuna entegre edildi. AfD’nin programı (toplumsal saldırılar, devlet yetkilerinin içeride ve dışarıda geniş çapta artırılması ve sürü bağışıklığı politikaları), fiilen tüm hükümet partileri tarafından uygulamaya konmaktadır. Daha önce Pegida’da olduğu gibi, sağcı döküntüler, muhalefeti sindirmek için Querdenker (Q Anon tipi) gösterilerle seferber edildi.

27. Egemen sınıfın aşırı sağın programını ne kadar doğrudan uyguladığı sığınmacı politikasında da görülebilir. Bu, “Avrupa Kalesi”nin acımasızca kapatılması, sınır duvarlarının dikilmesi ve sığınmacılar için kapalı kamplar kurulması ve Ortadoğu’nun savaş bölgelerine toplu sürgünlerden oluşmaktadır.

28. Aynı zamanda, aşırı sağcı terörist ağlar, devlet aygıtı tarafından sistematik olarak korunmakta ve kuvvetlendirilmektedir. Neo-Nazi NSU’nun gerçek boyutu ve devlet güvenlik aygıtıyla yakın ilişkisi, örgütün maskesinin düşürülmesinden 10 yıl geçtikten ve Bölge Valisi Walter Lübcke’nin NSU çevresinden bir fail tarafından öldürülmesinden sonra bile karanlıkta kalıyor. Bundeswehr ve polis içindeki Hannibal ağının ve diğer sağcı terörist ağların liderleri, cinayet planlarına ve silahların bulunmasına, Halle ve Hanau’daki aşırı sağcı ve antisemitik terörist saldırılara rağmen hâlâ yakalanmamıştır.

29. Savaşa karşı mücadelede olduğu gibi, faşizme, devlet yetkilerinin arttırılmasına ve demokratik hakların ortadan kaldırılmasına karşı mücadele de ancak bağımsız bir işçi sınıfı hareketinin inşasıyla yürütülebilir. Bu bağlamda, SGP’nin aşırı sağcı komplonun merkezi olan Verfassungsschutz’a (Anayasayı Koruma Teşkilatı, gizli servis) açtığı dava son derece önemlidir. Egemen seçkinler, SGP’ye saldırarak, hareketimizin program ve fikirlerinin işçi sınıfında kitlesel destek bulma potansiyeline sahip olduğunu kabul etti. SGP’nin açtığı dava durumu tersine çevirdi. Ulrich Rippert ve Christoph Vandreier, 18 Kasım 2021’de Berlin İdare Mahkemesi’nin önünde devrimci Alman işçi hareketinin en iyi geleneklerini sürdürmüştür.

30. Mahkeme, tarihin hiçbir önem taşımadığını, yani toplama kamplarının ve gaz odalarının unutabileceğini ilan ederek tüm meşruiyetini yitirmiştir. Mahkemenin, özünde Marksizmin teorik temelini ve programını yasa dışı ilan etme yönündeki kararı, Bismarck’ın 1878’de uygulamaya çalıştığı ve Hitler’in 1920’de ilan ettiği hedefi gerçekleştirmeye yönelik bir başka girişimdir. Bu hedef, Marksizmin tamamen yok edilmesidir.

31. Ama 1878 ya da 1933 Almanya’sında ya da 19. ya da 20. yüzyıl dünyasında yaşamıyoruz. Mahkeme, işçi sınıfının büyük yenilgilerinin ardından değil, Alman, Avrupa ve uluslararası işçi sınıfının yeni bir kitle hareketinin yükselişi koşullarında gerçekleşti. Mahkeme karşısındaki duruşuyla SGP, devlet aygıtı içindeki aşırı sağcı komploya karşı mücadelede işçi sınıfına önderlik etme kapasitesini kanıtladı.

SGP, Verfassungsschutz’un saldırısına karşı ve demokratik hakların savunulması için hücumunu büyük ölçüde genişletecektir. Bu, sığınmacıları savunmanın yanı sıra Julian Assange’ın koşulsuz özgürlüğü için mücadele etmeyi, WSWS’ye ve diğer solcu, savaş karşıtı ve sosyalist web sitelerine yönelik sansüre karşı kampanya yürütmeyi de içermektedir. Davamıza verilen geniş destek, Bismarck ve Naziler ile yaşanan deneyimlerden sonra işçi sınıfının yeni anti-sosyalist yasaları kabul etmeyeceğini göstermektedir.

“Trafik ışığı” koalisyonuna karşı mücadele

32. Tüm partilerin güç birliği karşısında, halk bir bütün olarak parti sistemine yabancılaşmıştır. Federal seçimlerde bu açıkça görülmüştür. Büyük koalisyon bir kez daha çok sayıda oy kaybetmekle kalmadı; seçmenlerin dörtte birinden fazlasının desteğini kazanabilecek hiçbir parti yoktu.

33. Egemen sınıf, bir trafik ışığı koalisyonunun kurulmasıyla birlikte, büyük koalisyonun politikalarını yoğunlaştırmayı planlıyor. SPD, Yeşiller ve FDP, daha seçim kampanyası sırasında, NATO’nun GSYİH’nin yüzde 2’si şeklindeki hedefini bile aşacak düzeyde, Bundeswehr’i büyük çapta silahlandıracaklarını duyurmuşlardı. Ayrıca bu partiler, nükleer güçler Rusya ve Çin’e karşı daha saldırgan bir tutum alacaklarını açıkladılar.

34. Koalisyon yetkilileri tarafından kamuya açıklanan ilk karar, ilan edilmiş “salgın durumu”nu aşamalı olarak kaldırmak oldu. Bu, koronavirüs pandemisini kontrol altına alma yönündeki tüm önlemleri kaldırtacaktır. Kâr çıkarları doğrultusundaki kitlesel enfeksiyon politikasının artık hiçbir sınırı olmayacak. Hızla artan insidans seviyeleri, kaçınılmaz olarak binlerce kişinin hastaneye yatırılmasına, çocukların ve gençlerin ölmesine yol açacak.

35. Aynı zamanda, trafik ışığı koalisyonu ortakları, ilk belgelerinde, ne borç tavanını yükseltmeyi ne de zenginlerden vergi almayı taahhüt ettiler. Bankalara ve şirketlere akan yüz milyarlar, işçi sınıfından çıkarılacak. Bu, işçi sınıfına karşı cepheden topyekûn bir saldırının parçasıdır. Sosyal kesintilere ek olarak, elektrikli araçlara geçişin ve diğer yeniden yapılanma adımlarının ardından toplu işten çıkarmalar ve tarihi oranlarda ücret kesintileri planlanıyor.

36. Son 23 yıldaki toplumsal kesintilerin çoğundan sorumlu olan SPD, işçilere karşı cepheden saldırı başlatmak için sendikalarla daha da yakın işbirliği içinde çalışacaktır. IG Metall, otomotiv sanayisinde resmi olarak “dönüşüme şekil verme”, yani işten çıkarmalara yardımcı olma hedefini sürdürüyor. Herhangi bir bağımsız işçi sınıfı hareketini bastırmak için işyeri temsilcilerinden, iş konseyi temsilcilerinden ve diğer görevlilerden oluşan ordusunu kullanacak.

37. Yeşiller; yani SPD ile birlikte 1998 ile 2005 yılları arasında Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki ilk savaş operasyonlarını organize eden ve milyonları yoksulluğa mahkûm eden Hartz yasalarını çıkaran parti hükümete geri dönüyor. Bu eski barışseverler, çevre koruma ve insan hakları ile ilgili ifadeler kullanmakta ve küçük burjuvazinin zengin katmanlarını kimlik politikaları temelinde sert sosyal saldırıları ve saldırgan militarizmi desteklemek üzere harekete geçirmekte uzmanlaşıyorlar.

38. FDP, bankaların ve şirketlerin, faşist kökleri bulunan ücretli bir lobicilik derneğidir. Savaştan sonra birçok eski Nazi Partisi ve SS üyesine kapılarını açan bu partinin Thüringen eyalet başkanı Thomas Kemmerich, sadece iki yıl önce, bizzat AfD tarafından eyalet başbakanı seçilmişti. Yeşiller ile FDP arasındaki ani dostluk, büyüyen işçi sınıfı hareketine karşı zengin orta sınıf katmanları ile mali oligarşi arasındaki ittifakı somutlaştırmaktadır.

39. Sol Parti de dolaylı olarak trafik ışığı koalisyonuna katılıyor. Hükümete katılma hayalleri suya düştükten sonra, feci seçim sonuçlarını göz önüne alarak, kendisini federal hükümete sadık bir muhalefet olarak sunuyor. Eyalet düzeyinde, Berlin, Bremen, Thüringen ve yakında muhtemelen Mecklenburg-Batı Pomeranya’daki Hartz IV ve savaş partileri ile anlaşmalar yapıyor. Bu, onun sağcı programına uygundur.  Sol Parti, milyarların zenginlere aktarılmasını kabul etmiştir, federal eyaletlerde sürü bağışıklığı politikasını uygulamaktadır ve Bundeswehr’in yurt dışına konuşlandırılmasını savunmaktadır. Parti temsilcisi Sahra Wagenknecht’in aşırı sağcı görüşleri, toplumdaki en geri unsurları harekete geçirmeye hizmet etmektedir ve Sol Parti’nin topyekûn iflasının en keskin ifadesidir.

40. DEUK’un 68 yıl önce kuruluşundan bu yana mücadele ettiği sahte Troçkist gruplar da tamamen iflas etmiş durumdadır. Onlar, Sol Parti’nin çöküşüne ona daha sıkı sarılarak tepki veriyorlar. Marx21 grubu, Janine Wissler ile artık Sol Parti’ye eş başkan sağlıyor. Wagenknecht’in aşırı sağcı görüşlerine rağmen, Sosyalist Alternatif (SAV) grubu, onun ihraç edilmesine karşı çıkıyor ve “Ne olursa olsun Sol Parti’de kal ve mücadele et!” sloganı altında partiye destek kampanyaları yürütüyor. Devrimci Enternasyonalist Örgüt’teki (RIO) Alman Morenocular, işçi sınıfının bağımsız bir hareketini engellemek ve bastırmak için, Sol Parti içindeki bu özünde sağcı eğilimle yakın işbirliği içindeler. SGP, trafik ışığı koalisyonuna karşı soldan ve sosyalist bir programla mücadele eden, kelimenin tam anlamıyla, tek siyasi partidir.

41. İşçi sınıfı yeni koalisyonla ve Federal Meclis’teki tüm partilerle kaçınılmaz olarak çatışmaya girecektir. SGP, işçi sınıfını siyasi olarak bu karşılaşmaya hazırlamaktadır. Seçim kampanyasında, tüm partilerin koalisyonuna kararlı bir şekilde karşı çıktık ve uluslararası, sosyalist bir program uğruna mücadele eden tek parti olarak yer aldık. Seçim bildirimizde şunları vurguladık: “Bankaları ve şirketleri kamulaştırmadan ve işçi sınıfının demokratik denetimi altına almadan hiçbir toplumsal sorun çözülemez. Onların kârlarına ve servetlerine el konulmalı ve geçtiğimiz yıl onlara aktarılan trilyonlar geri alınmalıdır. Dünya ekonomisi bilimsel ve akılcı bir plan temelinde yeniden düzenlenmelidir.”

Sosyalizm mücadelesi

42. SGP ve DEUK, bu programı gerçekleştirmek için işçi sınıfının yeni kitle partisi olarak inşa edilmelidir. Bu, Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin geliştirilmesini, IYSSE’nin inşasını ve işyerlerinde Marksist kadroların kazanılıp eğitilmesini gerektirir.

43. Parti kongresi, işçileri partiye kazanmak için iddialı hedefler belirleyen “Parti Yürütme Komitesi’nin 2021 Üye Kazanma Kampanyası Kararı”nı yeniden onaylar. Karar, Mısır devriminin derslerinden yola çıkarak, SGP’nin “kitlesel mücadelelerin patlak vermesinden önce işçi sınıfı içinde anlamlı bir siyasi varlık oluşturmak için elinden geleni yapması gerektiğini” vurgulamaktadır.

44. İşçilerin büyüyen muhalefeti ve artan mücadeleleri, sosyalizm uğruna bilinçli bir harekete dönüştürülmelidir. SGP ve Dördüncü Enternasyonal’in karşı karşıya olduğu merkezi tarihsel görev, Troçki tarafından Dördüncü Enternasyonal’in kuruluş programında özetlenmiştir: işçi sınıfının devrimci önderlik krizini çözmek.

45. SGP kadroları, bu tarihi görevi yerine getirmek ve böylece sınıf mücadelesinin küresel gelişiminin taleplerini karşılamak için, Stalinizme ve Sosyal Demokrasiye karşı uluslararası sosyalizm programını savunan Troçkist hareketin tüm teorik ve siyasi sermayesinden yararlanmalıdır. Elli yıl önce, Sosyalist İşçi Birliği (Bund Sozialistischer Arbeiter BSA), Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Almanya şubesi olarak kurulmuştu. Bununla, işçi sınıfının, Nazilerin suçları ve Sosyal Demokrasi, Stalinizm ve Pablocu revizyonizmin ihanetleri eliyle yok edilen Marksist gelenekle bağlantısı yeniden kurulmuş oldu.

46. 1985-1986’da İşçilerin Devrimci Partisi (WRP) ile yaşanan bölünmede BSA, David North liderliğindeki İşçiler Birliği’nin eleştirisini destekledi ve Uluslararası Komite’nin yanında yer aldı. Uluslararası Komite, küçük burjuva milliyetçilerine karşı koyarak, Dördüncü Enternasyonal’in tüm tarihsel, siyasi ve teorik mirasını yeniledi. İşte bu sağlam miras temelinde, SGP’nin faaliyeti genişletilip geliştirilmeli, Dördüncü Enternasyonal’in Avrupa ve dünya genelinde şubeleri kurulmalıdır.

Loading